İyi okumalar...
"Komutan Min?" Başını önünden kaldırdığında askerle göz göze geldi. Yerinde dikleşirken ona içeriye girmesini işaret etmişti. Tekrar ağzını araladı asker. "Kral sizi görmek istiyor."
"Öyle mi?" diye sordu Yoongi kaşlarını kaldırarak. "Konu neymiş?"
"Şimdi de kral emirlerine karşı mı geliyorsun komutan?" Derin bir nefes aldı. "Bak, seni yargılayacak son kişi bile değilim Yoongi ama heyetin yanından geldiğini biliyoruz. Kral sadece konuşmak istiyor. Şimdi gel de gidelim." Ayaklanırken iç çekmişti diğeri.
"Anlatacak bir şeyim yok. Evet heyetin yanından geliyorum ama önemli bir konu değildi konuşulan. Zaten çok önemli olsa kralın haberi olurdu, değil mi?" Taehyung ağzını açmadan ona kapıyı gösterdi. Bu açıkça artık konuşmayı kesip önüne düşmesinin işaretiydi.
***
"Seni neden çağırdılar? Ne konuştunuz?" Çenesini sıktı Yoongi sinirlenmemek için. Ona açıklama yapmayacağını kral biliyor olmalıydı. Bu sorgu nereden çıkmıştı, anlamamıştı.
"Kral sizi dinliyor komutan Min." diye uyardı Taehyung onu. Gözlerini kısa bir süreliğine kapattı. Yeniden açtığında eften püften açıklamasına hazırdı.
"Ordu hakkında konuşmak istediler kralım. Rutini anlattım, değişen bir durum yok. Aynı şekilde devam edeceğimiz için size bilgi vermemişlerdir. Her şey yolunda, merak etmeyin." Jimin elini masaya koydu.
"Ah ama merak ediyorum komutan. Nedir bu rutin? Kralın olarak bana da anlatsan iyi olur, hı?" Ellerini önünde birleştirip anlatmaya başladı çaresiz komutan.
"Komşu ülkelerle aramızda yakın zamanda bir savaş ihtimali görünmüyor, siyasi ve askeri olarak bir barış içerisindeyiz. Öte yandan bizim de herhangi bir saldırı yapmamız gerekmemekte. Sınırlarımız yeterli durumda, şimdilik askerlerimizin eğitimi ve gelişimine odak..." Lafı masaya inen bir yumrukla bölündü.
"Yoongi, kes zırvayı! Şimdi bana gerçekten ne olduğunu anlat. Kralın olarak emrediyorum." Yoongi dudaklarını dişledi. "Şimdi dedim!"
"Gerçekten olan bu kralım. Heyet üyeleri ile toplanıp ordunun durumunu konuştuk." Jimin'in yüzünde bir sırıtış belirdi. Gözleri Yoongi'den Taehyung'a döndüğünde asker öne bir adım attı.
"Komutan Min, siz heyet üyelerinin yanına gittiğiniz sırada aldığımız duyuma göre hiçbir heyet üyesi bulunduğu yerden ayrılmamış. Gerçekten kiminle buluştuğunuzu söyleyecek misiniz yoksa heyet üyelerini de durumdan haberdar edip gerçeği kendi çabamızla mı öğrenelim?"
Bugünlük tehdit kotasını doldurduğunu düşünüyordu oysa. Yumruğunu sıkarken konuşmaktan başka çaresi olmadığını fark etmişti. Jungkook'a söylemeyeceklerinden emin olmasa da, yüzleştiği sorunu tek başına halledebilmeyi dilese de onu anlayacak bu ikisinden başka kimse yoktu. Üstelik Jimin kraldı, her şeye karışacak vakti olmasa dahi bu konuda bir çözüm düşünebilirdi. Belki de o ikisini saraydan uzaklaştırırdı, bunun nasıl aklına gelmediğini anlayamadı.
"Heyet üyeleriyle olduğum tamamen yalan değil." İşte başlıyordu, buna hiç hazır olmasa da anlatacaktı. "Jungkook'la aramda olanlar bir sır olmaktan çıktı, sizden başka bilenler var. Bunun için bir konuşmaya çağırıldım. Açık ve net bir şekilde tehdit edildim, Jungkook'un canıyla." Bir hışımla ayağa kalkan kralı böyle görmeyi beklemiyordu.
"Ne demek canıyla? Hangi hadsiz koskoca prensi canıyla tehdit edebilir? Kim yapar bunu?" Başını yere eğdi Yoongi. Diğeri konuşmaya devam etmişti. "İsim ver Yoongi. Bana bir isim ver, ben de hesabını keseyim."
![](https://img.wattpad.com/cover/303807328-288-k542958.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hands Tied¹ ~ Yoonkook
Fanfiction"Seni bırakmam. Bu uğurda ölsem bile seni asla bırakmayacağım." "Sen ölürsen asla kavuşamayız." '𝑻𝒊𝒆𝒅-𝑪𝒓𝒐𝒔𝒔𝒆𝒅' serisinin ilk kitabıdır.