Bölüm 7 • Küçük Bir Balıkçı

1.5K 131 50
                                    

Multimedyadaki eser için muhteşem okuyucu @-GoGoTomaGo- ya çok çok teşekkürler :)

İyi okumalar

.:: Hozier - Like Real People Do ::.

İzmir'in temmuz sıcağına karşı açtığım savaşta elimden gelen tek şey polo yaka tişörtün düğmelerinden birini daha açmaktı. Tepsideki son siparişi verdim ve boş bir şezlongun köşesine oturdum.

Bugün, tam bir ay geçmişti. Bu bir ay içerisinde evde boş boş oturmanın saçma olacağı açıktı. Acı ise hiç eskimemişti. Bekleyen her şey elbet bayatlar ama bu acı bayatlamıyordu işte. Annem birkaç gün içinde nasıl öylesine değiştiğimi anlamamış, Merih'e danışmıştı. Merih de bir şey bilmiyordu tabiki ama Sadem diye birinin varlığından haberdardı. Annem bana gelip Sadem'i sordu. Hiçbir şey demedim, sustum. Beni böyle görmeye alışkın değildi, benim kadar o da kahroluyordu ama alışması gerekti. Çünkü Sadem'den sonra hiçbir şey, hiçkimse beni o eski Selim'e döndürmezdi.

Nihayetinde bir plaj kafeteryasında iş bulduğumda aradan sadece bir hafta geçmişti. Bu kavurucu sıcağın altında bir o yana, bir bu yana servis yapıp boşları toplarken kendimi meşgul ediyordum.

"Garson, bakar mısın?" dedi yüksek sesli kıkırdamaların arasından bir kadın sesi. Ayağa kalkıp arkamı döndüm.

"Buyrun?" Karşımda ikisi sarışın birisi esmer olmak üzere üç kız duruyordu. Sadece bir bakışta, onlara ilgi göstermeyen ailelerinin paralarıyla kız kıza saçma bir tatile çıkmak üzere bir araya geldiklerini anlayabilirdiniz. Plajda olmalarına rağmen yüzlerinde yoğun bir makyaj ve saçlarında fön vardı. Tırnaklarına özenle sürülmüş ojelerinin renkleri ortaktı; neon pembe. Ayrıca hepsinin yüzünde bana karşı, ayrı ayrı işlenmiş alay vardı. İşte ben, bundan nefret ediyordum. Bakışlarınla karşındakini aşşağıladığını sanman fakat bunun sadece komik göründüğünü bilmemen.

"Bize soğuk bir şeyler getirebilir misin?" dedi birinci sarışın.

"Ne istersiniz?"

"Senin seçimin olsun istiyoruz." Saçma kıkırdamaların bitmesini bekledim.

"Üzgünüm, öyle bir şeçim yok maalesef."

"Amaan, takıl öyle kafana göre." Büyük bir sabır çekip arkamı döndüğümde yine kıkırdamalar başladı. Adımlarımı hızlandırdım. Biri kolunu omzuma atınca durdum. Arda sırıtarak bir bana bir de az önceki kızlara bakıyordu. Ona kötü kötü baktım.

"Akşam ne yapıyoruz?" diye sordu bakışlarımdan kurtulmak adına.

"Arda, daha şimdiden çok yorgunum. Akşam için bir söz veremem."

"Hep böyle yapıyorsun." dedi. Cevap vermeden elimdeki tepsiyi hasır tezgaha bıraktım.

"Ömer, 3 limonata." dedim içeri doğru.

"Tamamdır." dedi Ömer. O limonataları hazırlarken ben de Arda'ya döndüm.

"Sabahtan beri hiç boş durmadım. 5 dakika oturayım dedim ona bile fırsat yoktu. Belki izin gününde falan olabilir."

"Yani uyuyacaksın?"

"Evet."

"Rana'ya söylerim, onun yoğun ikna gücünden nasibini alırsın."

"Sakın!" dedim Ömer'in hazırladığı limonataları tepsiye yerleştirip alırken. Plaja doğru ilerledim.

"Koraylar geleceği için böyle yapıyorsun, biliyorum." dedi. Haklıydı. Boş konuşmalara, iğneleyici sözlere ve ardından konuşacak yumruklara hiç hevesli değildim.

SademHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin