bu bölümü yazarken baya eğlendim hadi yorum rekoru kıralım bunun şerefinee <3
***
Banyodan çıktıktan sonra iç çamaşırlarımın üzerine Klaus'un bana verdiği gri tişörtü geçirdim. Aynaya bakmak istemiyordum çünkü ıslak saçlarım ve bu tişört ile durum zaten oldukça garipti ve şimdi otele dönmem için önce aşağıya inmem gerekiyordu. İçimden Mikaelsonlardan birinin aşağıda olmaması için tanrıya yalvarırken merdivenleri inmeye başladım. Hepsi Klaus yüzündendi.
Ve evet Mikaelsonların biri aşağıda değildi. ÇÜNKÜ NEREDEYSE HEPSİ AŞAĞIDAYDI! Elijah ve Kol bana tuhaf bakışlarla bakarken aralarından biri bulunduğum durumdan oldukça zevk alarak gülmemek için alt dudağını dişliyordu. Klaus'a son derece öfkeli ne yapmaya çalıştığını biliyorum bakışlarımı atıyordum ki tanıdık bir başka sarışın da ortama giriş yaptı.
"Yani diyorsunuz ki Caroline'ı da kaçırdılar. Peki sonra ne yaptınız?"
Rebekah abilerinin bakışlarını takip ederek gözleriyle beni buldu.
"Aman tanrım siz seviştiniz?!"
Gözlerimi büyüterek diğer Mikaelsonlara baktım. Elijah çekimser bir şekilde sessiz kalmayı tercih etti. Kol sırıtmaya başladı ve Klaus dayanamayarak kahkaha attı bu öyle utanç vericiydi ki her şeyi boşverip şehri terk etmeme sebep olabilirdi ve o gülüyordu öyle mi?! Tamam... belki de ölü taklidi yapmalıydım.
Rebekah durumu anlayınca verdiği ani tepkiden pişman olarak durumu toparlamaya çalıştı ama olan olmuştu bir kere. Bense durumu inkar bile edemeden merdivenin sonunda kalmıştım. Klaus sonunda rahatsızlığımın farkına vararak ortamdaki sessizliği bozdu ve yanıma gelerek sebep olduğu yanlış anlaşılmayı düzeltti.
"Caroline'a üstünü değiştirmesi için tişörtlerimden birini vermiştim. Abartılacak bir durum yok."
"Evet o yaptı ve bana kendi tişörtünü veren de oydu yani ben mecbur kaldım. Hepsi onun suçu."
Klaus gülümseyerek reddedemeyeceğim bir teklifte buldu.
"Evet öyle, biraz dışarı çıkmak ister misin aşkım?"
Kesinlikle bu tuhaf ortamdan bir an önce ayrılmam lazımdı.
"Evet, lütfen."
Klaus elimi tutarak merdivenin son basamağını da inmemi sağladıktan sonra elimi elinden çektim ve beraber dışarı çıktık.
Temiz hava daha temiz düşünmemi sağlamıştı yine de bir an önce buradan gidip yalnız kalmak istiyordum ama öncesinde sinirlenmem gereken birisi vardı.
"Klaus ne yaptığını sanıyorsun?"
Klaus tepkimi beklermişcesine bana döndü.
"Suçu bana attığında utancının geçtiğini görünce ben de seni bozmadım aşkım. Yoksa benim için kötü mü hissettin? İstersen içeri girip olanları da anlatabiliriz sorun değil."
Gülmeye başlamasıyla onu ittirdim. Başıma gelenlerin sorumlusu o değilmiş gibi dalga geçiyordu.
"Ne olanlarından bahsediyorsun Klaus! Bunu bilerek yaptın ve şimdi de karmaşık bir durumun içindeyiz ayrıca senin için kötü hissettiğim falan da yok olanlar zaten anlattığımız gibiydi ve hepsi senin suçundu!"
"Bunu zaten söylemiştin aşkım ayrıca karmaşık bir durumda da değiliz, biraz rahatla. Seviştiysek ne olmuş? Sonuçta yapmadığımız bir şey değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GIFTED | klaroline
Fanfic"Kendimi sana bırakıyorum çünkü sana okyanusa güvendiğimden daha çok güveniyorum..." ... (Julie Plec'in size vermediği tüm momentler için)