Gecenin gündüzün birbirine karıştığı acı bir döngü artık hayatım. Bu döngüde ayakta durabilmek amacım. Ama yapamıyorum.
Yoruldum onsuzlukluktan.
Yoruldum onu hala deli gibi seven kalbimden. Neden diyorum, neden? Bana bu kadar acıyı reva gören, gururumu bu kadar ezen, beni mahveden bir adamı hala neden seviyorum?
Kendimden nefret ediyorum artık, karakter yoksunu bir kalpsizi hala istiyor kalbim.
Bu kadar güzel seven bir adam bunları nasıl yapar?!! Nasıl bu kadar güzel inandırabilir!!!
Beni görenler ayaktayım, yakılmadım, güçlüyüm sanıyor. Ama içim harabe.
Dün okul başlamıştı artık. Ama gitmedim. Onun suratını görmek istemedim. Bugün...
Son kez kendime izin verdim. Yarın dimdik gireceğim okulun kapısından. Kendime bunun sözünü verirken çalan telefonumla ayrıldım düşüncelerimden.
Burçin arıyordu. Nerede olduğumu soracaktı muhtemelen. Ama açasım yoktu telefonu. Ve ne kadar inatçı olduğunu bildiğimden açmaktan başka çaremde yoktu.
Sonunda açtım.
Canım arkadaşımın güzel! sesiyle çınladı kulaklarım.
"Niye açmıyorsun kızım telefonu?! Ne kadar merak ettim biliyor musun seni? Tüm öğretmenler seni soruyor? Ayrıca Berra hoca gösteri çalışmaları başladı nerde dedi. Gelmen lazım."Yorulmadı konuşmaktan Allah'ım.
"Dur dur Buçi dur bi. Kafam şişti. Ne biriktirmişsin ya. Tamam yarın gelcem ama bugün gelemem. Düşünmem kendimi toplamam gerek. Anla beni. Son ama. Toparlıyorum. Yarından itibaren eski Narin okulda. Sıkıntı yok. Lütfen sakinleş." dedim ve inanması için de sesli bir şekilde güldüm.
Burçin ise inanmayan bir tavırla onayladı. "Yarın mutlaka bekliyoruz. Berra hoca yerine Sudenin başvurduğunu söyledi. Sinir oldum iyice kıza. Gel ve yerini kimseye kaptırma." dedi.
Bunu duyunca ise kahkahalarıma engel olamadım. Sude ve yerimi doldurmak.
"Berra hocaya söyle yerimi Sude doldurabiliyorsa durmasın. Demek ki bu durumda benim orada bi işim yok." dedim sinirle.
Dediklerimden sonra Burçin telaşla "Yok kuzum yanlış anladın. Berra hoca da sinir olmuş. Araya tanıdıkları sokmuş yapay surat. Berra hoca da bir an önce gelsin yönetim boşluk görürse baskıya dayanamaz kabul eder dedi. Berra hoca kesinlikle seni istiyor. Hatta baya sinirliydi gelmemene. Nelerle uğraştırıyor bu kız beni diye. Seni bekliyor kuzum. Gel lütfen. Burda bizimle inan daha iyi olursun. Aklım sende kalıyor."dedi.
Canım arkadaşım. Ne yordu kendini konuşcam diye.
Tabi durur muyum, durmam takılırım.
"Buçimmm yoruldun sanki. Nefes nefese kaldın canım arkadaşım benim. Bugün daha konuşma da dinlensin çene takımın." dedim.
Ben kahkahalarla gülerken "Hıhh bu ne şimdi. Sen espirimi yaptın. Yok yok ben duymadım bunu. Sen zeki bi kızdın ne oldu sana ya. Bi an önce kendine gel artık. Hatta sen bi okula gel seni bi camdan salalım aşağı bacaklarından tutarak beynine kan gitsin." diye söylenmeye başladı tatlı tatlı. Bayılıyorum bu kızın şirin mi şirin sinirli hallerine.
"Tamam Buçim. Yarın sahalardayım. Merak etme. Sudenaz hanım alır boyunun ölçüsünü. O kim köpek şarkı söylicekmiş benim sahnemde. Arı vızvız söyler ancak. Onun beyin gelişimi durmuş beş yaşında. Fino köpeği. Sende dinlen biraz yüklenme çenene yazık. Hadi öptüm." dedim ve direk kapattım. Şimdi kendi kendine söyleniyordur şirinem benim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALPSİZİM
Novela JuvenilUykumun arasında duydum kapının kırılır gibi çalınmasını. Zorla kalktım yataktan. Üşüyordum. Kapının deliğinden baktım. O gelmişti. Her şeyin katili. Açmadım. Durmadı. Sonunda bağırdım "Giiiit" diye. Sesler aniden kesildi. Durdu kalpsizim. Nefes a...