"Ne işin var senin burada?!"
Yaslanmış olduğu duvardan doğrulduğunda elinde ki sigarayı yere atıp dumanı üfledi.
"Nereye?"
"İlk önce ben sana sordum. Burada ne işin var?"
"Sensin benim işim. Nereye gidiyoruz, markete mi?"
"Allah Allah öyle mi olmuş beyefendi? Hem sen nereden biliyorsun markete gideceğimi?"
"Üstünden anlaşılıyor. Hadi dikilecek miyiz sabaha kadar burada."
"Hey! Hâlâ soruma cevap vermedin!"
Yürümeye başladığında ben de arkasından hızlı adımlarla yürümeye başladım. Çünkü onda ki boy boy değildi.
1.93 ne ya?
1.68 olarak ben onun adımlarına karşılık hafif tempo koşu yapıyor gibiydim. Yanımda deve gibi kalması da ayrı bir konuydu. Yani kısacası benden alıp ona vermişler gibiydi.
Aman aman aman aman ölürümmm.
"Sen marketin nerede olduğunu biliyor musun hem? Ya yanlış yoldan gidiyorsan?"
"Eğer yanlış yol olsaydı, peşimden gelmezdin. Alay ederdin."
"Bu kadar kısa sürede beni iyi tanımam sinirlerimi bozuyor."
Göz devirerek söylediklerim onu güldürdü. Biraz ileride market gözüktüğünde oraya ilerledi.
Marketin kapısına ittirip içeri girdi. Eliyle kapıyı tutup geçmemi bekledi. Aramızda ki boy farkından dolayı kolunun altından geçtim. Kapı arkamızdan kapanırken ben ekmek rafına yöneldim.
"Ne kadar centilmensin ya."
"Ne demek."
Yanda ki yerden poşet aldım. Dolabın içinden üç ekmek çıkarıp poşete koydum.
Çikolata rafının yanından geçtiğimiz sırada Omay yanımdan ayrıldı. Geri döndüğünde elinde ki çikolataları gördüm.
"Zevkli adammışsın."
"Tabii öyleyiz. Sen de istersin diye sana da aldım."
"E yolda yeriz o zaman?"
Başını salladığında kasanın oraya geçtik. Elini cebine attığında cüzdanını çıkardı.
"Ne yapıyorsun? Ben öderim."
"Elli liranın lafını mı yapacaksın? Geç diğer tarafta bekle." (Some ekmeğin 7.50 olması promblems)
"Sonuçta seni tanımıyorum, senin ödemen ne kadar doğru?"
"Artık tanıyorsun."
"Tövbe tövbe."
Gülerek söylediği şeye bende dayanamayıp kafamı iki yana sallayarak güldüm. Kapının orada Omay'ı beklediğimde parayı ödeyip gelmişti.
Aramızda iki üç adım varken çikolatayı fırlattı. Mükemmel reflekslerim sayesinde tutarak ona ters ters baktım.
"Ya reflekslerim iyi olmasaydı da çikolata düşseydi? Her yeri kırılırdı."
"Bir şey olmaz, yenisini alırdık."
"Nimet o nimet! Yazık olurdu o zamanda."
Kapıdan çıkıp yürümeye başladığımızda çikolatanın paketini açıp ne olur ne olmaz diyerek kontrol ettim. Şükür ki bir şey olmamıştı.
Paketi katlayarak elimin kirlenmesini önledim. Omay gelişi güzel açtığında bu çocuk olmamış bakışlarımı atıyordum.
"Elin kirlenecek elin."
![](https://img.wattpad.com/cover/338962764-288-k3905.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-Son Kez Düşen Damla-
Mystery / Thriller"Eymen Kızılyurt cinayetinden tutuklusunuz. Susma hakkına sahipsiniz. Söylediğiniz her şey aleyhinize kullanılacaktır." -Gelecek bölümlerde hikaye açıklaması değişecektir. #cinayet 1. 09/09/2023