3.Bölüm:Acı

33 6 10
                                    

İkimizin kahkahaları arasında kulağımıza ulaşan ses ikimizin de susmasına sebep oldu. Uraz günümü mahvetmeye ant içmişti anlaşılan.

"Ne işin var senin burada?" Dedi Uraz Meriç'e yaklaşırken. Hızla ayağa kalktım, peşimden yavaşça Meriç te kalktı.

Meriç üstünü silkelerken umursamazca Uraz'ın sorusunu yanıtladı. " Görmüyor musun? Konuşuyoruz"

Meriç'in bu sakin haline daha da sinirlendi Uraz. Dudakları alayla kıvrıldı. "Görüyorum ama görmektense daha çok duyuyorum. Kahkahalarınız bütün okulu inletiyor çünkü." Dedi sesini daha da yükselterek. Saniyeliğine gözlerimi yumdum. Yüksek sesten, bağırışlardan, kavgalardan nefret ederdim. Uraz bunu biliyordu ve bile bile yapması çok sinir bozucuydu. Derin bir nefes aldım.

Meriç te tıpkı benim gibi sesten rahatsız olmuşçasına yüzünü buruşturdu. " Kulağımızın dibinde bağırıp durmasana. Sağır değiliz. Ayrıca bizim konuşmamızdan sana ne. İster kavga ederiz ister sohbet ederiz ister kahkaha atarız hem de bütün okulu inletecek kadar. Bütün bunların hiçbiri seni ilgilendirmez çünkü ikimizin arasında." dedi sonda dediklerini bastırarak.



Uraz'ın sinirli gülüşü ufak bir kahkaha ya döndü. " İkinizin arasında öylemi" dedi daha çok bağırarak. 

Gözlerimi yumdum geri birkaç adım atıp ondan uzaklaştım.

Bağırarak daha çok o sinir bozucu sinirli kahkahalarından atmaya devam etti. "İkiniz" diye tekrar etti kendini ikna etmek ister gibi.

"Tabi ikiniz olursunuz. Yoksa niye onu savunursun ki?"

 " Söylesene Miray ikiniz ne?" dedi bu sefer bağırmayarak. Yine de gözlerimi açmadım.  Birkaç adım sesi duydum ve kollarımı saran eller.


" Söylesene Miray ikiniz ne!?"


O kadar bağırıyordu ki kulaklarımı kapatmak istedim ama kollarımı tuttuğu için yapamadım. Bu sefer daha çok bağırarak tekrar sordu.

Bunu yapmamalıydı. Rahatsız olduğumu bildiği halde kulağımın dibinde bu kadar fazla bağırmamalıydı. Başımı iki yana salladım.

Hayır. Uraz benim canımı bile isteye yakmazdı.

Meriç Uraz'ı benden uzaklaştırmaya çalıştıkça Uraz'ın elleri kollarımı daha çok sardı. Canım acıyordu. Gözümden bir damla yaş düştü.

Uraz bugün beni ikinci ağlatışın farkında mısın?

Meriç bir yandan Uraz'ı uzaklaştırmaya bir yandan beni sakinleştirmeye bir yandansa bunları yaparken sesini yükseltmemeye çalışıyordu.

Uraz bağırdıkça başımı daha hızlı sallıyordum. Meriç Uraz'ı daha çok çekiyor Uraz ise daha çok kolumu sıkıp acımı artıyordu peşindense gözyaşlarım.

" Ne halt ettiğini sanıyorsun sen Aptal!"


Ferdanın sesiydi bu. Adım sesinden koştuğu belliydi.

" Abi bırak. Kızın canını yakıyorsun bırak."


Araz.

" Şerefsiz it bıraksana kızı. Gözü dönmüş manyağın."


Meriç.

" Bırakın beni! Ne ne ikiniz ne!?"


Uraz.

"Şu haline bak babamdan bir farkın yok!"


Arazın sözleri üzerine Uraz'ın elleri gevşedi.

Kulaklarımı daha çok kapatmak istedim. Sonunda Uraz'ın elleri üstümden çekilince dengemi yitirdim. Tam düşecekken biri tuttu ve yavaşta yere oturttu. Kulaklarımı kapattım. Ses duymak istemiyordum kimsenin KİMSENİN!

Birinin saçımı okşadığını hissettim. Sonra beni göğsüne yatırıp sarıldı. Ferda. Bende ona sarıldım. Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum. Sakinleşince gözlerimi açtım.


Uraz karşımda endişeli bir yandansa tekrar o haline dönecek gözlerle bana bakıyordu. Araz yanında bir kolundan sıkıca abisini tutmuş.

Meriç aramıza girmiş bariyermiş gibi, korumak ister gibi. Önümde eğildi hafifçe gülümsedi. " Şimdi daha iyi misin lavanta?" dedi o sakinleştirici sesiyle. Neden ve nasıl bilmiyorum ama ses tonu çok yumuşaktı. İstemsizce dudaklarım rahatlık ve huzurla yukarıya kıvrıldı. Başımı salladım onaylarcasına.


Ferdanın göğsünden doğruldum. Uraz bana doğru bir adım atınca Ferda ayaklandı. Meriç se yanıma geldi.

Uraz anlamsızca Ferda ya baktı. " Onu en iyi ben sakinleştiririm. Çekil önümden şuan saçmalıyorsun."

" Gördük sakinleştirmeni. Kızı bu hale getiren sensin zaten. Asıl sen ne saçmalıyorsun."

Uraz tekrar sabrını yitirince Meriç'in yanına kaydım iyice. Bedenlerimiz temas ediyordu. Umurumda değildi.

Burnunu sıktı derin bir nefes aldı. Bize bakmadan parmağıyla bizi gösterdi. " Bak ikisinin o halini görmedin kahkahla-"

Uraz'ın sözünü kesen Ferdanın tokadıydı. Açık kalan ağzımı elimle kapattım.

Ferda parmağını Uraz'a sallayarak " Birincisi bu kızın kimle ne yaptığı seni ilgilendirmez sırf çocukluk arkadaşıyız diye. İkincisi biz senin kimle eğlendiğine kahkaha attığına karışıyor muyuz?" dedi.

Uraz bocaladı. Ferda haklılığı ile başını daha da dikleştirdi. " Bak Uraz. Seni her zaman kardeşim kadar sevdim hatta yeri geldi ondan bile daha fazla. Bizim birbirimize olan sevgimiz tartışılmaz. Ama Uraz seninkini şu sıralar sorguluyorum. Ya sen Miray yüksek sesten korktuğu için onun yanında oyun bile oynamazsın. Bu halin ne? Ne oldu sana böyle?" Sesindeki hayal kırıklığı canımı benim bile canımı yaktı.

Oturduğum yerden kalktım peşimdense Meriç. Uraz'a baktım. Yüzümden ne anladı bilmiyorum ama anlama işini ona bırakmayacaktım. "Ben söyleyeyim Uraz'a ne olduğunu. Sadece Uraz'ın hayatında benden, bizden daha çok önemsediği biri var. Hatta o kadar çok önemliki-"

Uraz endişeyle sözümü kesti. "Hayır Miray. Yapma." Başını iki yana salladı.


Acıyla gülümsedim. " Ben bir şey yapmadım Uraz. Unuttun mu sen yaptın." Sesim biraz yükseldi ama asla Uraz'ın ki kadar değil. " Sen gidip bir başka kız için beni riske attın. Sırf başka bir kız için bizim sözümüzü kullandın. Ya sen o kızı koruyup beni öne attın. Peki ben naptım? Aptal gibi sırf sana verdiğim bir söz yüzünden gidip yalan söyleyip seni korudum. Sense doğruyu söylemek beni korumak yerine yalan söyleyip onu korudun."

Araz ve Ferda anlamayarak bakmaya başladılar. Araz " Ne yaptın sen?" dedi abisine.

İçim soğumamıştı. "Biliyor musun ben seni suçlayamıyorum bile o gün o sözü verdiğin gün, yaşadıkların için hep kendimi suçlayıp durdum. Ben o gün canın yandığı için ne kadar ağladım biliyor musun?" dedim yüzümü buruşturdum. " Ne kadar canım yandı biliyor musun? Benim yüzümden o hale düştüğün için. Ama bakıyorum da sen benim canımı acıtmana rağmen bir damla gözyaşı bile dökmedin. Kaç yıllık arkadaşım beni başkası için kullandı. Daha doğru düzgün tanımadığım biriyse yanıma geldi, halime acıyıp. İki gülüp moralim yerine geldi. Ama sen gelip onun da içine sıçtın."

Uraz tam ağzını açıp bir şey şöyleceyken onu susturdum. " Sen benim o kadar canımı yaktın ki. Ama emin ol fiziksel acı kalbimin acısının yanında hiçbir şey."


Uraz'ın konuşmasına izin vermeden yürümeye başladım o da durdurmadı zaten. " Gidelim Ferda"

Ferda arkamdan gelip koluma girdi. Çıkarken Meriç'in Uraz'a aptal dediğini duydum.
Bahçeden ayrıldık.


Beklenen ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin