Ay çook uzun oldu sanki :D Bayağıdır yokum evet kusuruma bakmayın. Bölümü de çok kontrol edemedim. Hatalarım varsa affola :D Neyse iyi okumalar :D yorumlarınızı eksik etmeyin lütfeen.
_________________________
Kadın derin.
Adam yüzme bilmiyor._______________________
Çalan kapıyla gözlerimi araladığımda bir küfür mırıldandım. Bu saatte kimdi? Telefonumun saatine baktığımda öğlen 12'ye geldiğini gördüm. Israrla çalan kapıyla yataktan doğrulup, hızla aşağı kata indim ve kapıyı açtığımda karşımda bizim adamlardan Ferit ,elinde bir paketle belirdi. Hızlıca konuştu.
"Mirza Abi yolladı."
Bana doğru uzattı. Elime tutuşturdu ve hızla uzaklaştı. Ferit'le samimiydik. Ne olmuştu birden böyle? Anlamamıştım ama üzerinde durmadım. Kapıyı kapayıp içeri geçtim. Kanepeye oturup paketi orta sehpaya bıraktım. Yavasça açtığımda içinde mor renk bir kumaş belirdi. Sanırım şifondu. Askılarından tutup havaya kaldırdım. İçinden bir kağıt düştü ama sonra okumaya karar verdim.Bende ayağı kalktım ve elbiseyi inceledim. Mor, şifon, tahmini olarak dizimin iki karış aşağısında, etekleri uçuş uçuş, kalın askılı, ince kemerli bir elbiseydi. Elbiseye kaşlarımı çatarak baktım. Notu okumaya karar verdim. Yere düşen kağıdı alıp, okumaya başladım.
'Bu akşam için bu elbiseyi giyeceksin. O şerefsizi etkilemen için bu yeterli. Üzerinde başka bir elbise görürsem seni dizime yatırır pataklarım Esved.Bu da sana çok yakışacak eminim. Dikkatli ol..'
-Mirza
Bu elbiseyi asla giymezdim. Ben mor rengini sevmezdim bir kere. Elbise güzeldi, tamam. Ama bu gece özel ve büyüktü. Asil,ağır bir elbise giymem gerekiyordu. Ve özellikle etkilemem gereken biri vardı, yine. Onun için bu elbise olmazdı. Hem dizlerimin iki karış altında bitiyordu yahu!
Mirza'ya itiraz edersem, buraya gelip zorla bu elbiseyi bana giydireceğini biliyordum. Onun için sessiz kalmayı tercih edip, akşam kıyafetimle iyi bir sürpriz yapacaktım. Ama alışverişe çıksam iyi olacaktı. Hızla hazırlanmak için yukarı çıktım. Klasik siyah pantolonlu kombinlerimden yapıp aşağı indim. Bu arada yüzümü yıkayıp, dişlerimi fırçalamayı da unutmamıştım. Yanımda çanta taşımaktan ciddi anlamda nefret ediyordum. Evet alışverişten de nefret ediyordum ama mecburdum. Onun için yalnızca, varaklı silahımı belime yerleştirdim. Kredi kartımı ve cep telefonumu da cebime sıkıştırdım. İnce deri montumu da üzerime geçirdiğimde hazırdım.
Kapıyı açıp araladığımda adamların hepsi bu yöne baktı. Sonra hızla başlarını önlerine eğdiler. Ben bahçenin çıkışına ilerlerken bile başları yerdeydi. Selam verdim fakat hepsi beni yalnızca başlarını sallayarak selamladılar. Bunları nesi vardı? Tamam belki çok sıcak kanlı değildim. Ama onlarla aramızda en azından bir samimiyet vardı. Ne olmuştu bilmiyordum. Bahçenin çıkışındaki arabama doğru ilerlerken Ferit önümü kesti. Gözlerini kaçırıyordu. Sonra bakışlarımızı birleştirdi. Dayanamayıp konuştum. "Ne oluyor Ferit?"
"Bir şey olduğu yok. Siz nereye gidiyordunuz Efendim?"
Efendim mi? Ne diyordu bu çocuk?
"Ne efendimi Ferit? Ne oluyor Allah aşkına?!"
Derin bir nefes aldı.
"Buyrun Efendim. Sizi gideceğiniz yere götüreyim." deyip geriye çekilip kapıyı işaret etti.
"Bana bir daha Efendim dersen suratına bir kafa geçireceğim!"
Yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. Ama ben bunları çatılı kaşlarla söylemiştim. Sonra ciddi haline yeniden döndü.
![](https://img.wattpad.com/cover/29208014-288-k552826.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ KÖRÜKLERİ
RomanceBir kadın vardı; Kirpik uçlarından dudaklarına inmek en az üç gün sürerdi. Dudakları yangın.. Dudakları infaz.. Beni ne zaman öpse aklım ellerimde titrerdi. Gözlerinde iki ton; biri masal, diğeri gerçek. Ve SİYAH o günlerde çok eğlenceli bir renkti...