"Sıkıldım."
Dediğinde uzaktan güzel çocuğa bakan mavi gözlü adamın bakışlarına maruz kaldığını hissetti.
"Ne yapmak istersin?"
"Hiç bir fikrim yok... zaten ne yapabiliyoruz ki?"
Diyerek ellerini küskünce göğsünde birleştirdi.
"O ne demek şimdi?"
Louis kaşlarını çatmış karşısındaki çocuğa bakıyordu.
"Şu demek zaten evden çıkıp bi yere gidemiyoruz.. çıktığımızda da anından etrafımızda bir dolu insan oluyor."
Louis sadece kafa sallamıştı.
"Ama bu çıkmamamıza engel değil ki.."
Dediğinde aniden doğruldu.
"Sahi mi? Ama nasıl?"
Derken çocuk daha da heyecanlanmıştı.
"Tabi ki güvenlik arabasıyla gideceğiz ama nerede eğlenmek istediğini seçersen oraya götürürüm.."
"Ciddi misin? Sorun çıkmaz mı?"
Güldü.
"Tabi ki hayır güzelim. Bak ne diyeceğim akşama hazırlan seni götüreceğim."
Aniden ayağa kalktı.
"Bekle nereye? Ona göre giyinmem lazım.."
"Ne farkı var her şekilde güzelsin"
Dediğinde hızla adamın yanağını öptü ve yukarı fırladı.
Elinde tablet ile aşağıya inen bir adet Niall onu delicesine koşarken gördüğünde sordu.
"Nereye böyle bu acele?"
Deyip inecekken sesini duydu.
"Louis ile akşam çıkacağız çok işim vaar.."
Dediğini duydu.
"Nereye?"
Niall, oturan Louis'e sordu.
"Onu bar'a götüreceğim"
"Ah emin misin?"
Derken Niall koltuğa çöktü.
"Eveeet.. bazı zamanlar Zayn ile giderdik."
"Siz ne zamandan beri böyle gizli saklı yerlere gidiyorsunuz? Darıldım şimdi.."
Louis eliyle boşvermesi için işaret verdi.
"Anlaşıldı"
Deyip tablete iyice girdi.
"Niall! Gözlerini bozucaksın!"
Harry aşağı indiğinde seslice onu uyardı.
"Annemden betersin he!"
"Ama sağlığına çok zararlı biraz geri tutusana.."
bu sırada Louis, Niall'ın imalı bakışlırına maruz kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Precious Sunshine (Larry-Ziam)
FanficSevgilim, kralı karanlık olan bir ülkedir senin saçların Alnın çiçeklerin bir havalanışı. Başın dipdiri bir ormandır senin, Uyuyan kuşlarla dolu Gövden nisandır, benim için Koltuk altlarında ilkbaharın gelişi. Sevgilim, başın kutusudur, Aklın olan o...