14

13K 1.4K 1.5K
                                    

"O halde, gidiyoruz?" Jisung'un Minho'ya attığı masum bakışlarla birlikte, Minho gözlerinde suçluluğun vermiş olduğu acıyla bakmıştı oğlanın gözlerine.

Kafasını olumsuz anlamda sallamakla yetinmişti sadece ve gözlerini oğlanın gözlerinden çekip odanın tavanında ki beyaz ışıklara çevirerek konuşmuştu. "Gitmiyoruz, gitmiyorsun."

Jisung oğlanın ne demek istediğini anlamıştı ama o kadar özlemişti ki bu adamın sesini, nedenini sormak istedi. "Neden gitmiyoruz?"

"Burada kalman gerek, en azından bir süre daha."

Jisung Minho'nun eline sıkıca yapışmış ve karşısındaki çocuğun afallamasına sebep olmuştu.

Jisung'dan

Endişeyle, korkuyla kavradığım elini daha da sıkmıştım. "Sanki, bir şeyler ters gidiyor gibi hissediyorum. Ölmeliydim, tanrı bana istediğimi veriyordu..." Muhtemelen hayal kırıklığı dolu gözlerle bana bakıyordu ya da belki de kızgındı.

"Saçmalamayı kes Han Jisung, gecelerimi sana feda ettim. Tanrıdan merhametini istedim ben ilk defa, neden biliyor musun? Kal diye, gideme diye." Derin bir nefes almış ve benim ağzımı açmama izin dahi vermeden tekrar konuşmaya başlamıştı.

"Yaşa Jisung, kendin için yapamıyorsan ayıcık için yaşa." İçinde tuttuğu bir şeyler vardı sanki bu cümleye eklemek istediği bir şeyler ama yapamadığı bir şeylerdi.

"Senin için yaşamak isterdim." Gözümden düşen yaşı o görmeden elimin tersiyle yok etmiştim, gerçi yanağımda bıraktığı ıslaklık hala rahatsız ediyordu.

"Benim için yaşamak büyük aptallık olur." Minho kendi kendine alayla gülmüştü. "Ben aptal bir çocuğum." Minho söylediğim şeyle derin bir nefes almış ve bana dönmüştü.

"Sen aptal bir çocuksun, bu yüzden seninleyim." Ne demekti şimdi bu?

"Bu ne demek?"

"Bu ne demek biliyor musun... Aptal bir çocuk olmanı o kadar seviyorum ki, içindeki o aptal çocuğu korumak benim görevim gibi hissediyorum. O aptal çocuk kendini koruyamayacak kadar yara almış, birinin onu kanatları altına alması gerekiyor."

Bir daha hiç gülümsemeyecekmiş gibi güzel bir gülümsemeyle bitirmişti lafını.

Aptal çocuk olmak o kadarda kötü değildi.

"Aptal bir çocuk olduğumu bilerek mi kaçırdın beni?" Kafasını olumsuz anlamda sallamıştı. "Yoo, bana karşı koyacak bir yetişkin olduğunu sanmıştım. Bilirsin bazen yanılırsın sincap, o yanılgı seni en güzel hataya sürükler."

İçinde çok fazla anlam içeren cümleler kuruyordu, senelerce düşünsem her harfinden bir şey çıkardı belki.

"Peki senin kanatlarında çok yara alınca ikimizi kim koruyacak?" Minho gözlerimin içine bakarak saçlarımı geri yatırmış ve alnımı açığa çıkararak ortasına küçük bir öpücük kondurmuştu.

"Öleceğiz, belki başka yerde, yine aynı zamanda, aynı şekilde geri karşılaşırız."

"Beğenmedim ben bu fikri." Kaşları söylediğimle birlikte 'öyle mi?' dercesine havalanmıştı birden.

"Ölmek isteyen sen değil miydin?" Elimi enseme atıp utançla kaşımıştım. Haklıydı, ölmek isteyen bendim.

"Sensiz ölmek istiyorum ama seninleyken yaşayabilirim, bir de ayıcık."

"Ayıcığı çok kıskanmaya başladım, her şeye sokmak zorunda mısın şunu?"

Kıskanmıştı, ayıcıktan?

"Ayıcığı her şeyden daha fazla seviyorum." Kaşlarını çatarak suratıma bakmıştı. "Bak sen?" Kafamı olumlu anlamda sallamıştım. Hoşuma gitti, biraz daha kıskan.

