Nagi aşağıdan gelen seslerle uyanmıştı. Arkadaşları ile aynı evde kalıyordu. 6 kişi birleşip bir ev aldıkları için büyük ve lüks bir evdi. Tabi bazen tatsızlıklar yaşanıyordu.Mesela Otoya eve bazen kız atardı ya da Karasu evde büyük bir parti verirdi. Kurona kötü hissettiği zamanlar evdeki herkesi toplar ve battaniyeye sarılarak onlarla sabaha kadar film izlerdi. Gerçi bu onların şikayetçi oldukları bir şey değildi.
Evin büyük bir gelirini Yukimiya kazanıyordu. Nanase işinden kalan zamanda genelde ev işlerini yapar ya da görevleri dağıtırdı.Kurona bir tasarımcıyken Otoya ve Karasu ailelerinin şirketinde çalışıyordu.
Nagi ise ayda yılda bir iş alır ve ondan gelen gelirle birkaç ay idare ederdi. Teknoloji ile arası iyidi. İsterse dakikalar içerisinde büyük bir şirketin veri tabanlarını çökertebilirdi. Arada hackleme işleri ile uğraşıyordu.
Yine de bunu uğraştırıcı bulduğu için bir meslek olarak yapmıyordu. Bir şeye ihtiyacı olduğunda genelde 6 yıldır tanışıyor olduğu Mikage şirketinin varisi olan Mikage Reo karşılıyordu.
Nagi bunu tabi ki de düz bir şekilde istemiyordu. Reo bir şekilde öğreniyor ve Nagi'ye zorla kabul ettiriyordu. Nagi onunla beraber yıllardır rahat bir yaşam sürüyordu ve buluştukları zaman da eğleniyordu.
Reo bir bakıma onun için hayat demekti. Kendisinin ise Reo için hayatından bile daha fazla değer ifade ettiğini bilmiyordu.
Yataktan kalkıp üzerini düzeltmeden aşağıya indi. Yine Karasu ve Otoya fifa oynuyorlardı. Nagi o yüzden duyduğu seslere şaşırmamıştı.
Bu ikili oyun oynadığında seslerini dünyaya duyururlardı. Yeri gelir söver yeri gelir sevinç çığlıkları atarlardı. Nagi susadığını fark edip mutfağa yöneldi. Nanase kahvaltı hazırlıyordu.
"Günaydın Nagi! İyi uyudun mu?"
diye sordu. Nagi de ona başını salladı.
"Ben her zaman iyi uyurum."
dedi. Sonra içeri Kurona girdi ve bir elma kapıp ısırdı.
"Bilmez miyiz? Bir gün futbol maçı yaptık aralıksız 18 saat uyudun."
Bunu demesiyle herkes gülmüştü.
"Şu içerideki iki çılgını alın da kahvaltı yapalım."
dedi Nanase. İçeriden Yukimiya
"Bende!"
diye bağırdı ve Otoya ile Karasu'nun t-shirtlerinden tutarak onları mutfağa sürükledi. Otoya elindeki oyun kolunu sallayarak konuştu.
"Tam da şu kargayı yenmek üzereydim!"
Sonra Karasu güldü.
"Berabereydik aptal."
Otoya bir sandalye çekti ve oturdu.
"Ama bir gol atmak üzereydim."
Nanase çayları doldururken gülümsedi.
"Kahvaltıdan sonra devam edebilirsin Otoya. Tabi ev işlerine de yardım edersen."
Otoya derin bir iç çekti ve kafasını sallayarak diğerleri gibi kahvaltısını yapmaya başladı. Kahvaltıdan sonra etrafı toparladılar ve günlük işlerini de hallettikten sonra geniş salona kuruldular.
Hava çok sıcak olduğu için klima ve vantilatör aynı anda çalışıyordu ki buna rağmen oda hâlâ yeterince soğuk değildi. Karasu ve Otoya da maçları bitince yerde uzanmışlardı.