"Ulan, komutan nasıl konuştuysa valla bir an ölmüşüm gibi hissettim." diye konuştu Diyar. Komutanın yaptığı konuşma hepsini etkilemişti.
"Harbi la, bir an anamı babamı düşündüm."
Kendi aralarında sohbetleri gerçekleşirken duvar kenarında olan ranzada oturup elleri ile oynayan çocuğa dönmüşlerdi.
"Şu İzmirli bebenin adı neydi? Çağırında bizimle otursun az ısınsın." aralarından en büyüğü sobanın başında konuşurken en kısaları yanına gitti.
"Yavuz kardeş, gel bizle otur az ısın sohbet muhabbet et."
Çocuk nazikçe gülümseyip diğerlerinin yanına oturmuştu. Diğerlerine göre yüzü ay gibi parlıyordu.
"Pardon ama Diyar hariç çoğunuzun adını pek hatırlamıyorum."
"Çekinme oğlum, ben Ramazan. Yanında oturan kara böcük ise Salih."
"Memnun oldum abi." son dediği şeyi pek umursamadı çünkü biliyordu karşısında duran adamlar kendisinden büyük.
"Bende Hikmet kardeşim, hoşgeldin."
Hepsi ile tek tek tanışıp sohbet ederken diğer yeni gelenlerde onlara katılmıştı. Yavuz muhabbet açılsın diye kendisi ile yaşıt olan Maraşlı çocuğa dönmüştü.
"Sen anlat Maraşlı, neler yaparsın?"
"Valla öyle devamlı bir mesleğim falan yok. Buraya gelmemden belli olsa gerek."
"Baba parası mı yiyon lan?" dişlerini göstererek gülüp çocuğun kolunu dürtmüştü.
"Yok abi." dedi düşen yüzü ile "Ben hiç baba parası yemedim."
"Niye, bir sıkıntı mı vardı? Yoksa çok mu şımarıktın." diğerleri kendi aralarında sohbete dalmışken Yavuz, Maraşlı ile yan yana konuşuyordu.
"Abi ben yetimim, en son 4 sene önce babamı buldum. Müebbet hapis yemiş, anamda ben bakamam bu çocuğa diyip yetimhaneye verip kaçmış. Babamın anlattığına göre tabi."
Yavuz dudaklarını birbirine bastırıp başını sallamış, çocuğun omzunu sıvazlamıştı.
"Kusura bakma kardeş yaranı deştim herhalde. Allah yardımcın olsun, nasıl geçiniyorsun sorması ayıp."
Maraşlı derin bir nefes alıp öylece yataklara bakmıştı. "Abi ben.. Kötü şeyler yapıyorum işte zar zor geçim sağlıyorum. Çok bahsetmek istemem ama elbet bir gün anlatırım."
Konuyu kapatıp farklı farklı sohbetlere daldıklarında saat geç olmuştu. Yataklarına yatarken büyükleri bir kaç dua okuyup uyumuştu.
03:45
Yavuz temkinli bir şekilde etrafına bakıp yatağından kalkmıştı. Sessiz adımlar ile kaldıkları yerden çıkıp kısa koridorda ilerleyip kapısı açık olan komutanın odasına bakıp anında duvara yapışmıştı. Elinde olan ses kayıt cihazını açmış, zar zor gördüğü oturan komutanı izlemeye başlamıştı.
Adam askeriyenin telefonunda birisi ile konuşuyordu ve ses çok net duyuluyordu.
"Daye, iyisiniz demi? O şerefsizler bir şey yapmamıştır değil?" Doğu şivesi ile konuşurken diğer uçtan kürtçe konuşan kadının sesi gelmişti. Azer tam bir şey daha diyecekken kadının sesi gitmişti. Yavuz'un kaşları çatılmış ardından büyük bir sırıtma belirmişti.
"Komutan? İyimiymiş xaltîyên min?" (Teyzem?)
"Ulan şeref.. Daye kapat telefonu parazit girdi."
"Parazit nedir oğul?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTİHBARAT | GAY
Genç Kurgu"Sen hiç yasak oldun mu?" Komutan Azer Silahdar ve İstihbaratçı Yavuz Mert Yıldırım.