Özür

331 28 17
                                    

Tam 1 saattir Barlas Komutanla birlikte yürüyorduk. Tamamen sessizdi ve konuşma girişimlerimde beni tamamen susturmuştu. Ben de pes etmiştim artık. Tek dileğim bu oyunun çabucak bitmesiydi.

O önde ben arkada giderken bir ses duyduk. İkimiz de aynı anda sesin geldiği yöne doğru başımızı çevirdik. Adım sesleriydi ve gittikçe yaklaşıyordu.

Elimi kemerimdeki tabancaya götürdüm. Benim aksime Barlas komutan oldukça sakindi. Ses gittikçe yaklaştığında nefesimi tuttum. Elimdeki silahı daha çok sıktım.

"Devam edelim." Barlas komutanın emriyle şaşkınca ona döndüm. Bildiğiniz bir canlının yürüme sesiydi ve o boşveriyordu.

"Ama komutanı-"

"Emre karşı itaatsizlik mi ediyorsun asker‽"

"Hayır komutanım."

"Yürü o zaman."

Oflamak istedim ama bunu yaparsam muhtemelen ortaçağdaki gibi kelle giderdi. Bu komutan çok sıkıcıydı. Tamam hepsi öyle ama bu ayrı bir sıkıcı.

Birkaç dakika daha yürüdükten sonra ses kesilmişti. Ben de sıkıntıdan kafamda reklam müzikleri çalıyordum. Bir anda yere yapışınca müzik kesildi.

"Ah!"

"Sarhoş gibi yürürsen böyle düşersin. Ne biçim askersin sen."

Barlas komutan bildiğiniz bana çelme takmıştı. Derin bir nefes alıp yeniden ayağa kalktım. Küfür etmek istedim ama karşımdaki yarbay rütbeli birisi olunca yemiyordu.

Bir şey söylemeden yürümeye devam ettim. Arkamda da olsa üstümdeki bakışlarını hissediyordum. Birkaç adımda bana yetişti. Kolumdan tuttuğunda ona baktım. Az önceki alaycı ifadesine göre şimdi ifadesizdi.

"Neden geldin buraya asker?"

E ben bu soruyu cevapladım.

"Vatanımı korumak için komutanım."

"Senin vatanın burası değil. Parası mı iyi geldi? Doğru söyle."

İyice sinirlenmiştim. Fakat saygımı korumalıydım. Karşımdaki bir komutandı.

"Kendini Türk hisseden herkes Türk'tür efendim. Ayrıca ben melezim. Benim damarlarımda da Türk kanı dolaşıyor." Son dediğimle sırıtışı büyüdü. Umursamayıp devam ettim. "Hem neden sırf parası güzel diye ölme ihtimali yüksek olan bir meslek seçeyim?"

Barlas komutan yavaşça bana yaklaştı. Tepki vermedim. Sinirliydim. Belki sesim sonda biraz yüksek çıkmış olabilirdi. Ama umrumda değildi. Aramızda bir adımlık mesafe kaldığında durdu.

"Demek 'vatanın' için öyle mi?"

"Öyle."

"Yunanlıları sevmem. Hiçbirine de güvenmem. Nasıl anlarsan anla. İster ırkçılık ister başka bir şey. Sen buraya ait değilsin. Bu formaya da layık değilsin."

"Yunanlıları sevmeyebilirsiniz, güvenmeyebilirsiniz. Saygı duyarım. Fakat ister kabul edin ister etmeyin, ben buraya aitim."

Barlas komutan başını aşağı yukarı salladı. Bu gelecek 2 saat içindeki son konuşmamızdı.

Bayrağı biz bulamamıştık. Yine de 2. olmuştuk. Herkes birbirini tebrik edip odalarına çekilmişti. Yiğitle ben de boş olduğumuz için film izleme kararı almıştık. Ne kadar korktuğumu belli etmeme rağmen korku filmi seçmişti.

"Bak bak bak cine bak."

"Baban baksın cine. Gitti mi?"

AMARTİA (Gay Love Story)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin