4. Bölüm

1.4K 72 59
                                    

"Damarında var mı senin böyle bol kanın?
Türk'ün kanı bir eşidir lavlı volkanın!"
-HÜSEYİN N. ATSIZ.

 ATSIZ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

...

Ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu. Dilan doktor geleli bir gün olmuştu ve ben o günden beri içimi dökmemle kendimi az da olsa iyi hissetmiştim.

Dertlerimi ya da yaşantılarımı annemden başka kimseye anlatmazdım ben.

annem demişken; bombalanma haberlerinden sonra baygınlık ve sinir krizleri geçirmiş ve apar
topar yanıma gelmişti. beni buradan götüreceğini söyleyip duruyordu.

Kerkük benim yuvamdı. Hainlere yurt olmuştu,kanım gibi ağlayan kerkük benim vatanım ve toprağımdan bir parçaydı ve ben bu davadan asla vazgeçmezdim.

Öğrencilerimden yaşanlar vardı. o gün çok fazla kardan okula gelemeyen Neşe ve Ayşe yaşıyordu.

Ayşe yani Zeynep'in ablasıydı. Ayşe hayatta kalmıştı ancak Zeynep'in sadece kolu bulunmuştu.

bu acıya kim dayanırdı ki? ben buradan gitsem sadece öğrencilerimi değil onları yetiştiren anne ve babalarını da geride bırakırdım.

ülkede yetmişe yakın şehit vardı ki buna köydeki teröristler tarafından pusuya düşürülüp eziyet altında bırakılıp ölen vatandaşlar dahil değildi,buna bakarsak doksan küsür insan öldürülmüştü.

"Zemheri hanım," duyduğum ses ile irkilerek sağ tarafımda ki hemşireye baktım. ne zaman geldi bilmiyorum ama aniden seslenmesiyle korkmuştum.

"üzgünüm korkuttum, kapıyı tıklattım ancak ses gelmeyince girmek zorunda kaldım." sesi bir hayli telaşlı geliyordu. Bu hemşireyi tanıyordum, Adı Elif'ti.
buraya kan değerlerime baktırmaya geldiğimde muhabbetimiz oldu.

"yok sorun değil dalmışım sadece," dedim ve derin bir nefes aldım. bir yere odaklanınca zihnimin en derinlerine dalıyordum ve bu benim için çok kötü bir şeydi.

"son muayeneler yapılıp ilaçlarınız yazıldıktan sonra taburcu olacaksınız," buruk bir gülümsemeyle gülümsedi.

iğne yapıp eşyaları toplayıp çıkarken arkasını döndü.
"Zemheri hanım," dedi.
"efendim?"
"Yüzbaşı Bumin Alabörü sizin neyiniz oluyor?" sesinde şüphe eder gibi bir tını vardı.
"kimsem değil," dedim.
hafifçe tebessüm etti,
"anladım," dedi. "tekrardan geçmiş olsun" odadan hızlıca çıktı.

neden sorduğunu sormama fırsat bile vermeden çıkmıştı,kendisi çıktıktan sonra içeriye Yüzbaşı Bumin girdi.

"Merhaba," dedi sert bir sesle.
kafamı yukarı aşağı salladım ve tebessüm etmeye çalıştım. doğrulmak için kalktığımda
"yatın lütfen,kalkmanızı gerektirecek bir durum yok," dedi ve solumda ki tabureye oturdu.

ZÜMRÜDÜANKA (asker) / ARA VERİLDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin