Babam denen piç

785 72 43
                                    

Bir gün sonra~

Bangchan Seungmin'i sakinleştirmeyi başarmıştı sonunda. Şu anda Bangchan Seungmin'e yemek yedire bilmişti, onu sakinleştire, Minho'ya sövmesini önleye bilmişti. Tüm bunları sadece sarılarak başarmıştı. Gözleri ağlamaktan şişkin ve sinirli, bedeni ise gözleri gibi sinirle haraket eden Seungmin Bangchan'ın ona sarılması ile küçük bir kediye dönmüştü adeta. Yemeklerini yedikten sonra tekrardan hastaneye geçmişlerdi.

Tekrardan gelerek oturdular hastane sandalyelerine. Seungmin her ne kadar görünüş olarak sakinleşmiş gibi görünse de, içinde fırtınalar kopuyor, canından çok sevdiği arkadaşına birşey olma düşüncesi onu deli ediyordu. Gözleri kendisinden habersiz doluyordu. Bunu fark eden Changbin'de Seungmin'in diğer tarafına, soluna, oturarak belini okşamıştı. Jeongin ise Seungmin'in aksine daha sakin görünse de, ne yemek, nede bir gram suyu diline değdirmemişti. Dudakları kupkuru kurumuş, yüzü tepkisiz ve boş, gözleri ise yaşlar akıtıyordu. 

Hyunjin artık onun için endişeleniyordu. Biraz yemek yemeliydi. Bu yüzden sevgilisinin saçından elini çekerek hızla ayağa kalktı. Bangchan'a yaklaşarak konuşmaya başladı.

"Chan, siz Seungmin ile yemekleri tam olarak nerden alarak yediniz?" Chan bakışlarını konuşan Hyunjin'e çevirdi.

"Hastaneden çıkar çıkmaz karşına zaten küçük restoran gibi bir yer çıkacak. Orada yedik biz." Dedi Chan.

"Peki yemek alarak getire biliyormuyuz?" Diye sordu Hyunjin.

"Evet, evet. Ala biliyorsun. Jeongin'e mi?" Dedi Chan Jeongin'e bakarak. Hyunjin onu onaylayarak hızla hastane kapısına yönelerek dışarıya çıktı. Gerektende restoran oradaydı. Vakit kaybetmeden koşarak restoranın kapısından içeriye girdi. Hemen Jeongin'in karnını doyura bileceği şeyler almış, üç tane de su alarak parasını ödemişti. Aynı hızla hastaneye yöneldi. İçeriye girerek Jeongin'in yanına yaklaştı.

"Jeongin. Biraz yemek ister misin canım? Hm? Beni endişelendiriyorsun. En azından su iç." Dedi Hyunjin Jeongin'in önüne eğilip elini tutarak.

"Anlamıyorsun Hyunjin.. Jisung'un ölme riski yüksek. Aç değilim, kendin ye." Dedi Jeongin elini ondan çekerek. Hyunjin boşta kalan eline birkaç saniye öylece bakmış, ardından onu onaylayarak ayağa kalkmıştı.

"Ona birşey olmayacak Jeongin. Jisung'un çok inatçı bir o kadarda güçlü olduğunu ne çabuk unuttunuz? Kendinize gelin artık! Kara kara düşünmekten elinize sadece kendinize zarar vermek gelir. Ölme riskinin yanında yaşama şansıda var." Dedi Hyunjin. Bunu herkese bakarak söylüyordu. Jeongin bakışlarını Hyunjin'e çevirmiş, daha sonrada yanında duran suya çevirmişti. Yavaşça elini uzatarak sunun kapağını açarak içmeye başladı. Bunun üzerine Hyunjin gülümsemişti burukça. 

Kendiside korkuyordu aslında. Fakat, küçüklerine bunu belli etmemeliydi hiçbiri.

"Hyunjin çok haklı. Biraz pozitif düşünün." Dedi Changbin. Chan onu onayladı. Ardından Changbin ayaklanarak tekrar konuştu.

"Ben Felix'in yanına gidiyorum. Jisung'tan herhangi bir haber alırsanız arayın beni." Diyerek oradan ayrıldı Changbin.

====================

Changbin kapının yanına gelerek zile bastı. Biraz bekledikten sonra kapıyı ruhsuz bir Felix açtı. Changbin hemen ona sarıldı. Felix ise kollarını sadece iki tarafında öylece tutuyordu.

"Jisung iyi mi?" Diye sordu Felix. Changbin ondan ayrılarak içeriye girdi. Felix'te kapıyı kapatarak arkasından içeriye koştu.

"Söylesene Changbin! Beni korkutuyorsun!" Dedi Felix endişeli sesi ile.

"Merak etme güzelim. O iyi olucak." Felix'in umut dolu gözleri her gün biraz daha soluyordu. Ağlamaktan yaş kalmayan gözleri doldu tekrardan. Changbin hemen masumca ağlayan küçüğüne sarılarak sarı saçlarını öpmüştü.

"O-ona birşey olma dü-düşüncesi.. beni öldürüyor C-Chang.." Dedi hıçkırıklarının arasından Felix. O an Changbin Felix'in bu hale gelme sebebinin tamamen Minho olması ile sinirle dişlerini sıktı.

"O iyi olacak güven bana.." Dedi Changbin. Felix ise hala sevdiği adamın kollarında hıçkırıklarına devam ediyordu. Sonunda Changbin ondan ayrılmış, ve ağladığı için parlayan gözlerin tam içine bakarak konuşmaya başlamıştı.

"Minho biliyor mu?" Dedi Changbin. Felix onun ne dediğini hemen anlamıştı. Bu yüzden başını olumsuz anlamda salladı.

"Onunla konuşmadığım için, bunu ona söylemedim. Jisung'un ailesini öldürenin babam olduğunu bilmiyor. Ve hala babam denen o piçe işgence etmeye devam ediyor.."

Oha babaları ölmemişmi yuhh!🙀

Wrong Post ~MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin