GİRİŞ

3.5K 147 66
                                    

"Enkaz altından neyi kurtaracağız?Ziya Paşa: çocuğu,
diyor;Namık Kemal,vatandaşı."

Şırnak,kerkük

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şırnak,kerkük.

Zemheri Benan, her zaman uzun yollar aştığı okulunun yolunu tutmuş soğuktan titreyen ellerini cebine atarak yürüyordu. Şırnakta öğretmenlik yapmayı kendisi istemişti çünkü buradaki insanların ihtiyacı olduğunu çok iyi biliyordu,hiç kimse küçük bir köyde üstüne üstelik küçük bir okulda, o köydeki en fazla otuz tane çocuğa  öğretmenlik yapmazdı. Bunun bilincinde olduğundan özellikle burada öğretmenlik yapmak istedi.

Geçtiği yollar tehlikeliydi. Her an önüne kurt yahut başka yırtıcı bir hayvan veya terörist çıkabilirdi -ki- bunlar an meselesiydi. Yine de "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" sözüne inanaraktan bunlara göz yumuyordu.

Yaklaşık on dakika sonrasında önce okulun bacasından tüten duman,sonra çatısı ve yavaş yavaş kendisi görünmeye başlamıştı. Zemheri yorulmasına rağmen okula gidince dinlenirim diyor ve daha da hırslanıyordu.
Okulun bahçesine girdiğinde bahçede ki karların temizlenmediğini görünce boş anında temizleyeceğini aklının bir köşesine koydu, büyük ihtimalle okulun temizliğinden görevli olan hüseyin amca okula gelmemişti çünkü zaten oldukça yaşlanmıştı.
Okula girdiğinde en fazla yirmi kişinin olduğunu gördü. Onun sınıfa girmesiyle öğrenciler ayağa kalktı.

"Günaydın çocuklar!"
"Günaydın öğretmenim!" Hep birlikte ağızlarını yayarak cevap verdiklerinde ufak bir kahkaha attı,masasına ilerleyip çantasını bıraktı fakat kabanını ve üzerindeki şalını çıkartmadı çünkü sınıf hayli bir soğuktu.
"Oturabilirsiniz." Yerlerine oturduklarında hepsi Zemheri'nin gözlerinin içine bakıyorlardı. Onun dediği her şeyi her an yapmaya hazırlardı, zaten Zemheriyi okula geldiği ilk anda çok sevmişlerdi çünkü çocuklarla annesi gibi ilişki kurup anlaşıyordu.

"Çocuklar montlarınızı giyin sınıf çok soğuk."
Çocuklar bunu bekler gibi montlarını almaya koştular. Montunu alan sıraya geçip hızlıca üstüne geçiriyorlardı.
Herkes montunu giyidiklerinde zemheri söze girdi.
"Bugün sizlere deneme soruları vereceğim,yeni konuya geçmeden onları yapıp bitirelim konumuzu."
Çantasından deneme kağıtlarını çıkartıp dağıtmaya başladı
"alan üstüne ismini yazsın,imkanımız yok bir daha aynısından çıkartamayız." Kağıtları dağıttıktan sonra masasına geçti.
Yanında getirdiği ip ve tığsını çıkarttıktan sonra örmeyi yarıda bıraktığı eldivenine devam etti. Çocuklara her boş vaktinde eldiven örüyordu,onlara kıyamazdı.
"Örtmenim aşa benim saçımı çekii!" Alinin bağırmasıyla kafasını kaldırdı Zemheri,o sırada sınıf bolca bir kahkaha atıyordu. Ayşe neredeyse her gün Aliyle uğraşıyordu.
"Ayşe,kızım neden her seferinde uğraşıyorsun Aliyle? Yani yerinizi ayırdım yine ip bağlayıp çektin saçını."
Sınıf yine kahkaha attığında zemheri de hafiften sırıttı.
"Örtmenim ali benimle köyde naadar uğraşii bilseniz hak verirdiiiz" ayşe'nin şikayet dolu sesiyle kardeşi Zeynep ona hak verircesine kafasını salladı.
"Testini yaptın mı sen bakayım?" Ayşe kafasını gülerek testine çevirdi.
Her ne kadar bugün çok normal olsa da Zemheri'nin içinde çok kötü şeyler oluyordu. Bir şeyler hissediyordu ama kendine bunu yedirmiyordu. Etrafını sessiz ve sakince test yapan çocuklarına çevirdi,sanki her şey son gibiydi. Onlarla gurur duyuyordu ve çok umutluydu. Karşısında parıl parıl parlayan geleceğin doktor,öğretmen,asker,avukat ve daha fazlası duruyordu onun karşısında.

