•Killer Anlatıyor•
O aptala güvenmekle hata ediceğimi biliyordum, ama yine de teklifini kabul etmiştim. Korkmuştum, tamam mı? Başka çaremde yoktu zaten. Ne yapabilirdim? O aptal Frisk ile her gün yeni bir resete uyanmak çok zor gelmeye başlamıştı. Kardeşimin ölümünü yüzlerce kez görmüştüm, bıkkınlık hissi içimde yükselirken beni bulumş ve dünyamızı birlikte yönetmeyi önermişti. Gayet cazip bir fikirdi, başka seçeneğimin olmadığını da düşünürsek hemen kabul etmemem için bir engel yoktu. Ancak yanılmıştım, bir kez daha. İnsanlar güvenilmezdi, hiç bir zaman güven hissiyatları olmayan budalalardan ibarettiler. İlk insanlara güvendiğimizde bizi yer altına tıktılar, ikincisinde soykırımların sonu gelmedi, üçüncüsünde de beni, yaşayan tek canavarı öldürmeye kalktı.
Onu ölmek kolaydı, zayıf noktaları fazlaydı. Zaten ruhu da kendisinin değlidi, ona Frisk den kalan emanet ruh gibi bir şeydi. Onu parçalarına ayrılışını, her milimiden kan fışkırışını izlemek bana eğlendirici gelmişti, bundan memnundum. O, acılar içinde can verirken bende yanına çömelmiş, onunla göz temasını kesmeden gülümsüyordum.
Killer: Ne oldu? Çektiğin acı fazla mı geldi?
Ölüyle konuştuğumun farkındayım, gözlerinin açık olması, ölü olduğu gerçeğini değiştirmez.
Killer: Kıyamam, o ezik bedenin azıcık kanamaya dayanamadı mı? Ben de insanların daha güçlü olduğunu düşünürdüm.
Çarpık bir kahkaha attım, hem gürültülü hem de hırıltılı.
Killer: Bedenini bile gömmeyeceğim, bunu biliyor musun? O aptal kıyafetlerini üzerinden çıkarıp toprak altına koymayacağım seni. Burada bırakacağım, hatta böceklerin bile senin yüzünden hayatta kalamadığı Snowdin'de.
Kanı çekilmiş ve mosmor olmuş dudaklarının arasından kan damlıyordu, yerde yüzü koyun yattığından akan kan soğuk kar ile buluşuyordu. Kırmızımsı gözleri ölü olsa bile onu konuşturacak güce sahipti. Onu öldürmeden önceki çektiği acının ve son kez siyah gözlerime bakıp yalvaran bakışının izleri hala oradaydı.
Killer: Biliyor musun? Seni hiç sevmedim, senden hep nefret ettim ama antlaşmamızdan dolayı bunu sana hiç söylemedim.
Bir kahkaha daha attım, ona baktığım her saniye sinirlerimi daha da bozuyor, deliler gibi yerde yuvarlanıp gülmek istememe neden oluyordu. Tabii ki bunu yapmadım, onun yanında çömelmeye devam ettim.
Killer: Seninle en başından hiç antlaşma yapamalıydım, seni küçük kaltak.
Alnına bir fiske vurdum ve konuşmaya devam ettim.
Killer: Gerçi, cinsiyetin ne onu bile bilmiyorum. Sanırım kaltak biraz fazla dişil bir küfür kaldı.
Kulağına yaklaştım, sıcak nefesim onun soğuk derisine geliyordu.
Killer: Or*spu çocuğuna ne dersin? Bence gayet iyi, cinsiyet fark etmeksizin kullanabilirim.
Ardından gülüp geri çekildim, bütün kemiklerim hala daha içimdeki bastırmaktan yanıyordu.
"Bir ölü ile konuşak kadar delirmiş olabileceğini bilmiyordum"
Kalın ve hırıltılı bir ses duydum arkamda bir yerlerde. Hemen bıçağımı elime alıp arkamı döndüm ve ayağa kalktım. Birisi vardı, o karanlık ormanın başlangıcında birisi vardı. Ama bu imkansızdı, ben ve Chara yaşvağı herkesi toza dönüştürmüştük. Aklım yine bana oyunlar oynuyor dedim ve gardımı indirdim. Birden karanlık ormandan gelen sesin kime ait olduğunu gördüm, ya da öyle sandım bana doğru yaklaşınca. Benimle aynı boyda, heryeri siyah balçıkla kaplı birisiydi bu sesin sahibi. Bir gözü yoktu, yani balçığın altında gizliydi sanırım. Yüzünde sinsi bir gülümseme vardı, inci gibi parlak sivri dişlerini gösteriyordu bana. Gözlerimi kırpıştırdım, sağa sola baktım, ama o hala oradaydı ve bana doğru yavaşça yaklaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Günahlar (Nightkiller / Killermare)
Fanfic+18, şiddet, cinsellik ve ağır küfür içerir. Nefret güçlü bir duygudur. Delirtir, güç verir. Kimileri der ki sevgi daha güçlüdür, ancak sevgi ve aşk sadece uyuşturur. Killer ikisine içinde...