Yaşadıkları her şey, akıllarına gelen her düşünce ve kurdukları hayallerin tamamı; hepsi kötü sonla bitiyordu istemsizce. Bu tabloya bakarak iyi bir hayal kurmak imkansız gibi geliyordu Murat'a. Onun neden böyle düşündüğünü anlamak için dahi olmayan gerek yoktu ama Emre kendi üstündeki bu ağırlığı çözemiyordu.
Bu köy gerçekten insanın tüm iyi niyetini, heyecanını ve içindeki güzellikleri solduruyordu. Kendisi geleli daha çok bir zaman olmamıştı ancak yine de bunu en derinliklerinde hissediyordu.
Kendisi bu haldeyken Murat'ın nasıl buna katlandığını çözememişti. Onun hikayesinin çok az bir kısmını biliyordu ve bu bile acı vericiydi.
Karşısında duran uzun saçlı adamın yeniden sigara yakmasını izledi Savcı, ona dur demedi ancak bu hali de hoşuna gittiği söylenemezdi.
"Polise şikayette bulunalım."
Murat kafasını sağa sola salladı.
"Olmaz."
Emre sinirle kafasını yerden kaldırdı.
"Ne demek olmaz?"
"Olmaz işte savcı, zorlama. Senin meselen değil bu , karışmanı istemiyorum."
Emre yükselen sesine engel olamadı.
"Ne demek senin meselen değil? Ne diyorsun sen Murat?! Bu- bu çok büyük bir suç ve cezasını almalı!"
Murat ona bayık gözlerle baktı, elindeki zehiri içine çekti ve dumanın burnundan çıkmasına izin verdi. Kısık sesle konuştu, kurduğu cümle ise Emre'nin yerinde put gibi durmasına sebebiyet vermişti.
"Şikayetçi değilim."
"Ne?"
"Sen şahit olmadın, bende şikayetçi olmuyorum. Yapabileceğin bir şey yok."
Bunu söylerken canının ne kadar acıdığını sözlere dökemiyordu ancak karşısında duran adamı koruması gerekiyordu. O bataklığa girerse eğer yaşayamazdı, onun buradan gitmesi gerekiyordu.
"Murat sen benimle dalga mı geçiyorsun! O adam cezasını çekecek!"
Murat ayağa kalkıp ona doğru bağıran adama baktı.
"Emre..."
Kalkıp ellerini adamın yüzüne koydu ve alınlarını birleştirdi. Bir anda gelen yakınlıktan dolayı Emre'nin dili tutulmuştu.
Murat sessizce konuşmaya başladı.
"Sen... Sen onlarla başa çıkamazsın. Bu köyün çamurunu kendine bulaştırma ve git. Sana yalvarıyorum, önünde diz de çökerim ama lütfen git. Terk et bu köyü, bu insanları..."
Emre pürüzlenmiş sesi ile konuştu.
"Seni."
Murat kafasını salladı.
"Evet beni de, ben onların pisliklerine alışığım. Onlardan az kaldığım söylenemez."
Emre korkmaktan korktuğu soruyu sordu.
"Daha önce... daha önce oldu mu?"
Murat kafasını salladı.
"Ben onları şikayet edersem hapise giren kişi ben olurum ve orada hayatta kalamam. Benim iki adım değil, on adım sonrasını düşünmem lazım. Bunu sen varken yapamam."
Emre ellerini yüzünde olan ellerin üstüne koydu.
"Bu sefer yalnız değilsin ama... ben varım."
Murat güldü ama bu gülüş acı doluydu, gözlerinin yanmaya başladığını hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gardenya
FanfictionMurat'ın yaşamı basit olmamıştı, kimse onun için baş kaldırmamıştı bu zamana kadar. Kendi kalkmaya çalıştığında ise her zaman aksine batmaya devam etmişti, ta ki yeni gelen savcıya kadar. | Gardenya yasak aşkı temsil eden bir çiçektir.|