Haftalar birbirini kovalıyordu ama hala gelmemişti. Benim aramalarıma veya mesajlarıma asla cevap vermiyordu. Osman babanın dediğine göre İzmir'de iş yerleri varmış. Orada ki işin başına geçmiş. Zümrüt anne bana seni de gönderelim desede kabul etmedim. Bunu Oğuz'un düşünmesi gerekirdi. Nasıl bir erkek daha karısını ilk günden bırakıp gidebilir?
Ona öfkeliydim ama onu özlüyordum da. Varlığını yanımda istiyordum, sarılmak, öpmek istiyordum. Oturup saatlerce sohbet etmek hatta kavga bile etmek istiyordum. Herkes garip karşılıyordu bunu konağın dışında dedikodular yayılıyordu. Ya bakire değilse o yüzden gittiyse ağa, yok efendim başka sevdiği varmış Ağa'nın. O kadar saçma sözler dönüyordu ki ve o kadar fazlaydı ki benim kulağıma kadar gelmişti. Zümrüt anneyle konak işlerini yürütüyorduk. Dışarı çıkıyorduk arada ama dedikodular yüzünden geri dönmek zorunda kaldık hep.
Dördüncü aya giriyordum onsuz. Elimde test çubuğu ile bakışırken ne yapacağımı düşünüp duruyordum. İlk gecemizden hamile kalmıştım. Stresten adet olmuyorum diye düşünüyordum ama büyüyen karnım tam tersi diyordu. Bugüne kadar sıfır beden olan ben şuan minicik göbeğimle bakıştım.
Zümrüt anneye kendimi iyi hissetmediğimi söyledim ve hastaneye korumalarla geldim. Onlar dışarı da beklerken randevu aldığım doktorun kapısında sırada bekledim. Adım söylenince hemen odaya girdim. Kadın doktor gülümseyerek bakıp oturmamı istedi.
"Evet Yasemin hanım ne şikayetiniz vardı?"
"Sanırım hamileyim."
Kadın beni ultrasona alırken karnımda gezdirdiği alet ile karşımda beliren görüntüye kaydı gözüm. Bildiğin bebek vardı. Bildiğim halde şaşırmıştım. Bir kaç hesaplama ile 13 haftalık olduğunu ve çok sağlıklı göründüğünü söyledi. Fakat 13 hafta olmasına rağmen biraz küçük olduğunu söyledi bu yüzden kan verip değerlerime bakmak istedi. Kan verdikten sonra beklemek istemediğim için çıktım ve korumaların yanına gidip arabaya bindim. Doktorun verdiği ultrason resmini çantam da olan test çubuğu ile tutup resmini çektim ve Oğuza gönderdim.
...
Yakışıklı Kocam: Bugün artık seni tek beklemediğimi öğrendim..
...
Her zaman ki gibi görüldü olurken cevap yoktu. Gözleirm dolarken kendimi ağlamamak için kastım. Konağa varınca yine sessizce yukarı odama geçtim. Çantamı bırakıp ayakkabımı çıkardım. Terliklerimi giyip odadan çıktım ve mutfağıma geçip kendime birşeyler hazırladım.
"Affet beni bebeğim kendime ve babana öfkemden doğru düzgün birşey yemedim. Aç bıraktım seni."
Elimi karnımda gezdirip gülümseyeme çalıştım. Bundan sonra kendimi üzmek istemiyordum. Bebeğim için sağlıklı ve mutlu olmalıydım. Hazırladıklarımı terasa oturup yerken konağın girişe bir araba yanaştı. Kim geldi diye bakarken içinden çıkan Oğuz ile şaşkınlığa uğradım. Ben ona bakarken onun bakışları beni buldu. Ağzımda ki lokmayı hızlı hızlı çiğnerken yerimden kalkıp aşağı hızlıca inmeye başladım. Zümrüt anne ve küçük kardeşi Oğuza gidip sarıldılar. Bende yanlarına gelince Oğuza baktım. O bana bakmadan annesi gille selamlaşıp içeri doğru adımladı.
Bu beni biraz üzse de arkalarından gittim. Salona geçip oturdular.
"Nerelerdesin be oğlum, hasret bıraktın kendini."
"Halledilmesi gereken işler vardı. Bir süre buradayım Yasemin doğum yaptıktan sonra tekrar giderim."
Onun söylediği bomba gibi düştü ortaya. Ben kimseye söylememiştim.
"Ne doğumu?"
Oğuz bana kafası karışık şekilde baktı. Gittikçe öfkeleniyor gibiydi.
"Yalan mı söyledin?!"
"Hayır, hayır söylemedim. Sadece kimsenin haberi yoktu. Bende yeni öğrendim. "
Sesim beni yanlış anlar korkusu ile titrer gibi çıktı. Zümrüt anne heyecanla bana baktı.
"Babaanne mi oluyorum ben? Oy canım gelinim benim. "
Gelip sarıldığında aynı şekilde karşılık verdim. İlk torunları olacaktı o yüzden bu kadar heyecanla karşılamış olsa gerek.
"Demek sadece bebeğin olacağını öğrendin diye geldin? Eşek sıpası seni!"
Tatlı bir kızgınlıkla Oğuza söylenip salondan çıktı.
"Kadir gel oğlum tatlı dağıttıralım torunumuzun şerefine."
Oğuz'un küçük kardeşi de gidince odada başbaşa kalmıştık. Ne diceğimi bilemezken o ayağa kalktı. Bende onunla beraber kalktım. Salondan çıkıp merdivenleri çıkmaya başladı. Ardından ördek yavrusu gibi giderken odaya girdi. Bende girip kapıyı kapattım. Beni görmezden gelerek banyoya girdi. Su sesi gelince duş aldığını anladım. O duş alırken bende dışarı da kendime hazırladığım yemeği kaldırdım.
Odaya tekrar geldiğimde duştan çıkmış üstünü giyiniyordu. Saçlarından dökülen su damlaları çıplak cildinden kayarken yutkunarak izledim.
"Teşekkür ederim, hemen geldiğin için."
Kısık ve çekinerek söylediklerime karşın elinde ki tişörtü ile bana döndü.
"Senin için gelmedim. Hamile olduğunu söylemesen hayatta gelmezdim buraya."
Tişörtünü giydikten sonra yatağa doğru geçti.
"Gerçi benden mi belli değil daha, yarın doktora gideceğiz."
Söyledikleri beynimde şimşekler çaktırdı.
"Ne diyorsun sen Oğuz?! Ne biçim söz o?! Ne demek senden mi belli değil?!!"
"Sen değil miydin sokakta gördüğün adamı öpen?!! Biz nasıl tanıştık Yasemin hanım?!!"
Gözlerim kocaman olurken sözleri kalbimi kırdı.
"Sokakta öptüğüm o adamla şuanda evliyim! Bunları söylediğine inanamıyorum!! İstediğin test ise yaptır! Ama unutma Oğuz Ağa!! Çünkü ben unutmayacağım bu söylediklerini!"
Odadan sinirle çıktım. Gözlerimden yaşlar akarken elimle ağzımı kapattım. Mutfağa geçip kapısını kapattım. İçimde tutmaktansa ağlamayı seçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berdel
Teen FictionHangi kadın kendi isteğiyle berdel olsun isterdi ki ? Ama onlar farklıydı..