Aytana ve Tom alt kata indi.
"İyi uyudunuz mu bari?"
Bill imalı bir şekilde söylendi.
"Ben hiçbir şey hatırlamıyorum."
"Aynen. Öyledir."
"Bill seninle konuşabilir miyiz?"
Bill kafasını salladı ve Aytana'nın yanına gitti.
"Ben son derece sarhoştum ve hiçbir şey hatırlamıyorum. Nasıl oldu onu da bilmiyorum. Tom'a aşık mıyım? Ona bile emin değilim."
"Onunla sevgili olmayı niye kabul ettin?"
"Sevgili olduğumuzu nerden biliyorsun?"
"Yüzünüzden gülümsemeniz eksik değil."
"Onu üzmek istemedim, tamam mı?"
"Onun becerdiği bir kaç kadından biri olurdun sadece, onu üzmezdin!"
"Ne?"
Bill ne dediğini geçte olsa anladı.
"Öyle demek istemedim-"
"Becerdiği birkaç kadın da ne demek?"
"Aytana, dur!"
Aytana durmadı ve Tom'un yanına gitti.
"Tom!"
"Efendim sevgilim."
Tom bir hışımla Aytana'ya döndü.
Aytana ona tokat atmak istediği için elini onun yanağı hizasında kaldırdı ama vuramadı.
"Ne oluyor?"
Bill yetişemedi. Aytana yere oturup ağlamaya başladı.
"Bill ne dedin kıza?"
"Bunların hepsi sadece onun iyiliği içindi ama biraz fazla konuştum."
"Bebeğim hadi kalk yerden."
"Bırak beni. Uzaklaş."
Aytana ağlaması durmadan kalktı ve üst kata çıktı. Misafir odasına girdi. Eşyalarını topladı ve Alice'i alıp evden çıktı.
"AYTANA DUR!"
Aytana göz yaşlarına aldırmadan koşarak evden uzaklaştı. Biraz koştu ve Tom geliyor mu diye arkasına bakmak istedi. Tom ortalıkta yoktu. Bill'de yoktu.
"Ne dedin kıza, şerefsiz."
"Senin yüzünden oldu."
"Tamam kavga etmeyin." Gustav ve Georg ikisinin arasına geçti.
"Eğer Aytana'yı kaybedersem, Bill.."
"Sus artık."
Bill odasına çıktı.
Tom ise sadece Aytana'yı düşündü...
Aytana ise koşmaktan yoruldu. Yine aldatıldı. Yine önemsenmediğini hissetti. Eski sevgilisiyle yaşadığı anlar gözünün önüne geldi.
Evine yaklaşmıştı ama daha da gitmek istemiyordu.
Yolun kenarındaki kaldırıma oturdu ve göz yaşlarının akmasına izin verdi.
Sokak çok kalabalıktı ve bir sürü insan geçiyordu ama kimse onu takmıyordu. Aytana havanın kapanmaya başladığında yağmur yağacağını anladı ve yüzünü elleriyle kapadı. O sırada biri gelip omzuna dokundu.
Matt, eski sevgilisi.
"Git burdan."
"İyi değilsin, gel seni evine götüreyim."
"Çek elini üstümden. Sana bir daha yanıma yaklaşma demiştim."
"Sadece evine götürmek istedim."
"Ben giderim."
"Yağmur yağıyor ve benim şemsiyem var. Alice ıslanmasın ben alabilirim."
Düşündü biraz.
"Bu bana yaptığın son iyilik olsun."
Birlikte eve doğru yürümeye başladılar.
Yolda eskiden hoşlandıkları şeyler hakkında konuştular.
Kadın yine mal gibi gülüyordu. Öğrenememişti kime güvenmesi, kaç kere güvenmesi gerektiğini. Asla anlamayacaktı. Çok kez kırıldı, toparlanamayacaktı. O salak kafasına asla girmeyecekti bu. Hep onu üzenlerle olacaktı, bu doğanın bir kanunu sanırım. Ama kadın yine ve yine akıllanmayacaktı. Ailesi bile onu artık aramıyor, sormuyorken bu sevgiyi başkasından göreceğini mi sanıyor?
"Beni evime bıraktığın için teşekkür ederim."
"Eve girdiğini görmeden içim rahat etmez."
"Ben eve girdiğimde seni ararım."
"Hayır, hayır. Bana bir kahve yapar mısın?"
"Alt köşede bir dükkan var kahveleri çok güzel."
"Hava da çok soğuk beni dışarda bırakma."
"Peki sadece bir kahve."
Aytana ne yapıyor gerçekten, onu aldatan bir adamı evine mi alıcak?
"Hiç değişmemiş evin, hala aynı."
Aytana kafasını sallamakla yetindi.
Mutfağa gidip Matt'e ve kendisine kahve yaptı.
"Kahveni içtikten sonra git."
"Peki."
Uzun süre konuşmadan kahve içtiler. Daha sonra Matt'in telefonu çaldı.
"Alo, tamam geliyorum."
Aytana kafasını Matt'a çevirdiğinde yüzük parmağında olan yüzüğü farketti. Evlilik yüzüğüydü.
"Seni düğünüme davet etmek için geldim."
Aytana gözlerini büyültü.
"Yüzsüz gibi gelebilirim sana. Seni aldattım ama hala benim için önemli bir yerdesin ve düğünüme gelmeni isterim."
Aytana yavaşça yutkundu. Matt ise cebinden davetiyeyi çıkardı ve Aytana'ya uzattı.
"İyi geceler, kendine dikkat et."
Aytana bir şey diyememişti ve sadece kafasını sallamıştı. Matt evden çıktı ve kapıyı kapattı.
Aytana sakince davetiyeyi sehpaya bıraktı ve güzelce üstündeki kıyafetleri çıkarmaya gitti.
İlk önce tişörtünü, sonra şortunu sonra sütyenini.
Üstüne içini belli eden bir elbise giydi ve uyumaya gitti.
Uyuyamadı. Sağa döndü, sola döndü. Olmadı uyuyamadı.
Kendisini alıkoyamadı ve telefonundan Tom'u aradı.
"Alo."
"Aytana, iyi misin?"
"Gel."
"Nereye?"
Aytana telefonu kapattı ve yatakta oturmaya başladı.
Yaklaşık 15 dakika sonra kapı çaldı. Aytana gitti kapıyı açtı.
"Bill'in anlattıklarının hepsinin bir açıklaması var-"
Tom'un sözü bittiği anda Aytana sımsıkı sarıldı Tom'a. Onu aldatan adama ya da Aytana'nın yanlış anladığı adama.
Tom hiç Aytana'nın kollarından ayrılmadı ve onun odasını bulup yatağa yatırdı.
"Yanımda yat."
Tom mutlu oldu ve Aytana'nın yanına yattı.
"Seni asla bırakmam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Month With U -Tom Kaulitz
Fanfiction"Son bir ayın var. Bana bu hayatın yaşamaya değer bir şey olduğunu kanıtla, Tom."