Keşke tüm yaralar fiziksel olsa. Bir parça pamuk, biraz tentirdiyot, bir yara bandı, en fazla beş, on dikiş iş görürdü.
Bu kadar anıyla ne yapayım ben...
Bazen bir şarkı, bir meyveli soda, seneler öncesine götürür insanı. Al sana en âlâsından zaman yolculuğu.
Bir iş makinası yüreğinde kazı yapıyorda, tüm mahalle almış eline çekirdeği izliyor gibi gelmiyor mu sana da bazen. Ne zor bunları kelimeye dökmek. Çünkü hiç bir sözcük bu yarayı anlatmaya yetmiyor. Lisanım öyle yetersiz geliyor ki bunları sana anlatmaya. Dünyanın bir ucunda dilini yeni öğrendiğim bir ülkenin mültecisi gibi hissediyorum. Çok doluyum bir şeyler anlatmaya çalışıyorum ama..
Atayın da dediği gibi : "kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor."