1

682 25 0
                                    

"Evlilik çağı senin gibi genç kızlar için geç kalınmış birşey! Yaşının farkında değil misin Yasemin?"

Offf! Ne vardı 27 yaşındaysam? Bence evlilik için asıl bu zamanlar tercih edilmeli! On belimde evlenip ne bok yiyecektim, daha kendim bile çocukken!! Ben o yaşta hala şeker toplamaya gidiyordum be!

"Hala bak sana bininci kez söylüyorum. Doğru düzgün erkek vardı da ben mi evlenmiyorum ya?! "

"Kaç tane ağa oğlu geldi istedi seni! Çıldırtma beni Yasemin!"

"Hepsi kroydu üstelik bir kaçı beni kuma olarak almak istedi!"

Minderden hızlıca kalkıp mutfağa doğru kaçtım.

"Anne, söyle şu görümcene bana sürekli evlen diyip durmasın!"

"Artık hak veriyorum Yasemin! Yaşın ilerledikçe isteme gelenler sadece seni kuma olarak almak isteyecek! Bu mu olsun istiyorsun."

Haklı olabilirdi. Çağ ilerlese de töre asla ilerlemiyordu. Eski adetler, eskiler diyip diyip beni çileden çıkarıyorlardı. Açıktan sadece yönetici asistanlığı mezunu olabilmiştim. Çünkü okumak hoş karşılanmıyordu. Mezun olmam da bir işe yaramamıştı çünkü hala evde anamın dizinin dibindeydim. Babam hayatta izin vermedi çalışmama, keşke erkek doğsaydım ya da başka bir ülke de kız doğsaydım.

Yine halamla annemin evlilik laflarıyla akşamı bulmuştuk. Babamlar da gelince akşam yemeğini bol tartışmalı şekilde yedik. 6 abim, iki tane de erkek kardeşim vardı. Abilerimden en büyükleri üçüzlerdi diğerleri ile de çok fazla yaş farkımız yoktu. En küçüklerimiz iki kız kardeşimdi, biri evli diğeri ise nişanlıydı. Biri 22 diğeri 20 yaşında evliliğe adımlarını atmışlardı. Ne kadar çok Poyraz abimle okumalarını söylesekte istememişlerdi. Kimileri gerçekten de evlilik için doğar lafını tamamıyla yaşayan versiyonlarıydılar.

En küçüğümğz Ayşe'ye haber edip konaktan gizlice çıktım. Arkadaşım Fatma'nın yanına uğrayacaktım ve annemlerden izin alsam hayatta kabul etmezlerdi. Gece vakti bir kızın dışarı da işi yokmuymuş neymiş!

Yolda seri adımlarla giderken yan sokaktan başka bir ses duydum. Meraklı tarafıma asla söz geçiremediğim için şuan oraya doğru gidiyordum. Bir adam arabada göremediğim başka bir adamla bir şeyin yakasını yapmışlardı. Yanımda kedi miyavlamasıyla hemen kendimi duvarda ki kolon boşluğuna sakladım. Kediyi ayağım ucuyla itekledim gitmesi için ama nalet hayvan miyavlayıp ayağıma sürtünmeye devam etti. Yakalanırsam hepsi bu pisiciğin suçu!

Araba sesi gelince başımı hafif eğip giden arabaya baktım. Etrafta kimseyi göremeyince sesli nefesimi verdim.

"Oh çok şük,"

Arkamı döndüğüm de gördüğüm heybetli adamla dona kaldım. İşte şimdi naneyi yemedim mi ben? Yaklaşan başka adım sesleriyle kolumdan tutup kolona gizledi ikimizi de. İyice üzerime abanması yüzünü daha net görmeni sağladı. Gözlüğümü silmek için indirmiştim arkamı dönmeden önce. Kokusunu içime çekerken bana olan bakışından bunu sesli yaptığımı fark ettim.

"Yalnız maşallah çok yakışıklısın!"

Kısık söylediğim sözle yüzüne bir de sahte şekilde tükürdüm. Böyle eli yüzü düzgün 'bekar' biri istedi de ben mi evlenmedim anam!

Yüzüme doğru eğilince öpecek düşüncesiyle gözlerimi yumup dudaklarımı öne doğru uzattım. Kısık gülüşünü duyduğumda tek gözümü açtım.

"Ne gülüyorsun? Öpeceksin sandım!"

"O kadar istiyorsan?"

Bir elini belime katarken üzerimi eğilip dudaklarınızı birleştirdi. Onun nazik öpüşüne ben elimi yanağına katarak kendime daha çok çekip dudağını ısırarak karşılık vermiştim. O da bu davranışıma karşılık beni daha sert öpmeye başladı. İyice kendini bana yaslarken telefon sesi ayrılmamıza sebeb oldu. Nefes nefese arayana baktığım da Fatma olduğunu gördüm. Adamı itekleyip hemen koşa koşa Fatmalara gittim.

