on bir

122 16 62
                                    

selamlarrr!
yeni bölüm biraz uzun oldu umarım severek okursunuz. yorumlarınızı ve desteğinizi bekliyorum🤍🤍 hatalarım varsa affola, keyifli okumalarrr...
****





Olanların üzerinden iki hafta geçmişti. On dört gün. On dört gece ve on dört gündüz. Bir şeylerin değişmesi için geçen üç yüz otuz altı saat. Binlerce dakika ve milyonlarca saniye... Her geçen sürede bir şeylerin değişeceğine inanan yüreğimle, değiştiğini düşündüğüm zihnimle zamanın içinde kaybolmuş, mekanların ve insanların üzerinden su gibi akıp geçmiştim. Her şeyin geride kaldığını sandığım fırtına öncesi sessizliğinde, halimden memnundum. İki hafta önce Jeongin'i evime çağırdığım ve beraber geçirdiğimiz güzel vaktin ardından onunla başladığımız, pek de alışık olmadığım sadık bir iletişimin içinde kendimi bulduğumdan beri her şey yolunda gibiydi.

İyiydim. Zihnim Jeongin dışında bir şeyle meşgul olmuyordu. Kang Eun'a açılan dava ve işime bir süre ara vermiş olmam bile uzun süre kaygılanmam için bir sebep vermiyordu bana. Seungmin'i olabildiğince az dinliyordum ki o da beni sıkmamak adına süreç hakkında önemli bir gelişme olmadıkça konuşmuyordu. Avukatla genelde kendisi görüşüyordu ve açık söylemek gerekirse, tüm o hengamenin içinde olmadığım için mutluydum. Evimde oturmuş beni meşgul eden şeylerle ilgilenmek, Jeongin ile basit bir akşam yemeğini paylaşmak beni güvende hissettirmeye devam ettiği müddetçe de mutluluğum bozulacak gibi değildi.

Felix konuştuğumuz günden beri benimle iletişime yalnızca bir kere geçmişti. O da nasıl olduğumu sormak içindi ve o esnada şans eseri Jeongin ile olduğumdan verdiğim cevap onu şaşırtsa da kabullenip tekrar aynı konulardan bahsetmemeye karar vermişti. Minho'dan hoşlandığımı öne sürmesinden rahatsızdım çünkü buna inanmıyordum. Gerçekleşmemesi için de üstün bir çabam vardı ve bu çaba beni Jeongin'le birlikte inşaa ettiğim bir ilişkiye sürüklemişti.

Jeongin ile olmaktan da mutluydum. Doğrusu Jeongin ile konuşmak, onunla ayık kafayla vakit geçirmek ve Jeongin ile seks yapmak harikaydı. Bir anından bile pişman olmadığım, aksine hayatımda ilk kez kendim için gerçekten bir şeyler yaptığımı hissettiren bir duyguydu. Elbette hayatım boyunca bencildim; kendimden başka bir şeyi düşünmezdim fakat bu eylem bana pozitif etkisi olan türden bir kendini düşünme hali değildi. Aksine bana zarar veriyordu. Şimdi kendime yaptığım bu iyilik her zamankinden farklıydı. Bana zarar vermeyeceğinden emin olduğum bir ilişkinin içinde olmak rehabilitasyon sürecimi hızlandırıyordu.

Bu süreçte Minho beni hiç aramadı. İlk başlarda beni araması için büyük bir beklenti içerisinde olsam da zamanla bu fikre alıştım. Onunla konuştuğumuz geceyi sadece bana iyi gelen güzel bir anı olarak hatırlamaya devam etme düşüncesini de kendime aşıladım. Onun Jisung hakkında düşündükleri çok açıktı ve yaşadıkları karmaşa her ne ise onlara zarar vermeyeceğini görebiliyordum. İlişkilerinin parçası olan basit bir pürüzdü yalnızca. Bu yüzden karışmamaya ve uzak durmaya karar vermiştim. Jeongin ile geçirdiğim güzel anlara odaklanmak da elimden gelen en iyi şeydi.

Tabii benim planlarımın çok sık sekteye uğradığı da bir gerçekti. Hatta çoğu zaman, Tanrı'nın beni bu şekilde cezalandırdığını düşünürdüm. Benim için en acı verici tecrübeler, hep hevesimin kursağımda kaldığı zamanlardı. Bu yüzden Jeongin ile geçirdiğim iki haftanın sonunda, iş için şehirden ayrılması gerektiğini benimle paylaştığı akşam içime kurt düşmesi bundandı.

İlişkimiz karşılıklı kazançlarımızla birlikte sorunsuz ilerliyordu. Jeongin beni iyi hissettiriyordu ve ben de karşılığında ona iyi hissettiriyordum. Çoğunlukla benim evimde kalıyor, benim yatağımda uyuyorduk ve bu da benim konfor alanımı terk etmediğim anlamına geliyordu. Dolayısıyla onunla olduğum süre boyunca hem konfor alanımın içinde olmak hem de onun da son derece güvenilir hissettirmesi işime geliyordu. Fakat gideceğini söylediği andan itibaren tehlike çanları benim için çalmaya başlamıştı.

milyon dolarlık bebek | hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin