Uğur böceği
Yukarı odama doğru koşuyordum, sadece koşuyordum. Ama gözyaşlarımı akıtmamaya çalışarak koşuyordum. Ne kadar tutsam bile göz yaşlarım bana ihanet ederek akmaya başlamıştı. Bunu bana neden söylememişti ki? Amacı neydi? Duygularımla oynayıp beni bırakmak falan mı, peh. Ne bekliyordun ki Marinette, seni kim sevsin. Kısaca hiç kimse....
O sırada kara kedi arkamdan bana yetişmeye çalışıyordu. Benim yüzümden kalbi kırılsın veya işinden olsun istemezdim. En sonunda odama girdiğimde kara kedide arkamdan girip kapıyı kilitledi. Ben ise hüngür hüngür ağlıyordum. Yanıma çöktü, ellerimi tuttu ve yüzüme baktı. Ama ben onun yüzüne bakmıyordum, bakamıyordum.
Kara kedi:Leydim, lütfen yüzüme bak. Hiç birşey düşündüğün gibi değil. İş desen onu salla gitsin. Lütfen bunun için benden uzaklaşma
Yüzüne bakmamakta ısrarcıydım. Ama o, çenemden tutup yüzüne bakmamı sağladı. Gözleri dolmuştu, lütfen der gibi bakıyordu. Dayanamadım onu böyle görmeye sarıldım koynuna. Orada ağlamam şiddetlendi. O saçımı okşarken ben de hıçkırıklarımı azaltmaya çalışıyordum. Elim kolyeme gitti, abimin verdiği kolye...
O kolyeye dokununca hıçkırıklarım azaldı, yüzüme istemsiz bir tebessüm geldi. Gülümsememi fark eden kara kedi de gülümsedi. Sonra gözlerini kolyeme dikti.
Kara kedi:Kim verdi bunu?
Gözlerimi kolyemden çekip onun zümrüt yeşili gözlerine baktım.
Uğur böceği:Abim...
Başını sallayınca elimi tutup beni kaldırdı.
Kara kedi:Gel bir çatıya oturup doğayı seyredelim, ne dersin?
Başımla onaylayınca beni belimden tuttu, sopasını çıkarıp karşı çatıya varınca ise bıraktı. Ben çatının ucuna oturup ayaklarımı boşlukta sallandırınca oda yanıma gelip oturdu. Başımı omzuna yaslayınca benim gibi başını başıma yasladı. Şuan o kadar huzurluydum ki.
Uğur böceği:Beni asla bırakma, olur mu?
Bunları söylerken sesim ağlamaklı çıkmıştı. Çünkü ağlıyordum :D. Şaka şaka.
Onu kaybetmekten korkuyordum. Ne hale gelmiştik biz böyle? Kara kedi başını bana çevirdi.
Kara kedi:Oda ne demek öyle. Duymayacağım ağzından böyle kelimeler. Cidden küserim haa
Deyip burnumu iki parmağı arasında sıkıştırıp kızarttıktan sonra bir öpücük kondurdu. Orada manzarayı sessizce hiç konuşmadan seyrettik...
Tabiki bölüm sonu değil. Ehehehe
Queenden (yazmayı en sevdiğim yer burası sjsj)
Her zamanki gibi viperionla kavga ediyorduk.
Queen:Ya bak çocuk senin ağzını burnunu yırtarım yeter ama bıktım senden
Bana dilini uzatmıştı. Söylesenize sizden habersiz sessiz sakin uyurken saçınızı cırtlak pembeye boyayan birine ne yaparsınız?
Ben söyleyeyim gebertirdim ve şuan anne terliğimle onun kafasını yarıyorum.Viperion:Anne yapma acıyor ühüğüğüğ
Durdum.
Queen:Pardon?! Ben miyim anne. Kendine bak öküz! Geçen bir öküz burger gördüm sana aldım tek lokmada yuttun zaten. Bana bir daha anne deme. Dediklerini umursamamaya çalışıyorum ama olmuyor
Viperion:Beni önemsiyorsun, ayrıca dediklerimden sanane?
Queen:Banane miğ?! (Hürrem Sultan mood:on)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐷𝑈̈𝑆̧𝑀𝐴𝑁:𝘓𝘢𝘥𝘺𝘯𝘰𝘪𝘳 𝘬𝘪𝘵𝘢𝘣ı
ActionUğur böceği ile kara kedi düşman ajanlardı. Hergün bir binaya gidip soygunluk yaparlardı. Peki bu düşmanlık nasıl başlayacak ve nasıl bitecek. Merak ediyorsanız hemen okuyun derim ;)