BUĞRA IŞIK
Güneş yüzüme vuruyordu. Hava sıcaktı ve insana mutluluk veriyordu. Hazırdım, bugün yapacaktım.
Pınar'a çıkma teklifi edecektim.
En sevdiğim üstlerimi giydim ve Pınar'ı aradım. "Alo?" Diyerek açtı telefonu.
"Nasılsın güzellik?"
Cilveli bir şekilde kıkırdadı. "İyiyim Buğracım, sen?"
"İyiyim," dedim neşeli bir sesle. "Neredesin şu an?"
"Parktayım, bir arkadaşımı bekliyorum."
"Anladım."
"Sen neredesin?" dedi merakla.
Ona sürpriz yapacağım için yalan attım. "Evde yatıyorum bende. Bugün full yatmayı düşünüyorum. Yatmak ve yemek yemek."
Güldü. "Filmde izle"
Gülümsedim. "İzlerim."
"Arkadaşım geldi şimdi Buğra, sonra konuşuruz."
"Öptüm." Telefon kapandı. Normalde cevap verirdi ama bu sefer direkt kapattı. Ne olmuştu ki? Arkadaşından mı utandı acaba?
Çok önemsemeden parka doğru koyuldum. Evimiz yakındı ve ortak bir parkımız vardı. Oradan başka parkta olmayacağını biliyordum.
Parka yaklaşırken o güzel yüzünü görmüştüm ama sonra gördüğüm şey ile kaşlarımı çattım. Yanında bir erkek vardı. Birlikte dondurma yiyorlardı. Ve aynı bir sevgili gibi davranıyorlardı.
Hemen kötü düşünmeyelim değil mi?
Yanlarına yaklaşmaya devam ederken oğlan kızın dudaklarına minik bir öpücük kondurdu. Dondum kaldım. Pınarın arkadaş diye tanıttığı kişi...
Hangi arkadaş arkadaşını 'dudağından' öperdi?
Hayal kırıklığım ile beraber eve geri döndüm.
•
BİR BUÇUK YIL SONRA;
Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Kısa bir öpücük vererek geri çekildi. "Yarın görüşürüz."
Gülümsedim. "Görüşürüz." Sıkıca sarıldım. "Keşke evine bırakmamı kabul etseydin."
"Evime gitmiyorum ki Buğra, arkadaşlarımla buluşacağım." dedi tatlı tatlı.
"Öyle mi? Kimlerle?"
"Elif, Nur, Yıldız."
Kaşlarımı kaldırdım. "Gamze yok mu?"
"O mu?" dedi. "Onun işi varmış, gelemeyecekmiş o yüzden."
"Hm." diye mırıldandım. Saçlarının üstünü öptüm.
"Benim gitmem gerek." dedi benden uzaklaşarak. Durağa doğru yürürken, "görüşürüz." dedi.
"Görüşürüz." diye mırıldandım ve peşinden gizlice gitmeye başladım. Gamzeyi aradım, anında açtı. "Efendim?"
"Gamze siz Pınar ile buluşacakmıydın bugün?"
"Hayır."
"Anladım teşekkürler." dedim ve telefonu kapattım. Bir yandan Pınar'ı takip ediyordum.
O gün pınarı sevgilisiyle gördükten sonra ondan uzak durmuştum ama çocuk sonra onu terketmişti. Onlar ayrıldıktan 6 ay sonra biz sevgili olmuştuk, şu an 5 aylık sevgiliydik. Ve Pınar bana yalan söylüyordu.
Bilmem kaçıncı kez...
Pınar bir kafeye girdikten beş dakika sonra ben girdim ve hemen arkasında ki yere oturdum. Menüye bakarken çaktırmadan Pınarada bakıyordum. Bir süre sonra bir çocuk görüş açıma girdi ama yüzünü tam olarak göremedim. Pınarla sarılıp masaya geçtiler. Önümde pınar olduğu için çocuğu göremiyordum.
"Beyefendi, ne alırdınız?" Aniden gelen sesle tırsarak adama baktım. Elimle sus der gibi yaptım.
Adam bana aptalmışım gibi bakarak, "Beyefendi iyi misiniz?" dedi.
Git der gibi elimi salladım. "Beyefendi-"
"Git diyorum Allah'ın cezası!" dedim sinirle. Bunu dememle Pınar hemen arkasına baktı ve o daha yüzümü göremeden panikle menüyü yüzüme tuttum. Adamıda yakasından tutup kendime doğru çektim.
Pınar'ın "Ay, tövbe tövbe." diyen sesini duyunca sessizce küfrettim. Adamı neden çekmiştim ki? "Beyefen-"
"Başlama Beyefendine! Siktir git şurdan, gözüm görmesin seni!" dedim ve adamı saldım. Yakasını düzelterek sinirli bir şekilde yanımdan ayrıldı.
Şükür, kurtuldum şu adamdan.
Pınar ve bilinmeyen o erkek eleman ile el ele tutuşarak kafeden çıktılar. Peşlerine bende çıktım. Parka doğru gidiyorlardı. Telefonumu çıkarıp sanki telefonla oynuyormuş gibi yaptım. Tam o sırada çocuk eğilip Pınarı öptü.
Dünyam başıma yıkıldı. Orada kaldım öylece. Onlar devam ederken yere çöktüm. Bunu yapmıştı, gerçekten de yapmıştı. Pınar beni aldatmıştı.
Nasıl eve geldiğimi bilmiyordum ama tek bildiğim kimseye güven olmayacağıydı.
Bu iş bugün bitecekti.
Berbat haldeki kıyafetlerimi çıkarıp temiz kıyafetler giydim. Telefondan Pınara mesaj attım.
Siz: Seninle konuşmam gerek.
Pınar: Ne oldu aşkım?
Siz: Bizim evin oradaki parka gelebilir misin?
Pınar: Çok mu önemli?
Siz: çok önemli.
Pınar: Tamam, on dakikaya oradayım aşkım.
(Görüldü)Şapkamı takıp parka gittim. Beş dakika sonra o da geldi ve hemen sarıldı. "Nasılsın aşkım, ay görmeyeli çok özlemişim ya." Eskiden bana samimi gelen bu sözler artık çok itici geliyordu. Yalan söylediğini biliyordum.
"Benimle ne konuşmak istiyordun aş-"
Sözünü tamamlamasına izin vermeden, "Ayrılmak istiyorum." dedim.
Afallayarak bana baktı. "Ne!?"
"Duydun ayrılmak istiyorum."
"İyi de neden?"
"Neden mi!?" dedim sinirle. "Bir de soruyor musun Pınar? Bugün kiminleydin?"
"Kızlarla-"
"Bana yalan söylemeyi kes!" diye bağırdım ani öfkeyle. Parktaki bazı insanların bize baktığını görünce sesimi sabit tutmaya çalıştım. "Seni gördüm Pınar."
"Aşkım vallahi billahi kızlarlaydım-"
"Pınar!" dedim yine kendime engel olamayarak. "Kes sesini. Ben ne gördüğümü iyi biliyorum."
"Ama-"
"Aması falan yok! Ayrıldık artık. Bitti Pınar, bitti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Sweatli -Texting- [Ara Verildi]
Novela Juvenil0543******: Selamünaleyküm mü'min kardeşim 0543******: Nasılsınız? 0543******: umarım iyisinizdir 0543******: siz kötü olursanız ben daha beter olurum 0543******: Şimdi diyeceksiniz kimsin sen Mavi Sweatlim: Aleykümselam Mavi Sweatlim: kimsin sen? ...