sekiz

107 17 18
                                    

selamlar!!
sizin için bölümü hızlıca yazmaya çalıştım😭 umarım beğenirsiniz, biraz uzun bir bölüm oldu ama ikili sonunda birbirilerine farklı bir açıdan bakmaya başlayabilir🤍🤍 yorumlarınızı okumak çok keyifli bu yüzden lütfen yorum bırakmadan geçmeyinn. keyifli okumalar🤍🤍

****







Dikiz aynasından meraklı gözlerini üzerime diktiğini, gün içinde zorlasan iki kelime edeceği dudaklarının şimdi onlarca soru sormak için hazırda beklediğini biliyordum. Bir yandan akan yolu seyretmek, diğer yandan arka koltukta gözlerindeki makyajı akıtacak kadar şiddetli ağlayan beni teselli etmek istiyordu. Fakat bundan önce yaptığımız onlarca konuşmadan yola çıkarak aramızdaki mesafeleri aşamayacağının farkındaydı. O benim şoförümdü ve beni bir yerden bir yere götürmek dışında yapması gereken hiçbir şey yoktu.

"İyi misiniz?"

"Sana ne! İşine baksana."

Ağlayarak üzerimdeki takılarım hepsinden birer birer kurtuluyordum şimdi. Onca zaman bana ait olduğunu ve beni ben yaptığını hissettiğim elmaslarım hiçbiri teselli vermiyordu bana. Vücudumu saran bu pahalı parçalar ya da üstüme attığım paltom... Çıplak kalana dek soyunmak ve kendimle yüz yüze kalmak istiyordum.

"İyi değilsiniz. İsterseniz kenara çekebilirim."

Ağlarken gözlerimi devirmek zor olduğundan anlamsız bir mimikle dikiz aynasındaki gözlerine odaklandım. Şimdi sıkı sıkıya tuttuğu direksiyonu aniden kırıp ikimizi de uçuruma sürüklesem içim inanılmaz rahatlardı. Ne yazık ki sadece uzun uzun bakabildim ona.

"Çok konuşuyorsun. Arabayı eve sür."

Sıkıntılı nefesini duysam da oralı olmadım. Bugün ilgileneceğim çok daha farklı dertlerim vardı. Kısa bir süredir şoförlüğümü yapan adamın karşısında duygularımı bu derece açık yaşamak da bunlardan biriydi. Onca zaman duygularını, çoğu zaman duygusuz biri gibi davransam da, dışa vurmaktan kaçınan biriydim; pozitif veya negatif fark etmeksizin duygularını göstererek yaşamak bana göre değildi. Bunu kendim için bir koruma mekanizması olarak kullanıyordum. Mutluysam mutlu olduğumu söylemezdim. Dünyanın en iyi hediyesini de alsam yüzümde gerçekçi bir gülümseme ya da kalbimde karşı konulmaz bir heyecan olmazdı hiçbir zaman. Karşımdaki kişinin beni mutlu edebildiğini bilmesi, beni aynı zamanda üzebileceğini bilmesi anlamına da gelirdi. Öyleyse bende bir değerinin olduğunu ve isterse bedenimin ona göstereceği tepkileri seçebileceğini düşündürtmek, karşımdaki kişiye önüne geçilmez bir ego tatmini yaşatacağından onun için değersiz, sıradan birine dönüşürdüm ki bu isteyeceğim son şeydi. Bu yüzden şoförümün beni ağlarken, sinir krizi geçirirken ya da zevkten dört köşe olmuşken görmesi, üstüne üstlük bunun hakkında yorum yapabileceğini veya bana iyi gelecek önerilerinin olduğunu düşünmesi canımı sıkıyordu.

Oysa birkaç saat öncesine kadar onun ilgisi için kıvranırdın, dedi içimdeki ses. İç sesimin haklılık payı da canımı ayrıca sıkınca bir an boğuluyor gibi hissettim. Birkaç dakika önce hissettiğim panik dalgası yeniden bedenimi vururken bir kez daha aynı ses kulaklarımda yankılanmaya başladı. Derin bir nefes verip titreyen ve ara ara kasılan bedenimi rahatlatmaya çalıştım.

"İşinize karışmak istemiyorum," dedi yine dikiz aynasından gözlerimizi buluşturup. Her zaman soğuk görünen, benim gibi ifadesiz bir yüzü vardı. Şimdi de o yüz ifadesiyle sanki ilgileniyormuş gibi yaparak konuşuyordu benimle. "Ama herkesten uzaklaşmak istediğinizi anlayacak kadar aşinayım bu hisse. O yüzden izin verin sizi başka bir yere götüreyim. Kafanızı dinlersiniz ve belki biraz daha iyi hissedersiniz."

milyon dolarlık bebek | hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin