Mavi - Deniyorum, ama
İyi okumalar.
•
BUĞRA IŞIK
Topu Gamze'ye attım. O da Fatih'e pas verdi ve sayı. Düdük çaldı ve maç bitti. Sinan'ın fırlattığı suyu alıp diktim. Çok terlemiştim. Hızla soyunma odasına kıyafetlerimi değiştirdim ve spor salonundan çıktım. Yan taraftan açık saha vardı. Ve birden gelen ses çok tanıdık geldi. "Haydi millet! Biraz daha hareketli, göreyim sizi!" Kaşlarımı çattım. Bu Alev'in sesiydi. Onun orada ne işi vardı?
Merakla sahaya ilerledim. Onuncu sınıflar turnuva için hazırlanıyorlardı yine. Tüm okulla yarışıp birinci oldukları için onlar gidiyorlardı. Son iki üç senedir onuncu sınıflar bayağı faliyet göstermişti.
Alev, sahanın içinde topun peşinden koşuyordu. Oynayan çocuklardan biri Alev'e pas verdi. Alev topu havada yakaladı ve kaleye doğru hızlıca sürmeye başladı. "Tolga!" diye bağırdı. "Sana gönderiyorum." Ve topu attı. Tolga denen çocuk topu kaparken direkt yanında ki çocuğa verdi. Yanında ki çocuk, "Alev!" diye bağırdı. "Geliyor!"
"Gönder gelsin!" dedi Alev bağırarak. Çocuk topu attı. Alev havadan gelen topa zıpladı ve kafayla vurdu ve gol. "GOL!" diye bağırmaya başladılar. Takım arkadaşları Alev'i elleriyle alıp hafifçe havaya fırlattılar. Alev bu sırada kahkahalarla gülüyordu. Tebessüm edip yanlarına gittim. "Alev," dedim. Çocuklarla birlikte bana dönen Alev'i hemen indirdiler. Yanıma geldi diğerlerine çaktırmadan git demeye çalışarak. "Tebrik ederim."
Köşede konuşuyorduk. "Teşekkür ederim." dedi hafifçe utanarak. "Ne işin var burada?"
Spor salonunu işaret ettim başımla. "Antremanım bitti, okula giderken yanına sesini duyunca yanına geleyim dedim."
"Anladım." diye mırıldandı. "Nasılsın?"
"İyiyim, sen nasılsın?"
"İyi." dedi. "Antremanlar nasıl gidiyor?"
"Sana sormalı," dedim sahayı göstererek. "Futbol mu oynuyorsun?"
Gözlerini kaçırarak, "Evet." dedi.
"Neresinde oynuyorsun?" diye sordum.
"Forvet."
Kaşlarımı çattım. "Goller sizden sorulur o zaman Alev hanım, doğru mu?"
Kıkırdadı. "Doğrudur."
Gülümsedim. "Acıktın m" Başıyla onayladı. "Size yemek ısmarlayabilir miyim?"
Kıkırdadı. "Olur." Takıma dönerek, "Siz devam edin benim biraz işim var!"
"Kaptanlığı kime devredeceksin?" diye sordu biri.
"Kaptanlık mı?" dedim şaşkınlıkla. Hafifçe kızaran yanaklarına karşıt net sesi. "Evet." dedi. Takıma dönerek, "İki dakika yokum lan! Ne meraklısınız kaptan değiştirmeye."dedi.
"Estağfurullah kaptanım. Ama yardımcı kaptanımız yok ya, onu seçseniz diyorum." dedi bir tane çocuk.
"Baran!" dedi kızarak Alev. "Defolun, yok size kaptan." dedi ve elimden tutup çekiştirmeye başladı. Gülerek beni sürüklemesine izin verdim. Ağzından bir şeyler homurdanıyordu ama ne dediğini anladığımı pek söyleyemem. Kafeteryaya doğru giderken birden farketmiş gibi aniden elimi tuttu. "Ay, lütfen kusura bakma. Anlık sinirle tuttum."
"Önemli değil." Kafeteryaya geldiğimizde yiyecek birkaç şey sipariş ettik ve hazırlandıktan sonra alıp masaya geçtik ve koyu bir sohbete başlattık.
•
"Üç harfli." dedim. Anında, "Cam." diye bağırdı. Başımı iki yana salladım. "Hayır.
"Bu şey herkeste farklılık gösterebilir." diye devam ettim.
"Kıyafet, anne-baba, şehir." diye önüne geleni saymayı başladım.
"Hayır bak," dedim. "Regle başka bir şey diyorlar hani."
"Adet." dedi.
"Evet." dedim hemen. "Ordan türet."
"Gelenek." Başımı iki yana salladım. "Devam, devam yaklaştın."
"Gelenek, adet..." Sonra ani bir heyecanla masaya vurdu. "Örf!"
"Evet!" Dedim hemen ve diğer karta geçtim. "Karanlığın zıttı?"
"Aydınlık."
"Okulu aydınlatan şeyler ne?" diye sordum.
"Lambalar."
"Doğru," dedim. "Lambalar... Daha demin ki kelime kaç harfliydi?"
"Lamba mı?" dedi anlamayarak.
"Hayır, önceki kartta."
"Örf."
"Evet, işte onda kaç harf var?"
"Üç."
"İşte bu da üç harfli bir aydınlatma aracı."
"Mum!" diye bağırdı.
Elimli şıklattım. "Doğru." Ve süre bitti. "Kaç tane bildim?" Diyerek sordu merakla. "Beş." diye cevap verdim.
"Seni geçmememişim ya." dedi hafif bir üzüntüyle.
"Olsun." dedim. "Ben iyi anlatamadığım içindi, sen yoksa gayette geçerdin beni." Dışarıyı gösterdim. "Gidelim artık." Başıyla onayladı ve sahaya doğru gittik.
Kaptanlarının geldiğini gören öğrenciler maçı bıraktılar ve sahanın kapısına geldiler. Adının Baran olduğunu öğrendiğim çocuk, "Ooo Eniş-" diyecekken Alev çocuğun karın boşluğuna vurdu. Baran nefessiz kalırken Alev anında yaptığı şeyi anladı ve, "Baran!?" dedi korkarak. "İyi misin?" dedi endişeyle.
Baran, "Alev ebemi siktin." dedi.
"Valla isteyerek olmadı." dedi mahcup bir şekilde.
Baran bana bakarak, "Şu kızla arkadaşlığını sorgulanmalısın." dedi. Alev, "Ya Baran, " dedi. "Valla isteyerek olmadı."
"Valla deme çarpılacaksın gerizekalı."
Sessizce kıkırdadım. Alev yanıma geldi ve, "Sende git artık be adam, oynayacak oyunun yok mu senin?" dedi umursamazca.
"A-a beni kovuyor musun?" dedim sitemle.
"Evet," dedi düşünmeden. "Çık git. De hayde, yallah." Eliyle ileri geri hareket ettirdi. Kıkırdarken sahadan çıktım ve spor salonuna doğru gitmeye başladım.
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Sweatli -Texting- [Ara Verildi]
Teen Fiction0543******: Selamünaleyküm mü'min kardeşim 0543******: Nasılsınız? 0543******: umarım iyisinizdir 0543******: siz kötü olursanız ben daha beter olurum 0543******: Şimdi diyeceksiniz kimsin sen Mavi Sweatlim: Aleykümselam Mavi Sweatlim: kimsin sen? ...