Sokaktaki yabancı adamla bir seks yapmadığım kalmıştı. Tövbe tövbe, o nasıl bir yakışıklıktı. Valla beni öpmese içimde kalırdı. Karısı ne kadar şanslı bir karı anasını satayım. Tabi sokakta ki kadını bile ölmekten çekinmediğine göre kesin aldatıyordur karısını.

Fatmalara vardığımda bana sinirli sinirli bakıyordu. Kolumdan tutup hemen merdivenlerden yukarı çıkardı beni. Avluda ki hazırlanan sofra da gözümden kaçmamıştı.

"Nerede kaldın sen?!"

"Anlatırım şimdi de avluda ki sofra kim için?"

Avluyu gösteren terasta bizim için hazırladığı masaya oturduk. Bir sürü pasta börek çeşidi hazırlamış canım arkadaşım ya, biliyor tabi sevdiğimi.

"Kor aşiretinin oğlu gelecek Muratla çok yakınlarmış."

Murat onun eşiydi, ben hariç herkes evliydi anasını satayım.

"Ee anlat niye geciktin?"

Elime aldığım kurabiyeyi ağzıma atarken heyecanla yerimde zıpladım. Dolduğu çayı içip hemen yutkundum.

"Az önce çok ama çok yakışıklı biriyle öpüştüm!"

Gözleri kocaman olurken hem sevinç hem de endişe vardı yüzünde.

"Ya biri görseydi, üstelik kim ?"

Omuzlarını silktim.

"Tanımıyorum"

Elimin üstüne vurup azarladı beni.

"Tanımadığın adamla mı öpüştün?! İnanamıyorum sana Yasemin!"

Dudaklarımı büzerek baktım ona, o esna da konağın kapısı çalınca Murat bir odadan çıkıp kapıyı açtı. İçeri giren kişiyle gözlerim kocaman halde baktım. Fatma'nın elini tutup işaret ettim.

"Fatma bu, bu o adam!"

"Murat'ın arkadaşı işte söyledim ya."

"Ya onu mu diyorum?! Öpüştüğüm adam bu adam!"

Onunda benim gibi gözleri kocaman olurken hemen ardından müzhipçe bakış attı.

"En azından bekar adamla öpüşmüşsün."

Kaşlarını havaya kaldırıp indirdiği de ben ikinci bir şoku sindirmeye çalıştım. Adama doğru döndüğümde masaya oturduklarını gördüm.

Bir süre Fatmayla sohbet ettikten sonra onların kahve içtiğini görünce hemen ayaklandım.

"Fatma ben önden çıkayım, beni ikinci kez görsün. Vesile olursun kız belki!"

Omzuna omzumu vurup göz kırptım. Aşağı birlikte inerken beni göreceği merdivenden bilerek salınarak indim, sanki onu görmemişim gibi yapıp Fatma ile ayak üstü sohbeti yapıyormuş gibi davrandım. Son basamağı da inince yüzümdeki gülümseme ile onlara döndüm. Beni görünce yandan bir gülüş atarken gözlerinde şaşırmış ifadeyi net görebiliyordum. Bende şaşırmış gibi ama şaşkınlığımı aynı zamanda gizler gibi yaptım.

"İyi akşamlar baldız, ne zaman geldin sen ya?"

Murat'ın sesiyle ona döndüm.

"Çok olmadı enişte, şimdi de gidiyordum. Size de iyi akşamlar."

Başımla selam verip Fatma'nın beni geçirmesine izin verdim. Kapıda arkamı dönüp Fatmaya sarılırken göz göze geldik. Murat abi çalışanlara kahve bardakların almaları için seslenirken bende ona bakıp hayali öpücük yolladım. Bu hareketimle kaşları havalanırken gülümsedi.

Geri çekilip Fatma'nın yanağına da öpücük kondurup çıktım konaktan. Vakit çok geç olduğu için koşar adım konağa ilerledim. Konağa varınca Ayşe'ye mesaj çektim. O da sessizce gelip kapıyı açtı. O sırada kapıda ki bir kaç korumaya eğer söylerlerse birine onları kovdurtacağıma dair tehdit ettim.

Gündüz zaten izin vermiyorlardı doğru düzgün bir de gece kaçamaklarımdan olursam bunalımdan intihar ederdim. Odama geçip yatağa uzanırken yaşadıklarım gözümin önünden geçti.

"Maşallah, Allah sahibine bağışlasın sözünde ki sahibin ben olurum inşaallah."








BerdelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin