Uzun süredir buralarda değildim, belki okunmayacak ama merakta kalmayın diye yazıyorum. Tek diyeceğim, bu bölümden sonra hikayenin o güllük gülistanlık tarafını görmeyeceksiniz. Sizi seviyorum, iyi okumalar.
Bütün askerlerim soğuk havada bir arada plan yaparken fazla isteksizdim. Ramo beni Yavuz'dan ayırıp Bekir'in yanına attığında bozulsamda belli etmeden arada plana fikirlerimi katıyordum.
"Şimdi gençler. Ramo, Bekir ve Yavuz üçünüz berabersiniz. Benimle ise Maraşlı ve Hikmet gelecek. Diğerleri ise mevzuyu biliyor."
Hepsi başını sallarken yorulduklarını anlasamda dağları temizlemek zor işti.
Uzun süre Maraşlı ve Hikmetle dikkatli adımlarla yürürken birde kar yağmıştı, içim titreye titreye yürürken ileride kamp tarzı bir yer görmüştüm. Askerlerime anında dönmüş, mevzuyu anladıklarında yere sürünerek yakınlarına gitmiştik. Kayalığın arkasına geçmiş, Maraşlı dürbünle kamp alanına bakıyordu.
"Komutanım, oturmuş çay içiyorlar."
Hikmet duyduğu şeyle gülmeye başlayınca ayağımla tekme atmıştım.
"Ee ne yapalım Maraşlı? Keyiflerini bozmayalım mı?"
"komutanım şunları vurakta bi' çay içek valla dondum"
"Hikmet, ulan Hikmet."
Başımı gülerek sağa sola sallamış, silahımı hazırlamıştım. Biraz kahpece olacaktı ama sorun yoktu benim tarafımca.
"Altı kişiler komutanım, çadırda bence kimse yok ama yinede dikkatli olmalıyız."
Hikmete döndüm anında.
"Hikmet, yukarıdaki kayalıklara çık, biz vurucaz. Eğer birisini görürsen bizden hemen sonra sen yapacaksın."
"Emredersiniz komutanım."
Hikmet temkinli şekilde gitmiş, yerini ayarladığı anda Maraşlıya dönmüştüm.
"hazır mısın?"
"Valla değilim komu-"
"VUR!"
Vur dememle ikimizde aynı anda üç kişiyi vurmuş. Ayaklandıkları anda diğer üçlünün vurulduğunu görmüştüm. Hikmet tekte yapmıştı, halbuki ben geri kalanları vurmasını söylesemde adam deli kanlıydı.
Çadırdan iki tane eli silahlı kadın çıkmış, Maraşlı bana dönmüştü.
"Komutanım, kadın-"
"Hikmet, etrafa bak!"
Bes dakika beklemiştim.
"temiz!"
Ellerini yukarı kaldıran kadınları görünce temkinli şekilde kalkmış, onlara yaklaşmıştım. Çadırların içi boştu.
"Yaşınız kaç sizin?"
"17!"
"19"
Terör örgütünün kaçırıp haremlerine aldığı genç kızlardandı bunlar, ailelerinin aradığı çocukları.
"Sakin olun, zarar vermeyeceğim. Ailelerinize ulaşmamız lazım ama."
Diplerine gelmiş, Maraşlı ve Hikmet silah tutarken elimi cebime sokmuştum.
"İhanet etmeyiz biz!"
"kaçırılarak getirildiğiniz yere ihanet etmeye mi korkuyorsunuz?"
"vururlar bizi, bulurlar."
17 yaşında olan anında dizlerinin üstüne çökmüş, ağlıyordu.
"Türk askerinin elindesiniz, kimse bir şey yapamaz. Bizimle gelin"
Hikmet ellerini bağlamış, ikiside kizların koluna girip toplandığımız yere doğru yürüyorduk. O sırada telsizden Ramo'ya ulaştım.
"Ramo, iki kız var. 17 yaşında diğeri 19. Ailelerine ulaşmamız teslim etmemiz gerek."
"SİZ GEÇİN! BURDA ÇATIŞMA VAR."
Ramo'nun sesindeki titremeyi, korkuyu hissetmiştim. İçimden askerlerim için dua ederken korku ile yürüyordum.
"Çatışma varmış.."
"şehit yok dimi komutanım?"
"Yoktur asker, Ramo derdi."
İçimdeki üzüntü dışa yansıdığından askerlerimde fark ediyordu. Yüreğimde bir sızı vardı, kötüyü düşünmek istemiyordum ama engel olamıyordum.
Ramo;
Silahları asla durmuyor, hepimiz yaralıyken pes etmek istiyordum. Yapamazdım ama, gardaşıma söz vermiştim.
Karın şiddetti artarken en Yavuz bomba atmıştı. Sonrasında ateş etmeye çalışırken sisten Yavuz'u görememiştim.
"YAVUZ! NERDESİN?"
İyice etraf sessizleşirken artık canımı hiçe saymıştım, diğer askerler kendiyle ilgilenirken Yavuz'u aramak için ayağa kalkmıştım. Dizlerim titriyor, midem bulanıyordu. Bir şey olmuştu..
Olmuştu, ayağıma çarpan bir şeyle kafamı yere eğmiştim. Yere öylece bakakalmıştım.
Kol vardı, bildiğimiz kamufulajlı kol. Vücudun devamını göremezken ellerim titreyerek kolu iki elmle tutmuş, biraz daha ilerlediğimde görmek istemediğim o görüntüyle karşılaşmıştım.
Yavuz'un cansız bedeni.
Yutkunarak çocuğun dibine diz çökmüş, ağzı yüzü kan olmuş askere bakıyordum.
Şoku atlatmaya çalışırken helikopter indiğini görmüştüm. Yardım için hangi ara gelmişlerdi? Yardım çağrısı yapmamıştım daha.
Helikopter benden biraz uzağa durmuş, içinden üç erkek bir kadın çıkmıştı.
Kadın yanıma gelmiş, Yavuz'un kolu ve bedenini sedyeye koyup helkoptere taşımışlardı.
"Ramazan bey, Ezgi ben. Doktorum, komutan Azer Silahdar'a bilgi verir misiniz?"
"Veririm bayan."
"Tamamdır, biz size bilgi sağlayacağız. Bir saat içinde de karakola geri dönün derim."
Kadın koşar adımlar ile helikoptere geçince artık ayağa kalkmam gerektiğini anlamış. Azer'e karakola geçmesini söyleyip askerlerimide alıp orayı terk etmiştim.
Bunu nasıl açıklayacaktım bilmiyordum, Azer'e nasıl derim bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTİHBARAT | GAY
Teen Fiction"Sen hiç yasak oldun mu?" Komutan Azer Silahdar ve İstihbaratçı Yavuz Mert Yıldırım.