Kafasını cama çevirdiğinde yukarıdan geçen bir helikopter vardı. Bu garipti çünkü askerler buradan çok fazla helikopterle geçmezdi. Çocuklar da bunu fark etti ki kendi aralarında konuşmaya başladılar onlarda merakla cama bakıyorlardı.
Ayağa kalkıp cama yanaştığında bir şeylerin yolunda olmadığının farkındaydı,dışarıda görünür bir şey yoktu ki, uzaktan gelen bir ıslık sesi ve her şeyin yerle bir olması ani oldu.

Bir patlama,okul bombalandı. Her şey üstüne gelirken Zemheri bir enkazın altında kaldı.

İşte bu,Zemheri'nin yeni hayatının ilk günüydü. Kendisi dev bir enkazın altında kalmıştı. Hayallerini duvarlara ince ince ildiği duvarlar şuan onun üzerindeydi,sadece okulun değil hayatının da enkazının altındaydı.
Koca yığınlar üzerindeyken düşündüğü tek şey öğrencileriydi. Onlara ne olmuştu? Koskoca yığınların altındalar mıydı?
"Ayşe,Zeynep,ali,mert çocuklar beni duyuyor musunuz!?" Onlara sesini duyurmaya çalışırken üzerinde ki duvarları atmaya çalışıyordu ama cabası.
Çığırarak ağlıyordu Zemheri. Çocuklar o enkazı nasıl taşıyacaklardı o küçük bedenleri? Anneleri babaları ne yapacaklardı o çocukların? Bir ömür boyu kalplerinde koskoca bir boşlukla mı yaşayacaklardı? çocuğunun öldüklerini duyunca kalp krizi geçirenler olacak mıydı? Olurdu. Küçücük canlara,daha hayatın en başında olan o taptaze hayatlara kim bir bombayla altüst etmeye çalışırdı ki?
"Elif,Nazlı... çocuklar duyun beni ne olur!" İsim saymaya devam ediyordu. Bağırıyordu fakat ses soluk yoktu hiç. Dört tarafı duvar ve betonla kaplıydı bu sebeple nefesi daralıyordu,yağan kardan dolayı hava soğuktu. artık nefes alamayacak hale gelmişti.
"Betül,Dilek,Deniz,Osman lütfen duyun beni çocuklar!"
Yine bağırdı,yine cevap alamadı. O herkesin ismini tek tek bağırdı ve söyledi. Ancak, Onun ismini kim söyleyecekti? Onu neden kimse merak etmiyordu? Etrafı taş ve beton doluydu kalabalıktı fakat çok vahşet bir yanlızlık vardı kendisinde.
"Yok kimse... yok ben öleceğim burada. Çok soğuk. Çok soğuk... donacağım."
Sonunda kendini düşünebilmişti.
"Çocuk- çocuklar.." ama sadece kendini düşünemezdi.
Yavaş yavaş nefesi daralırken,gözleri de kapanmaya başlıyordu. Bilincini kaybetmeye yakınken annesinin,çocukların sesini duymuştu Zemheri.
"Ne olursa olsun,git kızım. Vatana, o vatanın çocuklarına hizmet et. Ölürsen şehit olacaksın. Şehit olmadan dönme bu yollara. Sen benim gurur kaynağım olacaksın..."
"Sizi çok seviyoruz öğretmenim!"
İşte hayat bundan ibaretti. Zemheri burada ölürse şehit olacaktı belki. Hayatını böyle sonlandırmak ne şerefti!
Bir enkazın altında,yanında ki çocuklarla bir okul patladı bugün. Gökyüzü simsiyah dumanlarla kaplandı. Söndü bulutlar. Ancak sönen bir tek gökyüzü değil,onlarca çocuğun hayatları olmuştu...
Belki bir zümrüdüanka gibi bu patlamadan sonra küllerinden doğacaktı ya da külleri bu dağlara saçılacaktı.
Ve bugün bu hainliği yapanlara bir intikam sözü verdi Zemheri Benan...

ZÜMRÜDÜANKA (asker) / ARA VERİLDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin