Zaman hızla geçiyor ama yetişemeyen ruhum buna uyum sağlamaya çalışırken yaşlanıyordu.
Son aylarda hayatın bana verdiği en büyük ders, belki de attığı en büyük kazık...
Yaş almadan yaşlanmak.
Evet artık iyiden iyiye ruhumun yaşlandığını, karışıklıklarını, renksizliğini hissediyordum. Hiçbir şeye karşı hevesim kalmadı artık.
Yaşlı ruhumun aksine beni ayakta tutan tek şey var.
Hırsım ve arkadaşı öfkem.
Bu iki duyguya hüznüm eklenmiş düşünüyordum. Acaba Sudeyle nasıl çalışıyorlar, ona da bana güldüğü gibi mi gülüyor, bütün aşk şarkılarını gözlerinin içine bakarak mı söylüyor, onu da.....?!
Bunlarla kafayı bozmuşken okula geldiğimizi duran arabayla anladım. Burçin hemen yanıma geldi. Olanlarla ilgili konuştuk. Burçin hem kızıyor hem de Kuzey'in sakladığı bir şeyler olduğu konusunda da ısrar ediyordu.
"Benim için sakladığı şeylerin bir önemi yok. Tamam takılıyor kafama benim de neden böyle davrandığı konusu. Hiç mantıklı değil yaptıkları ama ne olursa olsun affedemeyeceğim yaptıklarını. Canımı bilerek yaktı benim o. Gözümün içine baka baka. İsteyerek. Benden saklamak yerine paylaşabilirdi. Ki öyle bir şey varsa eğer. İnan Burçin sevseydi canımı yakmazdı."
Bu konu çok uzamıştı. Bir daha ne olursa olsun onunla tek kelime etmeyecektim. Bakmayacaktım yüzüne bundan sonra.
Ama hırsım kontrolü ele geçirdi ve şarkıyı bugün okul çıkışı besteleyerek bu işe bir nokta koymaya karar verdim.
Onun için en acı darbe bu olacaktı. Hırsım geçecek miydi?
Kesinlikle hayır.
Ama onun da canının yandığını görmem için bu gerekliydi.
Canı yansın istiyordum. Neden bilmiyorum ama gerçekten canı yansın, sözleri hatırlıyor olsun istiyordum.
Burçin'le sınıfa giderken bu konuyu konuştuk. Çocuklara mesaj atıp okul çıkışı buluşmaya karar verdik.
Ful dikkat bir şekilde tüm dersleri dinledik. Sorularımızı çözdük ve okul çıkışı Sarp'ların kafeye geldik. Sözleri ortamıza aldık ve kafenin arka tarafında sessiz kamelyada çalışmamıza başladık.
Şarkıya yavaş ama neşeli bir melodiyle giriş yaptık. Son kısma eklediğim kısma kadar bir yükseliyor bir alçalıyordu. Ama son bölüme geldiğimizde birden tüm sesin kesilerek Burçin'in çello ile sert giriş yapmasına karar verdik. Şarkının vurucu kısmı burası olacaktı. Son bölümü de besteledikten sonra ertesi güne kadar ara verdik. Ertesi gün stüdyoda seslendirip Berra hocaya dinletecektik. Tabi Mert yarına kadar son düzenlemelerini yapıp erkenden atacaktı bize.
Ön kısma gelip hep birlikte yemek yedik. Güldük sohbet ettik ve ders çalışmak üzere kütüphaneye geldik. Uzun süre test çözdükten sonra gözüm birlikte çalışan Burçin ve Sarp'a takıldı.
Sarp ile Kuzey arasında bir şey varmış gibi hissediyordum. Bugün kendi aralarında konuştuktan sonra Kuzey daha sakin görünüyordu.
Bunu Sarp'a sormayı aklıma yazdım.
Saate baktığımda gece yarısına bir hayli geçtiğini gördüm. Ben toparlanmaya başladığımda diğerleri de sessizce ayaklandı.
Kütüphane evime yakındı. Mert ile yürümeye karar verirken diğerleri arabayla birlikte gittiler.
Derslerden konuştuk. Mert bilgisayar mühendisliği istiyordu. Ben ise bölümüm hakkında Burçinle bile konuşmamıştım. Şimdi ise Mert'e sadece tıpı seçmeyeceğimi söylemiştim. Oda daha fazla sormamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALPSİZİM
Teen FictionUykumun arasında duydum kapının kırılır gibi çalınmasını. Zorla kalktım yataktan. Üşüyordum. Kapının deliğinden baktım. O gelmişti. Her şeyin katili. Açmadım. Durmadı. Sonunda bağırdım "Giiiit" diye. Sesler aniden kesildi. Durdu kalpsizim. Nefes a...