Güneş batarken yemeklerimizi yemiştik. Ece ile suyun içindeki hallerini konuşmamıştım. Yeri burası değildi. Daha kapsamlı dedikodu gece yapılacaktı. Ece de bunu bildiği için sürekli gözlerini kaçırıyordu. Burak ve Buğra ilerdeki çınar ağacına salıncak kurmaya çalışıyorlardı. Abim ve Gediz ise semaverde çay demlemekte meşguldüler. "Hava çok güzel değil mi? Tam şarkı söylemelik." Ece'nin îmâsı ile gülümsedim. "Ee o zaman gitarım nerde benim?" Babam elinde gitarla yanıma yaklaştı. "İşte buyurun küçük hanım." Beklemediğim anda arkamda duran babamdan gitarı aldım. Ailelerimiz yanımıza yerleşirken Ece ile bir şarkı seçmeye başladık. "Hangi şarkıyı söylesenki" Telefondan şarkı isimlerine bakarken Ece'nin koluna hafifçe vurdum. "Abime hangi şarkıyı ithafen söylememi istersiniz Ece hanım?" Ece kızarırken kolumu çimdiklemeyi ihmal etmemişti. "O zaman Raf şarkısı." Buğra, göz kırpıp karşıma oturdu. "Güzel şarkı." Dişlerimi dudağıma geçirerek gülümsememeye çalıştım. "Güzel fikir. Aferin lan Buğra!" Burak, Buğra'nın sırtına vurarak yanına oturduğunda gitarın tellerinde parmaklarımı gezdirdim.
"Tenime yazılmışsın
Elimden ne gelir
İçime kazınmışsın
Beynim kalbime yenilirÇıkmadın aklımdan bir gün
Yüzün hep, gözümün ucunda
Kendini bir duvar gibi
Ördün karşıma"Son kez tekrarlayıp şarkıyı bitirirken Buğra'nın bakışlarında kaybolduğumu hissetmiştim. Mavi gözlerinin adeta içi parlıyordu. "Ee kim bana eşlik edecek? Burak?" Burak gözlerini kocaman açarak reddetti. "Ben sana eşlik edebilirim." Gediz'in cümlesi ile Buğra hafifçe öksürürken onayladım. "Hangi şarkı olsun?" Gediz, bilmiyorum anlamında omzunu kaldırırken aklımdan geçen şarkıları değerlendirdim. Parmaklarım tellerinden üzerinden bir ritim yakaladığında Gediz'e baktım. Şarkıyı bildiğini onaylamak için başını salladığında gözlerim tekrar maviliklerle buluştu. Kaşlarını çatmış bir şekilde onu gördüğümde hafifçe tebessüm ettim.
"Al aşkım beni yanına
Dalmışım sarhoşluğuna
Bir ömür senle aşalım
Al uçur beni sonsuzaKaybetmek varsa ne çıkar
Aşkta yer yok korkuya"Buğra çapkın gülüşlerinden birini takınmıştı bile. "Oturmaya mı geldik? Açın bir şarkı." Burak'ın annesinin cümlesiyle annem hemen bir şarkı seçmişti. "Ee böyle bir zamanı değerlendirelim. Dans!" Annelerimiz ve babalarımız ayağa kalkıp birbirlerinin karşısında yer alırken şarkıda başlamıştı. "Siz de çocuklar! Kalkın!" Abim hızla Burak'tan önce Ece'yi kapmıştı. İkisi de ortaya geçtiklerinde Burak diğer masadan gözüne kestirdiği kızın yanına adeta uçmuştu. Gülümseyerek onları izlerken gözümün önüne uzatılan el ile oraya döndüm. "Eşlik eder misin?" Gediz'in sorusu ile ufak şaşkınlığa uğrasam da bunu belli etmemeye çalışmıştım. Buğra, Gediz'in önüne geçip elini uzattı. "Devin birine eşlik edecekse bu kişi kesinlikle benim." Alaylı bakışlarını üzerinde gezdirdi. Gediz, tek kaşını kaldırırken kendini beğenmiş bir ifade takındı. "Bırak da buna Devin karar versin." Buğra alayla gülümseyip bana döndü. "Evet Afrodit. Kararını bekliyoruz." Konuşacağım sırada çeşmenin orada gördüğümüz kız elini Buğra'nın omzuna koydu. "Bırak ikisi dans etsin. Biz birlikte dans edelim." Kaşlarımı çatılırken Buğra elimden tutup beni kaldırdı. "Sana eşlik edecek kız da geldiğine göre ben benimkini alıyorum." Göz kırpıp yanlarından uzaklaşmıştık. Buğra'nın elleri belimde yerini alırken kollarımı boynuna sardım. Gülümseyerek yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Sende biliyorsun." Kapanmış gözleriyle burnunu burnuma değdiriyordu. "Neyi?" Belimdeki elleriyle beni kendine daha fazla yakınlaştırıp gözlerini açtı. Mavi gözleri kahverengi gözlerimle birleştiğinde nefesim kesiliyor gibi hissettim. "Gözlerimin senden başkasını görmediğini.." Tanrım! Tanrım! Ne dedi o?! Gülümseyerek yanağımı yanağına yasladım. Derin bir nefes aldığını duyduğumda kızardım. Huzurlu olduğu her an derin bir nefes alırdı. Kulağıma çalan şarkıdan farklı bir şarkı mırıldanmaya başladığında gözlerimi kapattım. Onun kokusu, onun sesi, onun varlığı...