"Oğlum, yeni yılın kutlu olsun!" dedi Ata abi, "Senin de babacığım, ne zaman geliyorsun?" diye sordu heyecanla Umut. "En kısa zamanda oğlum-" aniden tek el ateş sesi geldi ve telefon kapandı. Annesi Berrin teyze oğlunun yanına geldi. "Ne oldu oğlum, neden bu kadar az konuştunuz?" diye sordu Berrin teyze, "Ateş sesi geldi ve telefon kapandı, sanki Tolga abiyi askere yollarken sıkılan silahların sesi gibiydi," herkes dönüp birbirine baktı, büyükler neler olduğunu anlayıp Berrin teyzenin yanına gittiler. "Haydi çocuklar, siz gecenin keyfine bakın biz de eve gidip size yemek getirelim." dedi Ayten teyze ve dışarı çıktılar. Umut Elvan'a döndü, "Sence neler oldu?"
•••
Komutan Ekrem'in anlatımıyla;
Günlerden 1 Ocak, 2003. Saat 24.01 en takın dostumuzu toprağa verdik,
Biz sevdiklerimizi kendi ellerimizle toprağa verdik,
Geriye onun sevdiklerini arayıp Ata'nın şehit olduğunu haber vermek düştü bizlere,"Abi!" arkamı döndüm, "Lan abi değil, komutanım diyeceksin diye kaç defa söyledim Yusuf!" Yusuf grubun en küçüğüydü, alışmakta zorluk çekiyordu ancak disiplini öğrenmesi şarttı, "Söyle bakalım ne oldu?" "Komutanım, ben Astsubay Cengiz'i ve Gazi Orgeneral Ata'yı gördüm gece." Cengizde bir tuhaflık seziyordum zaten ancak bunun kardeşimizin ölümüyle bir alakası olduğunu düşünmüyorum, devam et dedim. "O, yani Gazi Orgeneral Ata oğluyla konuşuyordu, tam duyamadım, kapı açıldı ve içeriye Astsubay Cengiz girip tek el ateş etti, tam kalbinden." Aramızda bir terörist vardı ve biz bunu bunca zaman farketmemiş, ölüme kucak açmıştık. "Sen neden bunu bize şimdi söylüyorsun gerizekalı! Grubu topla. Hemen!" Telefonu elime aldım ve Ata'nın ailesini aradım.
-"Merhabalar Orgeneral Ata'nın karısı Berrin hanım ile mi görüşüyorum? Ben Komutan Ekrem."
- "Buyrun benim." dedi karşı taraftaki kadın sesi. Burnunu çeke çeke, ağlamıştı belli.
- "Ben kocanızın grubunda ki çok yakın bir arkadaşıyım. Kocanız dün gece saat 24.01 de bir saldırı sonucunda şehit düştü, başsağlığı dilerim. Cenazesi bugün saat 14.00'da başlayacak." Yusuf 'komutanım' diye seslendi, elimi dudaklarımın üstüne koyarak sus işareti yapıp telefonu gösterdim. Başını salladı ve odadan çıktı.
- "Teşekkür ederim." dedi karşı taraf ağlayarak, telefonu kapattım ve Cengiz'in foyasını ortaya çıkarmak için plan düşündüm.
•••
Umut'un anlatımıyla;
Bu sabah Mahide teyzelerde kalmıştım, nedenini anlamamıştım ama dün eve gitmeyip Elvanla oynamamı ve bugün burda kalmam için annemden izin aldığını söylemişti. "Ellerine sağlık Mahide teyze, kahvaltı çok güzeldi. Ben artık müsadenizi isteyeyim." Mahide teyze kalmam için ısrar etse de eve dönmek istiyordum. Annemi özlemiştim. "Size daha fazla rahatsızlık vermeyeyim, hem annemi de çok özledim." dedim ve çıkmadan Elvan'a "Bir kaç saate inerim ben bahçeye oynarız olur mu?" dedim. Elvan surat astı. Kalmam için ısrar etti ama sonunda eve geri döndüm. Zile bastım uzun süre annem açmadı, altıncıyı basıyordum ki kapı açıldı, annem ağlamış mıydı? Ayrıca bu hali neydi. Çok çirkindi! Makyajı akmış ve bir cadıya benzemişti! "Bismillah!" dedim kendimi tutamayarak. "Ne oldu oğlum?" dedi annem titrek sesiyle. "Çok değişik olmuş yani yüzün." annem güldü, "Üstünü giyin. Çıkıyoruz." anneme öylece bakakaldım. Nedenini sormadım belli ki söylemek istemiyordu. Bende zorlamadım. Her nereye gidiyorsak tüm komşular ayaklanmıştı. Annemle beraber mahalleye indik, Nezaket teyze yanımıza geldi. "Başın sağ olsun kızım." dedi. Hey bir dakika ne oldu? Birisi ölünce başın sağ olsun denirdi. Annem Nezaket teyzeye beni işaret eder etmez Nezaket teyze konuşmaya başladı, "Ee oğlum nasılsın?" dedi. Ona cevap vermeden anneme döndüm. "Kim öldü?" diye sordum. Elvanlar da gelmişti. Annem Elvanların gelmesinden yararlanarak, "Hadi Elvan geldi, siz bizi takip edin." dedi. "Kim öldü?" diye sorumu yineledim. Elvan hemen şok içinde sordu. "Kim öldü? Birisi mi öldü? Neden ölmüş?" diye ardı ardına sorular sıraladı. "Oğlum, gittiğimizde göreceksin zaten" dedi. Bende daha fazla ısrar etmedim. Ne de olsa görecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASKER YILDIZI
Historical FictionAnnem, babamı askere uğurlarken bana bir efsane anlatmıştı; Eğer insan ölürse, onunla beraber doğan yıldız gökyüzüne küsermiş. Bu da babanın yıldızı, asker yıldızı.. Günlerden 12 Aralık, babamın yıldızının, asker yıldızının gökyüzüne küstüğü tarih