"Aynen öyle, ayıcık benim her şeyim."

Minho kafa sallayarak oturduğu yerden ayağa kalkmıştı ve bana tepeden bakarak konuşmaya başlamıştı.

"İyi ayıcık alır o zaman sana çikolatayı, ayıcık gelir ziyaretine de, hatta hastalandığında da ayıcık baksın mı sana?" Kafamı olumlu anlamda sallamıştım. "Oluuur, baksın!"

Sinirle nefes aldığını duymuştum, saatlerdir birlikteydik ve sonunda gülüyordum. Canım yanıyordu biraz ama her yara acırdı değil mi?

Bazen bir yara kapanmazdı, dokununca acımaz ama bakınca orada olduğunu görünce canın çok acırdı.

"Jisung, artık gitmeliyim..." Gözlerimi kısmıştım. "Ama gitme."

"Ama gitme ne demek? İşleri kim yapacak?"

"İşler benim gibi değil, ben yaralıyım. İşlerin yaralı mı?" Hak vermiş gibi kafa sallamıştı. "Haklısın ufaklık, sikmişim işleri." Dediğini duyunca birden gözlerim açılmış ve kaşlarımı çatarak ona bakmıştım.

"Ne dedin sen?"

"Ne dedim ben? Haa... Özür dilerim. Sikmişim demiyecektim, silkmişim diyecektim. Dil sürçmesi." Gülümseyerek yatakta biraz yana doğru kaymıştım.

Alt bedenimi pek hareket ettirebildiğin söylenemezdi ancak kendimi sürükleyerek ilerleyebiliyordum.

"Sanırım kanatlarına ihtiyacım var." Minho dediğim şeyle gülümsemiş sonra birden ciddi haline geri dönmüştü. "Ayıcık kanatları arasına alsın seni."

"Onun hakkında böyle konuşursan üzülebilir." Alt dudağını gülmemek ister gibi üst dudağına bastırmıştı.

"Pardon." Yanıma beni incitmek istemez gibi uzanmıştı, uzandığı da söylenemezdi gerçi bacakları hala yerdeydi sadece üst gövdesi yanımdaydı.

Kollarını dikkatlica belime sararak beni kendine doğru çekmiş ve kulağıma hafif bir şarkı mırıldanmaya başlamıştı. İtiraf edebilirim ki uykumun geldiğini hissedebiliyordum. Günlerdir aldığım ağrı kesicilerden zar zor gözlerimi açık tutabilirken bugün rekora koşmuştum.

Gözlerimi kapatarak omzuna kafamı koymuştum, saçlarımın yavaş yavaş okşandığını bazen yanağıma düşen ıslak su damlalarını hissetsem de neler olup bittiğini uykulu halimle çözemiyordum.

"Gonna hold ya,
Gonna kiss ya in my arms
Gonna take ya,
Away from harm"

"Gonna hold ya,
Gonna kiss ya in my arms
Gonna take ya,
Away from harm"

Minho'dan

Gitmek istemiyordum... Saatlerce izleyebileceğim, yüzünün her yerine özenle bir kaç ben kondurulmuş bu çocuk, benim yaşamadığım çocukluğumdu.

Aşk neydi, biliyordum. Tatmıştın bu duyguyu... Kıskançlık? Bunu hiç tatmamıştım işte. Kıskanacak zamanım olmazdı eski sevgilimi ama Jisung için zamanım sanki boldu.

Pişmanlık duyuyordum, eski hatalarımın verdiği olgunluktandır belki de.

Zaten mayışmış olan Jisung kollarımda uyuya kalmıştı. Kafasına kondurduğum küçük öpücükle birlikte yanından kalkmış yavaşça üzerini örtmüştüm.

Daha iyiydi, birkaç saat önce doktoruyla konuşmam için dışarı çıkmama dahi izin vermiyordu. Sürekli aldığı ağrı kesiciler onu çok güçsüz düşürmüştü belli ki...

Son kez her yerini ezbere bildiğim yüzüne bir daha bakmıştım. Odanın kapısına elimi attığım gibi dışarıdan kapının itilmesi de bir olmuştu.

"Sonunda... Karşımdasın Lee."






Sana sarılacağım
Seni kollarımın arasında öpeceğim
Seni tehlikelerden uzak tutacağım. :)

Umarım beğenmişsinizdir yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın 💗

Bir sonraki bölümde görüşelim 💘




Teddy Bear/ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin