Ders dönemi başlamış, ders dönemi başlamadan önceki iki günde koca heykel olduğu yerden kaldırılmıştı.
Dekan, Jisung'un fikrini çok beğenmişti. Ellerinde böyle bir güzellik varken bunu arabalara kaptıramazdı. Tabi heykelcilik bölümü problem çıkarmak istemiş fakat Bay Bang'ın "heykeli o kadar seviyorsanız kendi fakültenizde bahçedeki o geniş boşluğu koyun!" demesinin üzerine seslerini kesmişlerdi.
Otopark alanını değiştiğini gören öğrenciler ise heyecanla kapatılmış eski otopark alanına ne yapılacağını merak ediyordu.
Dersler ise tüm hızıyla başlamıştı. Öğrencilerin özellikle yeni gelen hocalara ilgisi oldukça büyüktü. Jisung ve Felix bu ilgiden memnunlardı. Jisung dersten çıkmış Felix'in odasına gitmişti. Arkadaşını odasında bulamayınca klasik öğretim üyelerine özel dans stüdyolarındadır, dedi. Çünkü sadece oradayken telefonuna bakmazdı. Stüdyoların olduğu kata gelince odalardan gelen hafif müzik sesleri ile gülümsedi. Dans etmeyi çok severdi. Bu kata ilk gelişiydi ama son olmadığı kesindi. Arada Felix'ten anahtarını alıp burada dans etmeyi düşünüyordu.
Kapıların üstündeki isimlere bakarak ilerledi. Şu an önünde oldukça komik ve saçma bir tablo vardı. İki kapı yan yana ve ikisinin üzerinde de Mr.Lee yazıyordu. Aksi gibi ikisinden de müzik sesi geliyordu. Kapıyı çalsa bile Felix'in kapının sesini asla duymayacağından adı gibi emindi. Neyse ki Felix stüdyonun kapısını kilitlemezdi. Jisung buna güvenerek kapıyı açtı. Yavaşça kafasını içeri uzattı. Karşısına çıkan küçük girişle offlayıp içeri girdi. Ayakkabısını çıkarıp basamağa bastı ve içerideki eşsiz manzaraya bakakaldı.
Üzerine beyaz sıfır kol tişört, altına ise siyah üst bacak kaslarını sergiyecek kadar dar bir eşofman giymiş, oldukça sert ama seksi hareketlerle dans eden terlemiş, kızıl saçları terden ıslanmış bir Lee Minho beklemiyordu. Gördüğü manzara oldukça ateşliydi. Bir yıldır hiç seks yapmamış Jisung'un kasıklarına ateş düşmüştü. Farkında olmadan bacaklarını dizlerinden birbirine bastırmıştı. Kimse bilmiyordu ki kasıklarındaki karıncalanma ile zor ayakta duruyordu. Ellerini geniş pantolonunun yan ceplerine getirdi ve sıkıcı tuttu parmak boğumlarının beyazları ortaya çıkmıştı. Sertçe yutkundu bu adam ilk andan itibaren tüm dengesini bozmuştu.
Minho ise Jisung'un geldiğini aynalardan görmüş fakat hiç görmemiş gibi yaparak dansına devam etmişti. Kıvırcığı beğenmişti hem de oldukça beğenmişti. Biraz da kendini beğendirip etkilemekten zarar gelmez diye düşünerek ateşli dansına devam etti. Dans ederken tüm vücudunu ahenkle hareket ettiriyordu. Hareketleriyle hem bir dansçının zarafetini gösteriyor hem de güçlü bir erkeğin gücünü gösteriyordu. Ara ara baktığı adamın değişen yüz ifadeleri, giydiği geniş kargo pantolonun o büyük ceplerini tutup sıkan ellerini görmek onu daha da zevke getirmiş kıvrak hareketlerle adamı daha da etkilemeye çalışmıştı. Minho en sonun Jisung derin ve büyük yutkunmasını görünce bu kadar yeterli artık diyerek yavaşça durup sanki hiç fark etmemiş gibi Jisung'a dönünce hafif irkildi.
"Ah üzgünüm korkuttum."dedi Jisung, hızlı bir şekilde kendini toparlayarak.
"Üzgünüm yeni bir koreografi üzerinde çalışıyordum. Kendimi fazla kaptırmışım fark etmedim."
"Şey ben çok sessiz geldim ondan olabilir. Felix'i arıyordum."
"Kapıdaki isimlerin birebir aynı olmasının azizliğini yaşayanlardansın. Bugün ya da yarın düzeltecekler yani öyle umut ediyorum."
"Rahatsız mı ettim?"
"Hayır asla hatta bugün değiştirmemelerine sevindim. Dersler yoğun başladı görüşemiyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Strings Attached/ Minsung
FanfictionJisung yıllar sonra döndüğü Kore'de kendisi gibi hayatında aşkı istemeyen Minho ile yolları birleşir. İkilinin ilişkisi ilk başta sadece çıkar üzerine bedensel bir ilişki olsa da zamanla araya duygular girer. Fakat bir anlaşmaları vardır. Bağlanmak...