"İşte asıl hikaye burdan sonra başlıyor. Dinlemek istediğine emin misin, tatlım?"
"Evet, hazırım."
"Peki."Karşısındaki küçük kızı kucağına oturttu ve saçlarını okşarken yaşananların devamını anlattı.
"Birlikte uçağa binmiştik, her şey çok güzeldi. Sağsalim şehre de ulaşmıştık. Birlikteydik ve sanki her şey böyle sürecek, sonsuza kadar birlikte kalacak gibi mutluyduk. Valizlerimizi alıp taksiye binmiştik ve babasının evine doğru gidiyorduk. Bana sürekli küçüklük anılarını anlatıyordu. Gözlerinde ki umudu, sevinci yeniden görmek benim için bir zafer gibiydi. Nerden bilebilirdim ki bu mutluluğun çok sürmeyeceğini?"
Öksürdü ve sanki göz yaşlarını tutmaya çalışıyormuş gibi sessizce nefes alıp verdi. Küçük kızın hatırlatmasıyla devam etti.
"Ah, özür dilerim."
Kızın saçlarını öptü ve anlatmaya başladı.
"Eve ulaşmıştık, babasıyla tanışıp güzelce anlaşmıştık. Abisiyle de ilk başta pek anlaşamasakta bir kaç güne arkadaş gibi olduk. Bir yandan cenaze ile uğraşıyorduk bir yandan da oraya alışmaya çalışıyordum. Cenaze işleri bir kaç gün sürmüştü. Babasıyla, abisi dışardayken bizde romantik bir gece geçirmek istemiştik ve öylede olmuştu. Çok iyi anlaşıyorduk. Aklında ki kötü düşünceler gitmişti, artık çok mutluydu. O geceden yaklaşık 1 hafta sonra da hamile olduğunu öğrendi. İlk başta bebeği aldırmayı düşünmüştü, evli değildik, bunu ailesine açıklayamazdık."
"Sonra ne oldu?"
"Bebeği aldırmaya karşı çıktım. O da bunu istemiyordu. Sırf ailesi için onun karnında ki küçük candan vazgeçemezdik. Bunu ailesine kabul ettirmemiz çok zordu. Söylediğimiz anda deliye döndüler. Olayların daha kötü olmasını istemediğim için ailesinden özür dileyip, birlikte dönüş biletlerimizi aldık. Uçağa bindiğimizde bütün enerjisinin yok olduğunu farketmiştim. Anlayabiliyordum. Anne olmaya hazır değildi belkide. Almanya'ya döndükten sonra çökmüştü. Onu hayatta tutan tek şey sanki karnındaki çocuktu.
Zaman geçmişti ve tam bir ay olmuştu."
"Sen söz vermiştin."
"Evet. Sözümü tuttum ama isteğim bu kesinlikle değildi. Belki onu hayatta tutma sözümü yerime getirmiştim. Evet fiziken hayattaydı ama ruhu? Yoktu. Ölü gibiydi. Her şey böyle devam ediyordu. Bebek gitgide büyüyordu ve evlenmiştik ama yüzünde tek bir mutluluk yoktu."Yine nefes aldı. Belki dinlemek kolaydı. Ama anlatmak? Hatta yaşamak? Hiç kolay değildi.
"Bebeğim doğumuna çok az kalmıştı, günler sayıyorduk. Belki mutlu olur diye bir kupa kahve ile odasına gittim ve gördüğüm manzara pek hoş değildi."
-Odaya girdiğinde yerde yatan eşini gördü. Baygındı. Nabzı yavaşlamıştı. Elindeki bardak geçirdiği şok sayesinde yere düştü. Ne yapacağını bilemedi. Eşi hamileydi ve ağırdı ama bütün gücünü toplayıp onu kaldırdı ve hızlıca arabaya bindirdi.-
"Ne olduğunu anlatacak mısın?"
"Hastaneye gittik. Biraz hasta olmuştu."
"Sonraaa."
"Biraz uyumuştu. Uyandığında ise kucağına küçük kızımızı vermiştim."
"Beni mi?"
"Evet kızım."Tom, küçük kızı Lily'e gülümsedi ve burnunun üstünü öptü.
"Kim kahve ister?"
"Ben istiyorum." dedi Lily.
"Olmaz, daha küçüksün."
"Ya anne."Aytana gülümsedi.
"Sana meyve suyu."
"Peki anne."Aytana, Tom'un ve Lily'nin yanına oturdu ve kafasını Tom'a yasladı.
"İşte kızım. Bu kadardı."
"Aşırı eğlenceliydi."
"Eğlenceli mi?"
"Anne alınma ama güzel bir hikayeydi. Sanki kitap gibiydi."
"Öyle diyorsan öyledir."Lily, Tom'un kucağından indi ve Alice'in yanına gitti.
"Ne güzel bir aileyiz, değil mi?" dedi Tom.
"Evet, evet haklısın."——
Eveeeett
Hikayeyi bitirme kararı aldım.
Umarım sonu beğenmişsinizdir.
Normalde Aytana'yı öldürücektim ama vazgeçtim.
Böyle daha güzel oldu sanki.
Neyseee.
Beğendiyseniz çok sevinirim.
Görüşmek üzereee.
💋💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Month With U -Tom Kaulitz
Fanfiction"Son bir ayın var. Bana bu hayatın yaşamaya değer bir şey olduğunu kanıtla, Tom."