İkimizde gülmüştük.
~Ertesi Gün~
"Günaydın tavşan bey"
Taehyung saçlarımı okşuyordu.
"Günaydın.."
Gözlerimi ovuşturdum ve yataktan kalktım.
"Off belim ağrıyor"
"Niye?"
"Acaba?"
Taehyung kafasını sırtıma doğru çevirdi ve kesiği gördü.
"Unutmuştum."
"Sorun yok"
Yavaşça yataktan kalktım ve tuvalete doğru ilerledim.
Rutin işlerimi halledip tuvaletten çıktım ve aşağıya indim."Ooo Taehyung bey çalışanlar dökdürmüş bu gün"
"Çalışanlar bu gün izinli ben hazırladım."
"Bu gün bir Nisan değil Tae"
"Şaka yapmıyorum bir ara gastronomi okuyordum."
"Niye bıraktın?"
"Boş ver o bende kalsın."
Taehyung kafasını cama doğru çevirdi ve uzaklara doğru baktı ve baktı baktı baktı..
"Anlatmak istermisin?"
"Hayır teşekkür ederim. Bunu anlatmam 40 gün sürebilir."
"Ben seni 40 gün değil 80 gün bile dinleyebilirim. Sadece anlatmanı istiyorum"
"Yemek yiyelim sonra anlatacağım"
"Tamam"
-Buraları atlıyorum- Kahvaltı ederler falan filan işte
"Anlat bakalım dinliyorum."
"Ben 13 yaşında dedemin villasında çalışan hizmetli ablalara çok özenirdim fakat yanlarına asla gidemezdin çünkü çok çekingen bir çocuktum. Bir gün yine kıyıdan köşeden ablaları izlerken en büyükleri olan abla beni gördü ve içeri çağırdı. Çok utanmıştım işte sonra utana çekine içeri girdim ve kafamı önüme eğdim. Yanıma bir abla geldi ve eliyle kafamı kaldırdı ve bana yemek yapmayı sevip sevmediğimi sordu bende seviyorum dedim işte. Sonra abla beni bir sandalye yardımı ile tezgaha kaldırdı ve önüme bir havuç, salata ve domastes koydu. Bu benim en sevdiğim salatanın tarifiydi. Abla elime küçük bir bıçak verdi ve bana kare şeklinde doğrama mı söyledi. Bende mutlu bir şekilde kare kare doğradım ve ablaya gösterdim. Abla bana aferin diyerek bir çikolata uzattı. Çikolatayı paketinden ayırdım ve 3 ısırık ta yedim. Abla gülerek beni tezgahın diğer köşesine çekti ve önüme yoğurt ile salata koydu. Bana Salatalı yoğurt çorbası yapmamı söyledi. Bu yemeğin yapımını hatırlıyorum çünkü 2 gün önce makarna ile yemiştim. Ablalardan gördüğüm şekilde salataları doğradım ve karıştırdığım yoğurdun içine döktüm. Abla yanıma geldi ve beni tebrik ederek yere indirdi. Koşarak dedemin çalışma odasına girdim ve dedeme yaptığım yemekleri anlattım. Dedem beni kucağına oturttu ve bana sıkıca sarıldı. O an çok mutluydum işte."
"Taehyung bunun kötü yanı ne?"
"Dinle. Ortaokul bitti ve liseye geçtim. Geçtiğim lisede deli gibi mükemmel meslekler vardı fakat ben sadece gastronomiyi seçmiştim. 10-11 derken artık aşçı olma yoluna girmiştim. Tatlılar, börekler, yemekler felan derken ben baya bir ilerledim işte sonra babam denen o piç tekrar ortaya çıktı ve beni evlatlık aldı. Daha doğrusu kaçırdı diyelim."
"Deden nasıl izin verdi!?"
"Dedem beni 2 yıl boyunca bulamadı. Babam denen o piç beni Amerika'ya götürmüştü. O iki yıl içinde hapishanede gibiydim. Bir odam vardı ve o lanet odadan asla dışarı çıkarmazdı. Odamda bir tuvalet vardı ve her işimi orada karşılıyorum. Camlar sadece üstten açılıyordu işte. Bir abi vardı bana her sabah ve akşam yemek getirirdi. Her hafta bidon bidon yanıma su konur du sırf odadan çıkmak için bir sebebim olmasın diye."
"Nasıl kurtuldun oradan?"
"Amcam sayesinde. Her neyse ben o evdeyken okula felan gitmedim. Sonra mesleğimi alamadım işte öyle içimde kaldı diyelim."
"Amcan seni nasıl buldu?"
"Babam onu bir gün eve davet etti işte bende o sırada artık delirme aşamasına gelmiştim. Kapıları tekmeliyor dum duvarları tırnaklarım ile parçalıyordum. Oda işkence odasına dönmüştü. Dört duvar arasında kendimi parçalıyordum işte. Her neyse amcam bunu fark ediyor ve babamı markete göndererek beni evden çıkarıyor sonra dedemi buluyor ve beni dedeme teslim ediyor"
"Ne yaşattılar lan sana..?"
Çok kötü hissediyordum Taehyung biraz daha konuşursa ağlayacaktım.
"Ne oldu gözlerin doldu Jeon"
"Benim yaşadıklarım senin yaşadıklarının yanında hiç bir şey.."
"Herkesin acısı kendine göre büyüktür Jeon unutma."
Sözünü bitirdi ve bir dal sigara aldı, Yaktı ve dudaklarının arasına koyup içine çekti.
"Üflemiyecekmisin?"
"İçime çektim neden dışarı üfleyeyim ki?"
"İçine çektiğin şeyleri bırakma zamanın gelmedi mi sence Tae?"
"Geldimi ki sence Jeon?"
"Geldi ve geçiyor."