Söyle be adam!

523 44 56
                                    

"Hoş geldiniz.." Dedi Felix mutlu gözükmeye çalışarak. Jeongin kaşlarını çatarak ellerini Felix'in yanaklarına koydu.

"Ne yapıyorsun ya?" Felix'in konuşması ile Jeongin ellerini çekti.

"Ağladın mı sen küçük civcivim? Birşey mi oldu?" Felix içeriyi işaret ederek kapıyı kapattığında Jeongin ile Hyunjin içeriye geçmiş ve kanepede yerlerini almışlardı.

"Ee Lixie? Ne oldu anlat?" Dedi Jeongin salona doğru gelen Felix'e.

"Şey ya.. Civcivim öldü.." Felix bakışlarını ikili hariç heryerde gezdirerek konuşmuştu. Jeongin arkadaşının ağlamak istediğini fark ettiğinde şaşkınlığı yüzünden ağzında olan elini çekerek kollarını açtı ve ayağa kalkarak Felix'e sıkıca sarıldı. Felix'in gözünden bir damla yaş akarak yeri boylarken Hyunjin konuştu.

"Yani? Ne olmuş civcivin öldüyse? Bir civciv için bu kadar ağlamaya değmez bence." Felix'in üzgün yüzü birden normale dönmüş, kaşlarını çatarak kalın sesi ile konuşmuştu.

"Hyun? Hyungumsun felan ama, sikerim. Çok ciddiyim bak." Hyunjin ona göz devirerek tekrardan konuştu. Bu sırada Jeongin'de Felix'ten kollarını ayırmıştı.

"Kimleri çağırdın bizden başka?" Hyunjin'in sorusu ile Felix burnunu çekerek konuştu.

"Sizi, Changbin'i, Chan hyungu ve Seungmin'i çağırdım." Felix bunu dediğinde Hyunjin anladığını belirten mırıltılar çıkartmıştı.

"E o zaman ben içecek birşeyle-" Felix daha cümlesini bitiremeden kapının zili çalmıştı. Felix ayağa kalkarak konuştu.

"Bir dakika.. Geldim!" Hızlı adımlarla kapıya yaklaşarak açtı. Karşısındaki beden ile sonunda gerçek bir gülümseme ile sarıldı ona. Changbin'de kaslı kollarını onun beline sardığında biraz o şekilde kalarak ayrılmışlardı. Ancak Changbin'in karşılaştığı manzara hiç hoşuna gitmemişti.

"Güzelim? Neden ağlıyorsun? Birşey mi oldu? Yada bir yerin mi ağrıyor?" Changbin sorularını ard arda sıralarken bir yandanda Felix'in göz yaşlarını silmişti baş parmağı ile. Felix onun ellerini tutarak başını olumsuz anlamda salladığında Changbin kaşlarını çattı.

"Ne? Ne oldu? Neden ağlıyorsun peki? Yoksa.. Yoksa regl mi oluyorsun! Beni korkutuyorsun gün ışığım!" Felix gülümsediğinde Changbin azda olsa rahatlamıştı.

"Of iyice saçmaladın! Ne regl'i erkeğim ben! Birşey yok sadece bu gün duygusal günümdeyim o kadar.. Geç içeri." Eğer Changbin'e gerçeği anlatırsa tekrar ağlayacağı için anlatmamıştı. Changbin Felix'e bakarak içeriye geçti ve büyük koltuklardan birisine oturdu.

"Siz kaynaşın ben içecek birşeyler getireceğim. Birazdan diğerleride gelir zaten." Herkes Felix'i onayladığında Felix mutfağa geçmişti. Changbin ise bir süre Felix'in arkasından baktıktan sonra diğer ikiliye döndü.

"Onun nesi var?" Changbin'in sorusu ile Jeongin iç çekerek kısaca anlattı arkadaşının en sevdiği civcivinin öldüğünü. Changbin Felix'in bunu neden kendisine anlatmadığını düşünerek kendince üzülmüştü. Hyunjin, Changbin'in yüzünün düştüğünü gördüğünde sordu.

"Chang? Kanka neyin var? Yüzün düştü sanki?" Changbin Hyunjin'in dediği ile kendi haline kaşlarını çattı.

'Hadi ama Changbin! Koca adamsın üzüldüğün şeye bak amına koyayım! Kendine gel!' Bunu içinden söylemişti. 

"Yok ya ne yüzümün düşmesi! Yok öyle birşey!" Gergince kahkaha attığında Jeongin onda bir terslik olduğunu anlasa da, üstelemedi.

Birden telefonuna bildirim geldiğinde istemsizce cebine bakmış, ardından elini cebine sokarak telefonu çıkarmıştı. Bildirim Chan'dan gelmişti.

Wrong Post ~MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin