1

314 19 110
                                    

Ben geldiiimmmmm. Yeni bir ficle karşınızdayımmmm. Şimdi bu fic diğer geri kalan ficlerimden çok farklı.

Maalesef bu biraz üzüntülü. Ben yazarken hala ağlıyorum. 5. Bölümü yazıyorum ama yok durduramıyorum. Siz ağlar mısınız bilemem.

Normal hayatımda olsa asla böyle kitaplar okuyamam çünkü kalbim dayanmıyor. Ama gelin görelim yazdım. İlk üzüntü dolu kitabım eksiklerim mutlaka vardır çünkü ilk defa denediğim bir tarz. Hatalarımı maruz görün.

Şu an hazırda olan ilk 4 bölüm kısa. Cidden kısa çünkü olayların hızlı gelişmesi ve bir an önce ana olaya gelmem gerekiyor. Gereksiz görebileceğim hiçbir şey yazmadım. Belki düzenlerim sonra bilemiyorum.

Neyyseee ben kaçar. Lose'a hoş geldiniz. İyi okumalar dilerim 😘

Hayatımın en güzel günlerini geçiriyordum şu an. 1 hafta sonra düğünüm vardı. Sevdiğim adamla birlikte hayatlarımızı birleştirecek, mihrapta el ele olacaktık. 2 hafta önce düğünümüzün yapılacağı yer olan Norveç'e gelmiştik. Ailelerimiz ve sadece yakın çevremiz olan 5 arkadaşımız vardı.

İkimizde şatafatlı şeylerden hoşlanmazdık. Bizim için önemli olan bizim mutlu olmamızdı. Düğün için neredeyse her şey hazırlanmıştı. Takım elbiselerimizin son kontrolleri yapılıyordu. Norveç'i özellikle istemiştik.

Kuzey ışıklarını ikimizde çok severdik. Bu yüzden burada düğünümüzü yapmaya karar vermiştik. 2 hafta öncesinden gelme sebebimiz ise yeri ve nasıl olacağına karar vermemizdi. Papazı da ayarlamıştık. Geriye sadece günü beklemek kalıyordu. Biraz buraları gezmek istediğimiz için bu akşam dışarı çıkacaktık.

Aynadan son kez üstümü düzeltip, komodine yönelmiştim. Eğilip telefonumu aldığımda belimde tanıdık kollar hissetmiştim. Sıcaklığını hissetmem ile yüzümde gülümseme oluşmuştu. Ellerimi belimdeki ellerin üzerine bırakıp, sırtımı göğsüne dayadım. Başımı da geriye atıp omzuna yaslandım. Kafamı çevirip çenesine ıslak bir öpücük kondurdum.

Bu halimize kıkır kıkır gülerken bende karşılık veriyordum. İkimizde birbirimizin yüzünde öpülmedik yer bırakmamıştık. Biz birbirimizi incitmeden sevmeye çalışırdık. Vaktimiz olsun ya da olmasın sürekli birbirimizi öperdik. Tabii bu naiflik yatak dışındaydı. Bazen üstte olmak için taş kağıt makas oynadağımız bile oluyordu. Yenilen taraf bir sonraki zamanda bunun acısını çok kötü çıkarıyordu. Bu iş artık ilişkimizin tuzu biberi olmuştu. Böyle bir karara varmasak bile ikimizde birbirimizden bağımsız sert olma işini sürdürüyorduk.

Dudaklarımı son kez dudaklarına bastırıp geri çekildim.

"Hadi bebeğim geç kalacağız."

"Ama Jungkook sana dayanamıyorum. Yüzün çok öpülesi. Burada benim suçum ne bay tavşan?"

Sırtımı ve başımı bedeninden ayırıp kolları arasında onun yüzüne döndüm. Elleri her zamanki evinde, belimde konaklıyordu. Ellerimi ensesine sarıp saçlarını okşuyordum. Uzanıp burnunun ucundaki beni öptüm. O da hem çenemin altından hem de boynumda olan benden öptü. Boynumdaki bende biraz duraksamıştı. Öptüğü yere burnunu sürtüp derin bir nefes alıp kokumu içine çekmişti.

Geri çekilip gözlerimin içine baktığında, kahverengi gözlerinde kendimi görmüştüm. O kadar yoğun bakıyordu ki. Buna hiçbir zaman alışamayacaktım. Bana sanki ilk günkü bir heyecanla bakıyordu. Bende ona aynı şekilde davranıyordum. Sanki her günümüz ilk gün gibi heyecan doluyduk.

Lose-TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin