8. Sınıfın unutulmaz bir anısı olan Erasmus projesini unutulmaz bir şekilde bitirmek istediğimiz için Mavi Gri'ni konserine gitmiştik.
Yanımızda 6 fransız, 6 ispanyol, 6 italyan ve biri ingilizce öğretmeni Meriç hoca olmak üzere 19 tane de Türk vardı. Biz türkler şarkılara eşlik ediyor, yabancılarda uyum sağlamaya çalışıyordu.
Konserin sonlarına doğru Meriç hoca kulağıma doğru konuştu. "Ela tüm arkadaşlarını sayar mısın? Eksiksizse gidelim. Konser bitmek üzere." Gülümseyip anında cevap verdim. "Tabi hocam. Sayıyorum." 6 fransız, 6 ispanyol, 19 Türk ve 5 tane italyan vardı. Bir kişi eksikti. Gözlerimi büyülttüm. Benim eşim Christın buradaydı. Sadece Eren'in eşi Hector yoktu. Hızlıca gözlerim Eren'i buldu. Delicesine danslar ediyor gülüşüyordu.
Hızla yanına gidip kolunu tuttum. "Eren senin takım arkadaşım nerede?" Rahat bir tavırla gülümsedi. "Merak etme ailesi aradığı için ıssız bir yer aramaya gitti." Eren'e onaylamaz bir bakış atıp Hector'u aramaya başladım.
Hector'u her yerde aramış ama bulamamıştım. Şimdi tek seçenek konser alanının dışıydı. Derin bir nefes alıp konser alanının dışına çıktım. Konser alanı ıssız bir yerde olduğu için hafiften tırsmıştım. Bir miktar yürüdüm ama kimse yoktu. Ta ki yabancı bir dilde duyduğum bağırtıyla kadar.
Bu Hector'un sesine benziyordu. Kafamı hızla soluma doğru çevirdim. 3 takım elbiseli adam Hector'u sıkıştırmıştı ve hiç biride Türk'e benzemiyordu. İçlerinden biri silah çıkartınca korkuyla büyük bir çığlık attım. Adamların dikkati bana kayarken gözlerimi büyüttüm. "Siktir ya!" Aralarından biri anlamamış gibi konuştu. "Diktir?"
Hector dikkatlerinin dağılmasını fırsat bilerek hızla kaçtı. Ben konser alanına Hector'dan daha uzaktım. İngilizce bir şekilde bağırdım. "Hector konser alanına kaç!" Ardından hiç vakit kaybetmeden bende kaçtım. Koşuda oldukça iyiydim ve zamanında yarışmalara bile katılmıştım. O yüzden kaçabilmeyi umuyordum. Adamlar arkamdan bağırıyorlardı. Anlaşılan Hector'u bırakıp beni seçmişlerdi .
Çok hızlı koşuyor sürekli sokaklara girip çıkıyordum. Adamlar sandığımdan daha hızlıydı. Ve ben artık ciddi derecede korkmaya başlamıştım. Ne diye çığlık atmıştım ki zaten. Ayaklarımda ki ağrıyı iliklerime kadar hissediyordum. Telefonum çalıyordu bir yandan da ama açamıyordum.
Yeni bir sokağa girerken arkama baktım. Adamlar daha fazla yaklaşmışlardı. Gözümden bir damla yaş akarken artik son gücümle ve söylemesi ayıp göt korkusuyla resmen ulti açtım.
Yeni bir sokaga girmemle beraber saçlarıma bir el dolandı. Aynı el saçımı arkaya doğru çekince büyük bir çığlık attım. "Bırak beni!" Diye bağırdım. Adamlardan biri dizimin arka kısmına vurdu. Dizlerimin üstüne düşerken yutkundum. "Kimsin sen?!" Diye bağırdı hemen önünde bulunan adam. Hıçkırıklarımın ardından zorda olsa konuştum.
"Türküm Ben." Dedim. "Neler olduğunu bilmiyorum" Diye de ekledim. Arkamda bulunan adam saçıma var güle asılınca ağzımdan acı dolu bir 'Ah' çıktı. Ardından kendi dillerinde bir şeyler söyledi. Adamlar dan bir diğeri beline sakladığı silahı çıkartıp anlıma dayadı. Korktum. Yaşamak istiyordum ben. "Ben ölmek istemiyorum." Diye fısıldadım türkçe. Anlımda ki silahın baskısı artarken silahın sesi duyuldu. Tüm hislerimi tek tek kaybettim ve o çok korktuğum karanlığa mahkum oldum.
🖤🖤🖤
|Selammmm nasılsınızz? Yeni bir kurgu ile karşınızdayım...|
|Siz bu hikayeyi okurken ben büyük ihtimalle 3. Bölümü çoktan bitirmiş olacağım.|
|Umarım hiç bir aksaklık olmadan ilham perilerim beni terk etmeden bu kitabı final edebilirim|
<3333
02.08.2023
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖREBE
AksiyonDudaklarıma değmek üzere olan dudakları aralandı; "karanfil kokan tenine sinmek istiyorum. O dikbaşlılığına rağmen, seni kalbime hapsetmek istiyorum. Peki sen bu duygu ne demek biliyor musun karanfil çiçeği? Çünkü ben biliyorum. Eğer izin verirsen s...