Giriş

34 8 7
                                    


Soğuk bir kış gecesiydi. Hayır, sıcak bir Ağustos sabahıydı. Dışarıdan tek tük olsa da ses geliyordu. Belki de yağmurlu bir ilkbahar akşamıydı.


Bilemiyordum.


Tek bildiğim daha zamanı bile hesaplayamadığım bu yerde karnımın alt kısmına aldığım bıçak yarasının canımı oldukça acıttığıydı.


Ha bir de, hak etmiştim.


İronik bir şekilde yaşattıklarımı yaşamadan ölmüyordum.


Kim derdi magazinlerin göz bebeği olan birinin akşam haberlerine vahşice çıkacağını?


Canım acıyordu.


Acı hissetmezdim ki ben, nasıl canım kalbimi sökercesine acıyordu?


Sıcak havaları severdim ben. Peki ya niye bu soğuk odada gözlerimi kapatmak istiyordum, hem de sarılıp ısıtan kimse olmayacağını bile bile?


Sanırım biraz aptaldım ben.


Düşüncelerim soğuk odada aynı kalbim gibi dağılıp kırılırken bile tek bir umudum vardı.


Ölüm beni kollarına alırken bana sıcak bir sarılma bahşeder miydi?


Ve artık sıcağa bayılan vücudu yalnızlığı kadar soğuktu.




Bu hikaye kendini sevmek için başkasının sevgisine ihtiyaç duyan herkese gelsin, umarım hikayenin sonunda en başta kendimizi  sevmezsek kimsenin bizi gerçekten sevemeyeceğini  anlamış olursunuz, olurum.


...


Oy vermeyi ve yıldıza basmayı lütfen unutmayın ^^^

Tablolar Arkasındaki BekaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin