Sen asik olmussun

301 30 13
                                    

Olm Seungminin zaten Chani sevdigini hatirladim ve bolumu birkac seyle duzelttim

Yani bolumu zaten okuyanlar direkt mesajlasmalara gece bilir.

İyi okumalarr!


Topuklu ayakkabısının sesi etrafta yankılanırken tekrardan onun karşısındaydı.

"Sen! Sana bir daha buraya gelme demedim mi ben?! İflah olunmazsın gerçekten.. Her neyse, ne için geldiğini söyle." Diyen adama gözlerini devirerek söze başladı Ryujin.

"O kokmuş götünü oturduğun yerden kaldırarak etrafına baksan iyi olur aslında. Emir verdiğin yedi çocukları takip ediyordum. Doğrusu.. tebrik edilmeliler. Çünkü sürekli iş başındaydılar. Minho sana çekmiş biliyor musun? Atacağı adımları önceden belli olmaz. Bu yüzden zorlu birisi. Eğer ki, sen onun düşmanıysan yani.. Ah, konudan saptım, değil mi? Uzatmayı sevmem. Minho Japonyaya gitti. Eğer onu öldürmek istiyorsan sende gitmelisin. Kendisi Tokyo'da. Adamlarım seni götürecekler." Diyen Ryujin ile adam ayağa kalktı.

"Yalan söylemediğin ne malum?! Senin gibi sahtekarlara inanılmaz!" Ryujin sırıttı. Onu şu anda, burada öldüre bilirdi. Ancak çok fazla koruması vardı. Ryujin'in gücü bu kadarına yetmezdi. Onu öldürdüğü an hem planları suya düşer, hem o anda kendisinide tahtalı köye postalarlardı.

"Çocuklar!" Demesi ile yedi çocuk içeriye gelmişlerdi yanlarındaki korumalar ile. Bu korumalar yaşlı adamındı.

"Ben yalanmı söylüyorum çocuklar?" Ryujin'in konuşması ile Namjoon yutkunarak başını olumsuz anlamda salladı. Yaşlı adamın kaşları çatıkken, daha da çatılmıştı. Bakışlarını yedi çocukta gezdirdi.

"O zaman bu soruma cevap verin, neden gitti? Yanında o ibne çocuğu da götürdü mü?" Hepsi bunun karşısında bir birlerine bakarak aynı anda konuşmaya başladılar. Karmaşa sesleri yüzünden oradaki herkes yüzünü buruştururken, adam bağırdı.

"Tek bir kişi konuşsun!" Namjoon onlara keskin bir bakış atarak susmalarını emrederken kendisi boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.

"Aslına bakarsanız, neden gittiğine dair pek birşey bilmiyoruz ancak, kendisinden duyduğumuz kadarıyla çalışmak için Tokyonun iyi olduğunu söyledi. Ve de, evet, yanında sevgilisi Jisung'uda götürmeyi planlıyor, efendim." Bunlar tabii ki, bir yalandı. Yaşlı adam sadece bu yedi çocuğa çok fazla güveniyordu. En çokta Namjoon'a. Bu yüzden sinsice sırıttı.

"Bana neden yardım ettiğini inan hiç bilmiyorum, Ryujin. Bu durum biraz şüpheli olsa da, ikisini de güçsüz bir zamanda yakalamak beni çok mutlu edecek." Ryujin gözlerini kısarak komik bir yüz ifadesi ile karşısındakini dinledikten sonra başını salladı.

"Tabii."

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Hemen üzerindeki yorganı yere atarak doğruldu Jisung. Gözlerini şaşkınlığı yüzünden kocaman yapmıştı.

"K-kim var orada?!.. Evimde hırsız mı var?" Dedi son sözünü kendi kendine söyleyerek. 

"Hırsız değilim ama galiba seni çalacağım." Gelen tanıdık ses ile yavaşça oraya çevrildi yorgun beden. Karşısında kendisine mükemmel bir gülümseme ile bakan çocuğa karşın hızla ayağa kalktı.

Minho?! Onun burada ne işi vardı?

"M-Minho?.." Çocuğun sesindeki şaşkınlık Minho'nun yüzündeki gülümsemeyi büyüttü.

"Sürpriz!" Onunda yüzünde yorgunluk vardı. Dağınık saçları ve gözünün altındaki siyahlık gece uyumadığını gösteriyordu.

"Ne işin v-var burada?" Güçsüz beden şu anda nedensizce kızamıyordu karşısındakine. Çünkü şu anda çok sexy görünüyordu. Eğer canı sıkkın olmasaydı bir saniye bile düşünmeden onun dolgun dudaklarına yapışa bilirdi.

Wrong Post ~MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin