7

8.5K 384 119
                                    

bedenimden sıcak su akıp gidiyordu, ama hâlâ üşüyordum. neden bu banyodaydım? yabancılık hissi her yerimi sarmış, titrememe sebep oluyordu, bu yüzden suyun sıcaklığını arttırdım. başımdan aşağı dökülen sıcak suyla nefes almaya çalıştım, çok zordu.

suyu kapatıp kapıya asılı bornozu üstüme geçirdim, içeriden müzik sesi geliyordu fakat odaklanamıyordum. aynada ki buharı silip aksime kısa bir bakış attım, hâlâ aynı yorgunluk aynı bıkmışlık vardı çehremde.

banyodan çıktığımda tam karşımda ki odanın kapısını açıp hızla içeri girdim.  bu eve gelişimin ilk günüydü, elzem hocanın geniş apartman dairesine taşımalı bir gün oluyordu. bornozu aşağı indirip yatağın üzerinde ki iç çamaşırlarımı giydim hızla, ardından aynanın önüne geçip bedenime bakarken birden kapı açıldı.

dudaklarım korku ve şaşkınlıkla aralanırken elzem hocanın şaşkın bakışları ile karşı karşıya geldim. bakışlarını kaçırmadı, aksine gözlerime bakmaya devam etti.

"çabuk çıkmışsın duştan, geçti mi yorgunluğun? ayrıca ek havlu getirmiştim, çıktığını duymamışım."

hiçbir şey diyemedim, kulaklarıma kadar yanıyordum şu an. elinde ki havluyu bana uzattığında alıp hızla havlu ile bedenimi kapattım, tek kaşı yukarı kalkarken kapının pervazından omzunu çekip odaya girip kapıyı kapattı.

ben onu izlerken bana yaklaşıp ellerini bedenime sardığım havluya sardı ve nazikçe, hiçbir çaba sarf etmeden havluyu aşağı indirdi. önümde durmadı, arkama geçip tıpkı okulda yaptığı gibi arkadan sarıldı bana.

göğsünü sırtımda hissediyordum, sıcak nefesi kulağımın biraz üstündeydi, elleri ise çıplak belime sarılıydı. göğsüm hızla inip kalkarken bir eliyle ıslak saçlarımı kenara aldı ve boynumu öptü, baştan aşağı titrediğimi hissettim.

"güzel kızım" diye fısıldadı "benden çekinme."

başımı salladım usulca, gülümseyip saçlarıma, şakağıma ve omzuma bir öpücük kondurup geri çekildi. ben daha bu öpücüklerin ağırlığından sıyrılamamışken beni yatağa oturtup yatağın üstünde duşa girmeden önce hazırladığım siyah tişörtümü eline aldı, usulca başımdan ve kollarımdan geçirirken sesimi çıkartamadım, çok uzun zaman oluyordu her işimi kendim yapalı.

beş yaşımdan beri kendim giyinmeye çalışıyordum, ben annesiz büyümüştüm, hapishanede ki kadınlar bazen bana acır kıyafetlerimi giydirirlerdi.

bacağıma değen elle irkilip elzem hocaya baktığımda bana bakmadığını, siyah eşofman altını bacaklarımdan geçirdiğini gördüm, hâlâ daha tam olarak ayağıma basamıyordum, belki de bu yüzden giydiriyordu kıyafetlerimi bana.

beni yönlendirip ayağa kalkmamı sağladı ve eşofmanı belime kadar geçirdi. geri çekildiğinde yüzünde oldukça güzel bir gülümseme vardı.

"saçlarını örmemi ister misin?"

boğazımı temizleyip "bilmem" dedim, sesim kısık çıkmıştı. derin bir nefes aldı, yere iki toz pembe minder atıp birine beni oturttu ve diğerine kendisi oturdu. boy aynasının önüne oturduğumuz için onu görebiliyordum, masanın üstünden aldığı tarakla saçlarımı yavaşça taramaya başlamıştı. kumral tutamlarım onun elinde canlanırken yavaşça uzun saçlarımı örmeye başlamıştı.

"eğer hoşuna gittiyse, saçlarını hep örmek isterim."

dudaklarımı dişledim "hep mi?" dedim, sesimde ki o anlam veremediğim ton canımı sıktı. aynadan bakarken gülümsediğini gördüm "hep" dedi "sen izin verdiğin her an" diye de devamını getirdi.

saçlarımı örmeyi bitirdiğinde bileğinde ki çiçekli mavi tokayı çıkartmış örgüyü bağlamıştı. ne yapacağımı bilemeyip öylece dururken elini belime sarıp, başını sırtıma yaslamıştı.

"sana her baktığımda kendimi görüyorum defne" dedi, sesinde duyduğum acı boğazıma yumrular dizdi. "ve sana her baktığımda dokunmaktan korkuyorum, porselen bir bebek gibi kırılmandan korkuyorum. seni kendi ellerimle büyütmek istiyorum, saçlarını örmek, istediğin herşeyi sana almak istiyorum. sen uyurken sana kitap okumak, ve o güzel sesinden şarkılar söylemeni istiyorum.

başını kaldırdığında dayanamayıp başımı onun omzuna koyup gözlerimi kapattım, nefesini çenemde hissediyordum. gözlerim çoktan dolmuştu bile.

"anne" dedim kendime engel olamayarak, fısıltım çok güçsüzdü ama hemen dibimde olduğu için duymuştu büyük ihtimalle.

"ruhu revan'ım"

işittiğim şeyle gözlerimi daha sıkı yumdum, söylemişti, itiraf etmişti.

"biliyor musun bu sözün anlamını?" dedi, sesinden akan o yorgunluk yüreğimde ki ateşi harlamaya yetmişti bile.

"biliyorum" dedim güçsüz bir sesle. "biliyorsun, ama çekilmiyorsun" dedi tıpkı benim gibi.

başımı salladım usul usul, ne kadar o pozisyonda kaldık bilmiyorum ama artık gözlerimi açamıyordum, bacaklarımın altından geçen ellere ve sırtımda yer edinip beni yatağa yatıran kollara rağmen gözlerimi açamıyordum.

şakaklarımda sıcak bir baskı hissettim, bedenim titredi, uyku ile uyanıklık arasındaydım artık, üzerime örtülen battaniyeyi hissettim, ardından saçlarımı okşayan elleri ve bana ninniler söyleyen sesi duydum.

bir damla gözyaşı gözlerimden akıp yastığa bulaşırken yine duydum o sözü "ruhu revan'ım" dedi "nasıl da güzelsin ruhu revan'ım."

ve ben hayatımda ilk defa huzurlu bir uykuya teslim oldum, bu sefer ise yüreğimde ki ateşin sebebi acı değil, başka bir şeydi. öğretmenimin yüreğini yakan ateşe benziyordu, ve bu beni korkutuyordu.

...

bu ficin ana şarkısı tamino- indigo night
nerdeyse tüm bölümleri bu şarkıyla okuyabilirsiniz çünkü bu ficin aurasına tam olarak uyuyor.

iyi okumalar dilerim 💗⭐🕸

Mommy İssues | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin