-İyi okumalarr-
Artık toparlanmam gerekiyordu. Baloya az bir zaman kalmıştı ve ben dansı çok boşlamıştım. Bir an önce stüdyoya giderek koreografimi çalışmam gerekiyordu. Diğer dansçılar çift olarak dans ederken ben tek başıma edecektim. Bu durum beni biraz gerse de umursamamaya çalıştım. Sonuçta ilk defa dans etmiyordum.
Türkiye'de ünlü olan dansçılardan ilk sıralara giriyordum. Dansçı olmasam bile babam erkek basketbol milli takımının antrenörü olduğu için yine tanınırdım.
İki durumda da tanındığım için dışarıda hal ve hareketlerime dikkat etmem gerekiyordu. Şimdiye kadar hiçbir erkek ile sevgili konumunda magazine düşmemiştim. Babam bana bu konuda bana güveniyordu. Öyle bir şey olduğunda ilk bana söyle der hep. Şu ana kadar hiç sevgilim olmamış sadece birkaç kişiyle flört etmiştim.
Yorganımı üstümden atarak yatağımdan kalktım. Mutfaktan sesler geliyordu. Büyük ihtimalle kahvaltı hazırlıyorlardı. Bende banyoya geçerek işlerimi hallettim ve elimi yüzümü yıkayarak tekrardan odama geçtim.
Üzerime beyaz bir eşofman takımı giyerek makyaj masama oturdum. Biraz yüzümün gerçek halini gizlemekten kimseye zarar gelmezdi bence. Göz altlarımdaki morlukları kapatıcıyla kapattım. Yüzümün rengi ile aynı olan fondötenimide yüzümü yaydırdıktan sonra allık, maskara ve dudak parlatıcısıyla yüzümü biraz olsun düzelmişti.
Hiçbir şey yaşanmamış gibi yapacaktım. Duygularımı hiçe sayarak Aras ile normal mesafemi koruyarak konuşacaktım. Zorlamayla olacak bir şey değildi bu. Eğer gelip kendisi derse ki Güneş Ala ben sana aşık oldum bende o zaman ona olan duygularımı gösterecektim.
Saçlarımı tarayarak omuzlarımdan aşağıya saldım. Dans ederken saçlarımın uçusması hoşuma gidiyordu. Bu yüzden zorunlu kalmadıkça saçlarımı toplamıyordum.
Makyaj masamın önünden ayrılarak çantamı aldım içine gerekli şeyleri koyarak odamdan çıktım ve mutfağa ailemin yanına gittim. Masanın başında babam spor gazetesi okurken annem masaya kahvaltılıkları diziyordu. Bir de kardeş faktorü var tabi. Erkek kardeşim Yiğit ise annemin koyduğu kahvaltılıkları yiyordu.
"Günaydın Bozkurt ailesi. Ailenizin neşe kaynağı, güzel, zeki, mükemmel, en dansçı kızı olaraktan prova almak için stüdyoya gittiğini belirtmek isterim." diyerek mutfağa giriş yaptığımda hepsinin bakışları beni bulmuştu. Kendimi överek tabi ki de canım kardeşimi sinir etmek istemiştim ve başarılıda olmuştum.
"Nerden en zekisi ve mükemmeli sen oluyormuşsun bakalım. Hukuk okuyan ve aşırı yakışıklık olan benim, sen değil." babam bizim atışmamızı gülümseyerek izliyordu annem ise bize kızıyordu.
"Kazık kadar oldunuz hala kavga ediyorsunuz pes diyorum size. Ayrıca sen Ala hanım kahvaltı yapmadan nereye gidiyorsun?" evet bende ne zaman bana gelecek diyordum. "Annemm, dünyanın en güzel, en akıllı, en muhteşem, en-" diye saymaya devam ederken annemin terliğini çıkardığını görüce susmak zorunda kaldım.
Evet ne kadar 23 yaşında da olsanız anne terliği çok kutsal bir nesne olduğu için susmak zorunda kalıyorsunuz. Ne yazık ki..
"Giderken poğaça simit falan alırım ben anniş sen beni merak etme. Biliyorsun baloya çok az kaldı ve ben tek dans edeceğim için daha fazla çalışmam gerek. Tek başıma olunca geriliyorum o yüzden biraz daha çalışsam iyi olacak." dedim. Babam hemen bana stres yapmamam için moral verirken bende onu yüzümde tebessümle onu dinliyordum.
"Gerilecek hiçbir şey benim güzel kızım. Sen çok güzel dans ediyorsun. Türkiyede sayılı dansçılardansın. İşinde oldukça profesyönelsin. Stres yapacak ya da gerilecek hiçbir şey yok. Sana güveniyoruz." babmın yanına giderek yanağına ufak bir öpücük bıraktım ve;
"Siz benim arkamda olduğunuz süre boyunca benim yapamayacağım hiçbir şey yok. Sizi seviyorum ve iyi günler diliyorumm." dedim ve dış kapıya giderek ayakkabılarımı alarak kapıyı açtım.
Spor ayakkabılarımın bağcıklarını bağlarken karşı dairenin kapısı açıldı. Ve tüm karizması ile Aras çıktı. Yerimde doğrularak yerden çantamı aldım. Göz göze geldiğimizde ne yapacağımı bilemedim. Sadece izledim. Beni nasıl fark etmediğini, duygularımı nasıl fark etmediğini düşündüm.
Görememek için kör olmaya gerek yokmuş. İnsan istemeyince de göremiyormuş...
"Günaydın Ala." diyerek aramızdaki sessizliği Aras bozdu. "Günaydın" diyerek bende ona karşılık verdim. "Nereye gidiyorsun? Bırakayım mı seni?" ne oluyordu bu çocuğa böyle? Çok dengesizdi bir sıcak bir soğuk yapıp duruyordu. Sakin olmam lazımdı ailem evdeydi.
"Stüdyoya gideceğim prova almam gerekiyor. Ama teşekkür ederim kendi arabamla gideceğim. İyi günler sana." diyerek yanından geçtim ve merdivenlere yöneldim. Arkamdan 'iyi günler'dediğini duydum ama arkamı dönmedim. Binadan ayrılarak arabama bindim.
Oturduğumda sol gözümden bir damla yaş düştü. Onun için akıttığım kaçıncı gözyaşımdı bilmiyorum ama son olmadığını biliyordum.
Bölüm kısaydı ama bugün bir bölüm daha gelecekk.
Bölüm nasıldı??
Bundan sonra asıl olaylar başlayacak ve çiftimizi yakınlaştırmak için elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsinizzz. Yani araya bir kaç şey sıkıştırırız tabikide vıcık vıcık bir ilişki olamazzz
OY VERMEYİ VE BOL BOL YORUM YAPMAYI UNUTMAYINN!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN IŞIĞI/ TEXTİNG
Novela JuvenilBasketbolcum: Gün ışığı'm Gün ışığı: Söyle basketbolcum. Basketbolcum: Ben sana harbi aşığım lan Gün ışığı: Çok kibar bir aşk ilanı oldu teşekkür ederiz Aras bey :) Basketbolcum: Bende sana aşığım demen gerekiyordu ama senin :( Gün ışığı: Bende sana...