of aglicam her sey aklimda ama zaman yaratamiyorum......
Ertesi gün kafede işler hızlı geçiyordu. Yine durgun bir ruh halindeydin ama özellikle annene belli etmemeye çalışıyordun. Odağını tatlı yapmaya vermiştin, ayrıca birkaç dakika önce nakliyecilerin ve Nanami'nin evin önüne geldiğini görmüştün. Yanlarına gitmedin.
Oldukça fazla eşya yukarı çıkıyordu ve annen bir süre durup onları izlemişti. Arkadaşın elindeki tepsiyi sallayarak mutfağa geldi. "Bugün aşırı bir soğuk içecek tüketimi var." diyerek dolabı açtı. Kafanı çevirip ona baktın.
"Hava sıcak olduğundandır. Neler eksik? Hemen hazırlayayım." dedin, Shoko ise omzunu silkti. "Şimdilik eksik bir şey yok ama bugünün sonunda alışverişe ihtiyaç duyabiliriz." Bunları söylerken dolabı açıp göstermişti. Gerçekten hem içecek hem de tatlılar için birçok malzeme tükenmişti.
Onu onayladın, elinin altındaki hamuru işaret ettin. "Şu çörekleri hazırlayıp fırına verince daha çok içecek hazırlarız."
Shoko bardaklara annenle içeceklerden güzelce döküp hazırlayıp içeri götürdü. Ona dün gelen mektuptan bahsedip bahsetmemeyi düşünüyordun. Daha önceden yaşadıklarını biliyordu ve en büyük destekçindi. Sadece ona söylemen durumunda annene ağzından kaçırmasını istemiyordun. Yine de biraz daha içinde birikirse bu seferki patlama büyük olacaktı.
Çörekleri hızlıca hazırladın, fırına verdikten sonra soğuk bir meşrubat hazırlamak için gerekli malzemeleri çıkardın. Annen ise bu sırada limonatalar için limon suyu sıkıyordu. Burada satılan çoğu şeyin el lezzeti olmasına dikkat ediyordunuz ve müşterileri buraya çeken bir numaralı olay bu falandı.
Meşrubat hazırlaman bittiğinde dolaba koydun, saate baktın. Akşamüzeri olmadan önceki zaman dilimiydi, birazdan dükkan kalabalıklaşacaktı. İçeri gittin ve Shoko'yu kasada otururken buldun. İçeride de pek kimse var denemezdi. Bir sandalye çekip Shoko'nun yanına oturdun.
"Dün kapıma bi' mektup bırakılmış." diye konuya adeta dalış yaptın. Yorgun gözlerini sana çevirdi. "Ne mektubu?"
Omzunu silktin. "Yaşadığım kazanın bilerek planlandığını söyleyen, etrafımdaki kişilere dikkat etmem gerektiğini falan yazan biri. Kim olduğu da yazmıyor. Açıkçası ciddiye almamam gereken bir şey ama aynı zamanda ürpertici de."
Shoko, söylediklerinin hepsini dinlerken yüzü ifadesizdi. "Ne yapmayı planlıyorsun?" diye sordu. Kollarını masaya koyarak başını yasladın.
"Bilmiyorum.. Kim olduğunu da, neden yıllar sonra böyle bir şey açıklama gereği duyduğunu da bilmiyorum." derken sesin boğuk çıkmıştı. Shoko'nun ellerini saçlarında hissettin, bir süre okşadı.
"Düşünmemeye çalış, sanki o mektubu hiç almamışsın gibi davran. Ortaya çıkacak bir şey olsa çoktan çıkardı zaten." diyip gülümsedi. Kafanı kaldırdın ve "Sanırım haklısın.. Kafam karışık olsa da seninle konuşmak iyi geldi." dedin ve arkadaşına sarıldın. Sarılmana karşılık verirken senin arkana baktı ve;
"Sanırım senin kiracılar burada." diye fısıldadı. Shoko'dan ayrılıp saçını ellerinle düzelttin ve kapıya baktın. Yuuji babasının elinden çekiştirerek kafeye giriyordu.
Onların yanına gittin, "Hey, selam Yuuji." derken sadece Yuuji'nin yüzüne odaklanmıştın.
"Selam Y/N. Elinizde pasta var mı acaba?" diyip dudaklarını büzdü. Burnuna dokunup "Tabii ki var canım, dilim mi istersin yoksa tam bir pasta mı?" demiştin ve o da sormak için babasına baktı.
Nanami, "Tam bir pasta alalım ve dolabımıza koyalım, her gün Y/N'yi rahatsız etmek zorunda kalmayız."
Bir süre yüzünü inceledi. Ruh halini inceler gibi bir yüz ifadesine bürünmüştü. Dün ağladığın için şişen ama makyajla kapatmaya çalıştığın göz torbalarında odaklandı bir süre. Sonra vücudunu saran elbiseyi inceledi, senden gelen parfüm kokusu da çoktan burnuna ulaşmış gibiydi. Her yönden güzel gözüküyordun. Gözlerini kaçırarak düşündüklerini saklamaya çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Step Mom
FanfictionBolca yorgunluk ve dert, bunları kolayca yok eden sarışın bir adam. Bir de pamuk şeker saçlı minik oğlu. *Nanami Kento x Kadın Okuyucu *Cinsellik içerir. *Animeden bağımsız, modern au.