Yaklaşık 30 dakikadır benzinlikteydik. Sebebi ise annem ve babamın eve iki kez geri dönmesiydi. Kardeşlerim hala küçük bir bebek gibi tuvalet ihtiyaçlarını tutamıyordu. Sıkıntıdan nefes verip arabadan aşağı indim. Abim, tanıdığı biri ile konuşurken telefonu elime aldım.
Zamansız Grup
Burak: Nerdesiniz be! (08.30)
Ece: Ya Allah seni kahretmesin Burak! Niye yol çalışması olduğunu söylemiyorsun? (08.32)
Burak: Niye söylüyüm kızım? Kör müsün koca tabelayı göremeyecek kadar? (08.32)
Ece: Hay ben senin! (08.33)
Burak: Senin ağzın iyi bozulmuş. Gelde bir düzelteyim, karı! (08.33)
Ece: Ben bir geleyim de sen gör! (08.33)
Burak: Gel lan gel! Bir de tehdit ediyor, bacaksız! (08.34)
Buğra: Ben geldim. Kapat telefonu da beni karşıla maymun kılıklı. (08.35)
Burak: İlk defa mı geliyorsun kardeşim? Gir kapıdan. (08.35)
Buğra: Yazıklar olsun be, sana verdiğim emeklere (08.36)
Burak: Deviiiiiin!? Nerdesin be?
Devin: Hala yolda
Burak: Kızım nerden geliyorsun sanki
Devin: Kardeşi olmayanlar anlamaz beni!
Burak: Bağırma be!
Devin: Sanane be!
Burak: Aman be!
Buğra: Manyaklar sizi
Ece: Ya gelin beni burdan alın ya da geri gidiyorum ben!
Burak: Geliyoz be sus!
Buğra: Allah'ım ya!
"Hadi gidiyoruz, Devin." Abimin sesiyle arabaya geri bindim. "Bizimkiler geldi mi?" Abim, sinirle arabayı çalıştırdı. "Yolu yarılamışlar! Bizde onları burda bekliyoruz işte." Duyduğum cümle ile şaskınlığımı gizleyemedim. Benim ailemde bir tür sorun olmalıydı sanırım. Hepsi tuhaftı. Abimin siniri annemgile yetiştiğimizde azalmıştı. Rahat bir nefes alıp müziği açtım. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.
" Bir bakarsın uzaklardan
Bahar yüzünde
Çıkar mı bu yollar ona, kim bilir nerede""Bu nasıl şarkı kızım? Evreni mi manipüle ediyorsun?" Abimin sesiyle gözlerimi açmadan cevap verdim. "Sen benden daha çok inanıyorsun abi böyle şeylere." Şarkının değişmesi ile gözlerimi açtım. "Ya abi! Ne güzel şarkı işte!" Abimin hareketli şarkılarının sesi yükselirken gözlerimi devirip şarkıyı değiştirmek için bir hamle yaptım. Bir hamle yaptım yapmasına da elime yediğim darbe ile geri çekildim. "Aaa! Canım acıdı. Öldür istiyorsan birde." Abimin kahkahası şarkıya eşlik ederken konuştu. "Abartma Devin. Gören de elini kopardım sanacak."
"Uyuz mudur nedir ya!" Abimin keyfi yerine gelirken rahat bir nefes aldım. Dakikalardır yanımda bir sinir küpüyle yolculuk yapmak ne kadar zordu bilemezsiniz! Şimdi keyfim yerindeydi işte. Radyodan çıkan şarkıyla elimi mikrofon yapıp abime uzattım. "Ne diyorduk kaptan?!" Abim şarkının sesini daha fazla açtı. "Vur eğlencesine!"
" Amirim beni bir hapsedin
Birkaç gün biraz kafa dinleyim
Bu kalabalık boş dünyada
Galiba tertemiz delirdim"Yeri gelip bağırırken yeri gelip dans ediyorduk. Yanımızdan geçen arabalar bizi şikayet etse haklıydılar. Maganda bizim yanımızda hiçbir şeydi! Abim, babamı geçerken kornaya basarak önüne geçmişti. "Bu araba hep böyle gitmeyecek abi. Bunun bir de yürüdüğümüz anı olacak." Abim halinden memnun gibi göz kırptı. "Rahat ol güzellik. Babamdan kaçmak karada da kolay." Kahkahama engel olamazken abim aynadan babamı kontrol etti. "Sakiniz, güzeliz, biziz!" Abimin keyiflenen sesi benim mutluluğumu daha da fazlalaştırırken köyün yoluna girmiştik. Müziğin sesini biraz kısarken camı açıp etrafı inceledim. "Özlemişim ya!" Derin bir nefes alıp temiz havayı içime çektim. "Bayılıyorum!" Abimde benimle aynısını yaparken hızla direksiyona sarıldım. "Manyak mısın oğlum sen! Önüne baksana!" Abim gülerken kafasına bir tane geçirmiştim. "Yine aptal aptal yaptın kendini." Abim cevap verecekken ani bir frenle durmuştuk. Arkadan gelen "tak" sesi ile abimin gözleri yerinden çıkacaktı. "Arabam!" Abim hızla arabadan inerken bende inmiştim. Eveeet! İşte bir bu eksikti. Arkamızdaki araba bize çarpmıştı. Babamgil sağa çekip hızla yanımıza gelirken abim arabasını inceliyordu. Arabadan inen genç hızla arabaların çarptığı kısımı inceledi. "Son anda frene bastım. Farkedemedim, kusura bakmayın." Burak'ın sesini yanımda duyduğumda yerimden sıçradım. "Ayy ben ne bileyim kaza olacağını. Bilseydim arabanın önüne öyle birden çıkmazdım." Abim, Burak'a doğru yürürken araya girdim. "Lan deve boylu Burak! Doğru olan bu zaten gerizekalı! Yola birden çıkmamak!" Araya babam ve diğer arabayı kullanan gencin girmesi ile Burak'ı abimden koruyabilmiştik. "Sende her şeye kızıyorsun ama İlter abi!" Burak'ın ağzını kapatırken hafifçe gülümsedim. "Klasik Burak işte boş konuşuyor." Burak'ın ağzına büyük bir baskı yaparken arabamıza çarpan genç konuştu. "Adım Gediz. İstersen köyün içine geçtikten sonra hasarın hakkında konuşalım. Burada yolu kapatıyoruz." Abim onaylarken Burak'ı hızla arabanın içine itip yanına oturdum. "Ah be Burak yaşattığın şeye bak! Bir bayramımızda olaysın geçsin lütfen!" Burak, hiçbir şey olmamış gibi sıkıca bana sarıldı. "Ay nasıl özlemişim ama seni." Gülümsememe engel olamıyordum. Biz ne düşünüyorduk Burak ne düşünüyordu. Sarılmasına karşılık verirken abim bağırdı. "Şimdi burdan oraya atlayıp ikinizinde saçlarını tek tek yolacağım!" İkimizde ciddileşirken evin önüne geldiğimizi farkettim. Herkes gergin bir şekilde arabadan inerken Burak eve doğru bağırdı. "Koşun çabuk kaza yaptık! İki yaralı var!!"
**
Buğra: Oğlum sen ne tür bir manyaksın!Ece: Valla ya. Burak az daha kolumu kıracaktım kapıdan çıkarken!
Sevil (Burak'ın annesi) : Ben Ahmet'e hep diyorum. Bu çocuğu yapamamışız diye de anlamıyor işte.
Gülmemek için kendimi zor tutarken Buğra ve Ece'nin bana bağırması ile ciddileştim.
Buğra-Ece: Sakin Devin sakın! Gülüyüm falan deme!
Gözlerimi Burak'a çevirdiğimde yüzündeki şeytanca bakışlara şahit oldum.Şuan hepimiz salonda Bırak'ın aptallığını tartışıyor olabilirdik. Ama Burak'ın bakışları içimdeki şeytanı bile gıdıklar haldeydi. Burak'ın bağırması ile annem düşüp bayılmıştı. Ne alaka diye sormayın, onu bende bilmiyorum. Arkamı döndüğümde annem babamın kucağındaydı. Evdeki herkesin nasıl dışarıya çıktığını sormayın bile! Hele yan taraftaki komşuların bize bakışı! Tanrım, bunları hatırladıkça utanmamız gerekiyordu. Ortamdaki gerginlik azalmıyorken Burak ağıtlar yakarak kendini yere attı.
Burak: Ah koyunum! Kara koyunum! Ben burada acı çekiyorum, siz bana kızıyorsunuz. Bugün benim kızım kesilecek! Kızım!! Az insaf be, az insaf!
İşte içimdeki şeytan bu saatten sonra kontrol edilemezdi. Gülmeye başladığımda kısa süre sonra herkesin gerginliği bitmişti. Sevil teyze, oğluna söverek mutfağa ilerlerken annemde ona eşlik etti. Ece, kendini yanımdaki koltuğa atarken Buğra göz kırparak Burak'ın yanına eğildi. "Kızın kesildi bile Burak." Burak'ın yüzündeki sevimli ifade yok olmuştu. Yüzünün rengi bembeyaz olurken Buğra, arkadaşının sırtını sıvazlıyordu. "Nasıl? Nasıl kesitiniz? Ne zaman?" Abim içeriye kanlı bıçaklarla girdiğinde Burak donakalmıştı. "Ben kestim!" Filmlerdeki kötü karakterler gibi bir cümle kurduğunda Ece kahkahasına engel olamadı. Bugünden daha saçma bir gün yaşayabilir miydik acaba? Burak'ın gözyaşları yanağını ıslatırken hızla yanına eğildim. "Aaaaağğğ kınalı koyunum! Yünlerine dokunamadığımmm! Doyamadım kızım sanaaa! Aldılar seni benden! Aldılarr! Almayın diyemedim, tutamadım! Aaaağğ koyunum, koyunum!!" Abim, zafer kazanmışcasına elindeki bıçaklarla mutfağa ilerledi. "Zebani İlter!! Boyun devrilmeye emi! Saçların dökülede kel kalasın inşallah! Evde kalasın İlterrr!! Kapı kapı dolaşasında sana kız vermesinler inşAllah!" Burak'ın bedduaları, ağıtları birbirine karışırken göz ucuyla Buğra'ya baktığımda anın ikinci şokunu da yaşamıştım. Ağlıyordu! Allah'ım ben ne günah işledim de böyle arkadaşlarım var benim?