Bir parça buruşmuş kağıt ne kadar önem sarfedebilirdi?Bir insanın hayatını ne kadar şekillendirebilirdi?Somut olarak küçücük yer kaplayan bir nesne,insan yaşamının kurtuluş bileti olabilecekken bir yandan ise tüm hayatını un ufak hale getirebilecek kadar güçlüydü.
Lisa sırtını duvara dayanmış,sessizce sigarasını içiyorken önünde oturan adamı izliyordu.Lee iki elinin arasında tuttuğu bir sayfa kağıdı dikkatlice okuyor,her okuyuşunda istemsizce elleri kasılıyordu.Kelimeler o kadar güçlü olmalıydı ki, genç adamın nefesinin sıklaştığını hiç görmemişti.
Belki güzel bir kadından gelen bir mektuptu ya da bir düşmanın haykırdığı tehditlerden oluşuyordu cümleler.Ancak yine de genç kadın,o kendi isteğiyle anlatmadıkça sormak istemedi.Büyük merakını engellemek içi sertçe yutkunmuş;sigarasını içmeye devam etmişti.
Uzun süreli sessizliğin sonunda genç adam derin bir şekilde nefes vermişti.Lee, bu durumu nasıl anlatabilirdi,emin olamıyordu.Lisa'nın küçükken annesi tarafından terk edildiğini biliyordu.Annesi tarafından yalnız bırakılmış bir kişi bu karşılıksız sevginin neler yaptırabileceğini nasıl idrak edebilirdi?
Yine de ellerini uzattı genç kadına.Lisa ise şaşkınca bakmış,elideki sigarayı bir kenara fırlatarak ona uzatılan avuca teslim etmişti parmaklarını.Güven verici bir şekilde parmaklarını kavrayan el,bedenini ona doğru çekmişti.Kahverengi gözleri kağıdın üstündeki yazılara bakarken hiçbir şey anlamamıştı.Korece bilmediği için okuyamamıştı.
Lee kağıdı genç kadının da görebilmesi için yukarı doğru kaldırdı.Aynı şekilde başını da yukarı kaldırmış,ayakta duran güzel yüze çevirmişti.Lisa bir an şaşırdı çünkü Lee'nin yaşarmış gözleri ile karşılaşmayı beklemiyordu.
"Annemin el yazısı.Nasıl güzel değil mi?"
Büyük bir özenle yazıldığı belli olan mektubu incelemeye başladı.Lisa'nın dikkatini çeken ilk şey,kağıdın üzerindeki kurumuş gözyaşları izleriydi."Annen nerede?" diye sordu dalgın bir şekilde.
"Ben askeriyeden firar edince o da Çin'e kaçtı." diye cevapladı genç adam."Kuzey Korelilerin yakındaki ülkelerde dernekleri vardır.Onlar aracılığı ile mektubu göndermiş."
Kilometrelerce uzaktaki oğluna birkaç kelime de olsa iletişim kurabilmek,sevgisini gösterebilmek için mektup yazan anne sevgisi,bu dünyada eşi benzeri görülmemişti.Bu karşılıksız sevgiye daha önce hiç şahit olmamış Lisa şaşırmamıştı sadece büyük bir kedere boğulmuştu.Lee'nin annesi,oğlunun yanında olması gerekiyordu.Böyle bir sevginin böyle ağır bir bedeli olmamalıydı.
"Dernekler insan kaçakçıları dolu.Eğer onlardan birine istedikleri parayı verebilirsem annemi buraya gidebilirim.Keşke ben gidebilsem ama asker olduğum için hemen iade edilirim."
Lee'nin her zaman yoluna taş koyan durum bir asker firarisi olmasıydı.Burada dahi iş ararken deşifre olmamak için herhangi bir işe girememişti.Hiç sevmese de Yotsuba'ya çalışmak tüm seçenekler arasında en mantıklısıydı.
"Ne kadar bir paradan bahsediyoruz?" Lisa büyük bir miktar olduğunu bilse dahi sordu.Bakıcılıktan kazandığı parayı hiç düşünmeden verirdi.
Lee onu üzmemek adına burukça gülümsedi."Sen merak etme." Genç kadının elini güven vermek için sıkıca kavramıştı. "Yotsuba'nın son zamanlarda yaptırmak istediği bir iş vardı.Onu kabul edeceğim."
Lisa konuşmak için ağzını aralasa da arkalarından işittikleri ses onu durdurmuştu."Demek kabul edeceksin ha?Akıllı seçim olmuş Oppa!"
Sözleri bir anlığına da olsa Lee'yi gülümsetti.Yotsuba iğrenilecek bir adamın teki olsa da anlamını bilmeden kullandığı Korece kelimler onu komik duruma düşürüyordu."Bunu sonra konuşalım."dedi Yotsuba'yı uyarırcasına.Lisa orada anlamıştı ki bu işi eğer Lee onda saklıyorsa sonu iyi bitmeyecek bir durum olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Late Night // Gojo Satoru
FanfictionLisa Inoe bir gece eski lise arkadaşıyla karşılaşmasının üzerine hayatı tamamen değişir. Gojo Satoru x OC Not: Rahatsız edici öğeler içerir.