0.2 Kanlı depo

578 70 36
                                    

"Ne zaman gelecekler ya?"

Stresle odanın içinde ileri geri yürüyen Kerem'e bilmiyorum dercesine omzumu silkiyorum. Ailesine babamın telefonundan kısa bir iyiyim mesajı atmıştı sadece. Tabiki ailesi bir mesajla yetinmemişti ve buraya geliyorlardı.

"Annemgil çok evhamlı insanlar biliyorsun. Görüşmemizi bile yasaklayabilirler." Yanıma oturup dediği şeyle alt dudağımı büzüyorum. Belki haklı olabilirlerdi ama arkadaşımdan ayrı kalmak istemiyordum.

"Sal be Kero. İllaki görüşürsünüz. Biraz uzak durmanız iyi olur zaten. O kadar kalkıp Bursa'dan İstanbul'a gelmişim. Bir zahmet benimle vakit geçirsin kuzenim."

İsmail'in elindeki cipsi ağzına atmadan önce söylediğiyle Kerem gözlerini deviriyor. "Sanki ülkenin diğer ucundan geldi pezevenk." Ağzının içinden mırıldanmasıyla gülmemek için alt dudağımı dişliyorum. O sırada İsmail ağzına bir cips daha atıyor.

"Oğlum çok takıyorsunuz kafaya valla manyak olursunuz."

Umursamazlığına göz deviriyorum. "Keşke sende az bir şey kafana taksan. Geldiğimizden beri oyun oynuyorsun amınakoyim. Farkında mısın bilmiyorum ama iki saat öncesine kadar bir depo odasında tutsaktık."

Omuz silkip oynadığı oyuna döndüğünde kapının tıklatılmasıyla babam olduğunu anlayarak 'gel' komutunu veriyorum. İçeriye giren babam telefonunu sinirle yatağa bırakıp yanımıza oturuyor. Tam bize bir şey diyecekken İsmail'in kafasına vuruyor.

"Siktir git lan yere. Yatakta cips yiyor birde puşt." İsmail kafasını tutarak homurdanıyor. Cipsini ve telefonunu alıp yere indiğinde babama söylenmeyi de ihmal etmiyor.

"Yenge valla çocukluğumdan beri senin benimle bir problemin var ama çözemiyorum." Babamın ayağındaki terliği çıkarttığını gördüğünde cümlesini düzeltiyor. "Enişte tamam ya valla bir daha yenge demeyeceğim."

Babam terliğini yere bıraktığında Kerem lafa giriyor. "Altay abiler ne zaman gelecekler?" Babamın az önceki siniri tekrar kendini gösterdiğinde konuşuyor. "Volkan'ı arıyorum ama cevap vermiyor. Bir mesaj atsa ona bile razıyım şuan. Ne haldeler merak ediyorum."

Babamın omzunu sıvazladığımda telefonundan savaş oyunu oynadığını belli eden sesler gelen İsmail, cips paketini tutarak dizlerinin üzerine kalkıp bize uzatıyor. "Enişte bir yandan sen bir yandan bunlar kafayı yiyeceğim artık. At ağzına bir cips gevşe bak çok takıyorsunuz kafaya."

Babam sinirli bakışlarını ona yönelttiğinde İsmail omuz silkerek tekrar oyununa dönüyor. Kerem gergince parmaklarıyla oynarken ofluyor. "Annemgil Altay abiyi sevip güveniyorlar. Belki o ikna ederdi."

"Merak etme Kerem annenlerle ben konuşurum."

Kerem, babama gülümsediğinde telefonumu elime alıp şifresini giriyorum. Abime attığım mesajların iletildiğini ama bakılmadığını görünce sinirle geri yatağa bırakıyorum. Ne babam ne de abim mesajlarımıza ve aramalarımıza bakmıyor, bize dönüş yapmıyorlardı.

Kafamı babamın omzuna bırakırken bir an önce gelmelerini umuyorum. İçimdeki bitmek bilmeyen endişe ve korku varlığını sürdürürken gözlerimi kapatıyorum. Kerem'in ailesi gelene kadar uyumayı planlıyorum.

*******

Elindeki bitmek üzere olan sigaradan derin bir nefes çekiyor genç adam. Dumanı üfleyip havaya karışmasını sağlarken aynı zamanda biten izmariti yere atıyor. Ayakkabısının ucuyla yerdeki izmaritin ezilerek sönmesini sağlayıp adımlarını harekete geçiriyor.

Boğazından birkaç öksürük kaçarken dakikalardır, kardeşinin kaçırılmasına sebep olan eski korumasını döven arkadaşının yanında duruyor. Elini kaldırarak kendisinden uzun gencin omzuna koyuyor. Arkadaşı eğer biraz daha devam ederse dövdüğü adamın cesedi önlerine serilecekti. Ağzından bir isim çıkmadan ölmesini istemiyordu.

Gözlerinin Yeşili - Arda'FerdiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin