Yüzümüze de güneş kremi sürdükten sonra Ebrar sırtıma sürmeye başladı. Onun elinin sıcaklığını zevkle omzumda hissederken yandan tanıdık bir yüz geçmesiyle oraya döndüm. Baktığımda Mina olduğunu fark ettim. "Aaa Mina selam" dedim. Seslenmemle o da bize doğru döndü. Bizim olduğumuzu fark edince gülümsedi ve "Akasya merhaba" dedi. Kızıl saçlı dudak piercingli bir kızla el ele tutuşuyordu ve muhtemelen bize bahsettiği sevgilisiydi. Ebrar benim konuşmama izin vermeden "Mina merhaba bize katılsanıza" dedi ve yanımızdaki boş şezlongları gösterdi. Anlaşılan birinin kıskançlığı geçmişti. Mina önce kız arkadaşı olduğunu varsaydığım kıza döndü ve kız gülümseyince "Olur" dedi.
Eşyalarını yerleştirdikten sonra "Bilge, bunlar Akasya ve Ebrar bugün sana kahve alırken tanıştık. Akasya ve Ebrar bu da kız arkadaşım Bilge" dedi. Kızla el ele sıkıştık ve bence aşırı tatlı bir kızdı ve kesinlikle Minayla çok yakışıyorlardı. Bizim kızlarla da tanıştırdıktan sonra birlikte havuza girdik ve bayağı iyi anlaştık. Bizim ünlü olmamızı önemsemiyorlardı ve ilk defa voleybolcu olduktan sonra tanıştığım insanlar bana insan gibi davranmıştı. Hayatta böyleydi işte, para ve ünün varken her şeysin fakat onlar olmadan bir hiçtin. Bunu defalarca eski sevgililerimde bile çokça deneyimledikten sonra ilk defa eskisi gibi hissetmek resmen dünyalar gibiydi benim için.
Kızlara baktığımda hepsi sohbete dalmıştı ve yüzlerindeki o gülümsemeden onların da az çok aynı şekilde hissettiğini anlamıştım. Kimsenin seni tanımaması, seni önemsememesi kime göre kötü gelse de aslında o kadar rahat bir şey ki. Mesela Mina ve Bilge el ele tutuşarak buraya gelebiliyor fakat Ebrarla ben yalnız dışarı çıksak, fotoğraf paylaşsak bile acaba anlarlar mı diye kafayı yiyoruz. Kimine göre problem olarak bile görülmeyebilir hatta "Ünlü işte, sorun edecek dert edecek şey arıyor bizim ne dertlerimiz var bilmiyorlar, şımarıklar." bile diyebilir fakat bizim yerimizde olmadan anlayamıyordunuz. Paramız var diye her şey çok kolay gibi görülebilirdi fakat işte bu önyargılar yüzünden bu haldeydik.
Kızların ilk defa bu kadar heyecanlı bir şekilde yeni biriyle sohbet ettiğini görüyordum ve bu yüzdende dudağımdaki tebessüm gitmiyordu. Ebrar "Akasya ne düşünüyorsun daldın gittin güzelim?" diye sordu. O soruyla kendime geldim ve Ebrarın o masum, tatlı suratına bakınca yüzümdeki o ifadeye engel olamadım. "Dalmışım öyle" dedim ve elini tuttum. Bana bakıp gülümsedi ve içim eridi resmen. Kızlarla sohbet ederken uzaktan Seleni gördüm. Gene mi bu kız ya resmen anlarımı mahvetmek için yaratılmış diye düşündüm. Ebrarın da kafasını o tarafa çevirmesi ve dudağına gelen tebessümle onu gördüğünü anladım. Tebessüm etmesi çok sinirimi bozdu ve elimi sıktım. Selen tabiki de tahmin ettiğim gibi yanımıza gelmişti ve yanımıza gelince Ebrar ayağa kalkıp "Selamm" dedi ve sarıldı. Çıplak vücutlarının birbirine değmesi hoşuma zaten gitmez iken Selen Ebrarın belini kavradı. Kalbim ne kadar hızlı atıyordu anlatamazdım bile. Ebrar bize bile sormadan Selene "Gelsene bize katıl" dedi. Minaya sinirli bir yüz ifadesiyle baktım ve o da bir kaşını havaya kaldırarak bana baktı. Selen ve Ebrar sohbet etmeye başladılar ve ben ikisinin de yüzüne bile bakmadım.
Ebrar ve Selen sohbet ederken bizim kızlarda aralarında sohbet ediyorlardı ve ben ise öylece oturmuş kulak kabartıyordum. Eşyalarımı topladım ve ortaya "Ben yukarı çıkıyorum" dedim. Ebrar "Tamam Akasya" dedi ve ben ise ona bakmadım bile. Mina ayağa kalktı ve sarıldık. "Akşam sahil yapar mıyız?" diye sordu ve gülümsedim. "Tabiki de" dedim. "Numaranı veriyorsun seni ekliyorum gitarım ve bira eşliğinde dertleşiyoruz" dedi. Güldüm ve telefonumdan arama kısmına girip telefonu Minaya verdim. Yazdıktan sonra "Hadi görüşürüz sıkma kendini" dedi ve gözleriyle Ebrarla Seleni gösterdi. Buruk bir gülümseme gösterdim ve otel odamıza doğru yola çıktım. Asansöre bindiğimde sinirden akan göz yaşlarımı tutamadım ve derin derin nefes alıp vermeye başladım. Odamıza gelir gelmez elimdeki çantayı köşeye fırlattım. Sinirlendiğimde çoğunlukla sinirimi eşyalara zarar vererek gösteriyordum. Bir nebzede olsa rahatlatıyordu. Duşa girdim ve çıkıp üstümü giyindim. Ebrar hala gelmemişti ve merak ederek camdan otel havuzuna baktım. Ebrar ve Selenin havuzda birbirlerine su attıklarını gördüğümde kıskançlıktan resmen kendimi yiyecektim. Perdeyi çektim ve yatağa yatıp telefonumla ilgilenmeye başladım.
