52 4 38
                                    


"Sae'nin öldüğü konusunda bilgim var, Barou. Lütfen lafı uzatma."

Niko hevesle başını hayır anlamında salladığında gözlerini örten saçları hafifçe aralanmıştı.

"Ona helikopteri verdiğini biliyordum, bu nedenle size son bir iyilik yapmak istedim!"

Reo anlamaz bakışlarla Niko'yu süzdü. Niko ise yüzündeki aptal gülümsemeyi silmeden açıklamaya başladı.

Olanların hiçbiri yaşanmamış gibi davranmak, gerçekten bu kadar kolay mıydı? Hiçbir şey yaşanmamış gibi gülümsemek ve tüm acıları yok sayarak üstün bir tavır takınmak...

"Helikopterin yerini biliyordum. Ness ve Kaiser'i, Sae'yi almak için oraya gönderdim. Endişelenme, sadece baygın. Shidou'ya ihtiyacımız olacağının farkındayım. Bu nedenle Sae'yi öldürtecek kadar aptal değilim."

Shidou'ya ihtiyaç mı duyacaklardı? Bunun açıklaması neydi?

"Eminim ki şu an hangi konuda bir ihtiyaç diye düşünüyorsundur."

dedi Barou bıkkınlıkla. Az önceki keyifli ifadesinden eser kalmamıştı.

"İntikam almak, gerçek bir acizlik göstergesi. Eğer kişi kendini koruyabilecek kadar güçlü değilse, bu onun hatasıdır. Kimseyi kendisinin intikamı ile görevlendirmemeli fakat..."

Reo bu konuşmanın nereye gideceğini bilmeden merakla dinliyordu.

"Küçük parazitler büyük devleri alt eder, Reo. İntikam istiyorum ve söylemekten nefret ediyorum ama bunu tek başıma yapabilecek güçte değilim. Bana rastgele bir şekilde yardım etmeyecektin, bu nedenle en uygun yöntem buydu. Rica etmek huylarım arasında değil."

Reo, Barou'nun "Büyük Devler" tabirini duyduğunda tüylerinin diken diken olduğunu hissetmişti.

Onlar mafya tarihinin en büyük kurucuları olan beş kişiydi. Küçük çetelerden tutun en donanımlı mafyalar bile onlara bulaşmamaları gerektiğini bilirlerdi. Duyguların tamamından arınmak kulağa her ne kadar imkansız gelse de, hisleriyle katliamlar yaratmış kişilerdi onlar. Kana susamış canavarlardan farksızlardı. Bu nedenle kimse onların duygularının orada bir yerlerde olduğuna inanmazdı. Reo'nun tedirginliğinin nedeni buydu.

"Ve eğer reddedersem?"

Barou bu soru ile sinirle göz devirdi.

"İkiniz de buradan canlı çıkamazsınız. Sae'nin de sağ çıkmasına izin vermem. Geri gönderdiğin adamlarının da güvende olduğunu düşünmeni istemem tabii. Yollar çoktan dinamitle döşendi."

Bu durumda Reo'nun pek fazla şansı kalmıyordu. Reddetmesi halinde adamlarını ölüme sürükleyecekti ve reddetmemesi durumunda da emindi ki sonuç pek değişkenlik göstermeyecekti. O hâlde hangisini seçmeliydi?

"Peki, sana yardım edeceğim. Bunun karşılığında Nagi ve arkadaşlarını rahat bırakacaksın."

Reo kararlılıkla sunduğu teklifin arkasında dururken, Nagi huzursuzca başını salladı.

"İster istemez bu işe bulaştım, Reo. Devam etmek istiyorum."

Reo anlamaz bir şekilde başını hayır anlamında salladı. Elbette ki Nagi'yi daha fazla tehlikeye sokmak istemiyordu. Gizlediği onca şeyden sonra yüzüne bakmaya dahi utanıyordu ama ona karşı hissettikleri onu bu işten vazgeçirmesi gerektiğini haykırıyordu.

"Bunun ne kadar tehlikeli olduğunun farkında mısı-"

Nagi onun cümlesini bitirmesini beklemeden önce stabil olan ses tonu ile konuştu.

"Ben hayatındayken ve sen buna rağmen tüm riskleri tek başına üstlenmeyi kabul edebiliyorsan, ben de ekibimle birlikte çalışmayı göze alabilirim. Bunda söz hakkın yok Reo."

Niko elini kulağındaki kulaklığa götürdü ve bir şeyler mırıldandı. Barou ona baktıktan sonra başıyla onay verdi.

"Kiyora'dan durum raporu geldi. Karasu kurtarıldı. İgaguri ve Ness öldürüldü. Kaiser ise kayıplara karıştı. Kendisi ise bir süredir baygın olduğunu raporladı."

Elleri ile kaküllerini düzeltirken Reo'ya döndü.

"Bachira vuruldu. Durumu ise kritik. Şu an Hiori ile birlikte."

Bir yandan Sae'nin ölmemiş olmasına sevinirken, bir yandan da Bachira'nın hayatının tehlikede olduğunu öğrenmesi ile Reo'nun içindeki rahatlama hissi yerini korkuya bırakmıştı. Sadece iyi bir haberle karşılaşacağı bir günün asla olmayacağını bir kere daha anlamıştı.

"Hay sikeyim..."

Burnunun kemerini sıkarken aklının en uçuk kaçık köşesinde bile canlanmayan senaryoyu yaşamanın acısını çekiyordu.

"Hangi taşın altındaki hikayenin intikamını istiyorsun bilmiyorum ama bu iş çok canımı sıkmaya başladı. Nasıl yapacağız bunu?"

Barou masanın altındaki ufak çekmeceden büyük bir planlama kağıdı çıkarttı ve Reo'nun önünde doğru ittirdi.

"Belirli silah projelerimiz var. Rin'in bunları bir araya getirip bize stok sağlamasını istiyoruz."

Reo silahları inceledi. Rin'in yapamayacağı şeyler değildi. Üstelik artık Sae de ona yardım edebilirdi bu da iki insan gücü ederdi. Yani bu işin tamamlanma süresinin kısaldığı anlamına geliyordu. Süre doluyordu. Çalar saatin sesi onlar için ölüm vaktinin geldiğini bilerekten odada yankılanıyordu.

Oysa sadece yelkovan bir sayıdan diğer bir sayıya koşuyordu.

Reo son bir kez Nagi'yle göz göze geldi. Verdiği karardan gerçekten pişman olup olmayacağını gözlerinin içini okuyarak anlamak istedi. Ne var ki gördüğü şey koyu bir arzudan başka bir şey değildi. Reo hayal kırıklığıyla yutkundu. Artık söyleyecek bir söz bile bulamıyordu. Tüm bu süreçte yaşananlardan oldukça yorulmuştu. Umut denen şey, onun için bir hiçlik demek olmuştu.

"Sonuçları şimdiden tahmin edebildiğini biliyorum Barou. Benden adamlarımı öldürmemi, Nagi'yi tehlikeye atmamı ve geçmişte yaşadıklarını benim gözyaşlarımla telafi etmemi bekliyorsun. Benden kendi sonumu yazmamı istiyorsun. "

Bakışlarını masaya kenetledi Reo. Zihninde dönen binlerce soru ve sonuçlardan arınamıyordu. Barou başını salladı, ciddi olan ifadesi yine yumuşamamıştı. Daha sert ya da hüzünlü değildi. Aksine, meydan okuyan gözlerle bir aslan edasıyla hastalıklı bir fareden farkı olmayan Reo'yu süzdü. Yavaş bir şekilde ayağa kalktı, elinde bir kağıt vardı. Avına yaklaşırcasına usulca oturduğu sandalyenin arkasına geçti. Masanın altında bulunan küçük çekmeceden bir mürekkep kutusu çıkarttı ve Reo'nun bileğini sıkıca tutarak parmağını mürekkebe batırdı. Siyah mürekkeple kaplanmış parmağını sözleşme metninin yazdığı kağıda sertçe bastırdı ve Reo'nun baş hizasına kadar eğilerek kısık ama net bir şekilde fısıldadı.

"Evet"

Yüzündeki ifade imalı bir gülümsemeye döndü.

"Ve sen bunların hepsini yapacaksın."

_____________________________________

Selam, uzun zaman oldu. Bu bölüm biraz geri dönüş tadında oldu. Senaryo hakkında toparlamam gereken şeyler var.

Bu kitaba başlamam için bana fikir veren ve destek çıkarak her zaman yanımda olan değerli arkadaşım puffylyra iyi ki doğdun! Bu bölümü tüm sevgimle sana ithaf ediyorum. 💗

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 24 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝐂𝐲𝐧𝐨𝐬𝐮𝐫𝐞 - 𖤐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin