7.Bölüm:Çatı Katı

18 4 4
                                    

Meriç'le ayrılıp evlerimize gittik. Daha eve girmeden Araz'ın acil toplantı ısrarlarıyla çatı katına çıktık.

Zaten yeterince yorgundum.

Çatı katı aslında normal bir daire gibiydi. 4 katlı binanın en üst katı. Girişin hemen solunda tuvalet, karşısında ufak bir tezgah ile mini bir buzdolabı, sağındaysa oturma grupları vardı. Birde odanın önünde güneşe bakan güzel bir balkon.

Yerde halı olduğundan ayakkabılarımı çıkardım. İçeri girer girmez kendimi tekli koltuğa attım. Aslında hedefim üçlü kanepeydi ama Uraz'ın orda oturduğunu görünce rotamı değiştirdim.

Bir tane üçlü koltuk ikişer tane de tekli koltuk karşılıklı konulmuştu.

Çantamı çıkarıp yere koydum. Ellerimle sırtımı ovuşturmaya başladım. Gözlerimi kapatıp başımı geriye attım.

Her zaman ki gibi Araz'ın açtığı açılış ile başladı "Geleneksel Sınav Ayı" toplantımız.

Dördümüz de aynı lisede okuduğunda sınavlarımız aynı zamanda başlardı. Diğerlerinin benim kadar derslerle arası olmadığından sınavlara 1 hafta kala bu toplantıya oturur ders çalışmaya başlamak için birbirimizi motive eder ve çalışma programı oluştururduk. Ki benim için gerekli olan bir şey değildi bu toplantı. Zaten derslerimi aksatmadan çalışırdım. Tek eksik dersim fizikti onu da aramızdan bana çalıştıracak olmadığı için ben bu grupta sadece çalıştırandım.

Rahatsızca yerimde kıpırdandım. Bu küçücük koltukta yatmak hiç kolay değildi. Yan dönüp yattım. Başımın altına kucağımdaki yastığı koydum ayaklarımı da yer olmadığı için saldım.

Çok uykum vardı. Uyusam ayıp olur muydu acaba?

Yanımdaki küçük koltukta oturan Ferda' da benim gibi yattı. Ayaklarını uzatıp bana güldü.

Bende yattığım yerden ona sırıttım.

Araz çocuk gibi mızmızlanmaya başladı. " Ee ama siz beni dinlemiyorsunuz ki."

Ferda Araz'ı duymazlıktan geldi. " Nereye kayboldun haber vermeden. Uraz'a soruyorum 'Lahmacun yemeğe gitti' diyor. Ne lahmacunu bu ya?"

Uraz'ın Meriç'i söylememesine şaşırmadım.

Duyduklarımda sırıtışım gülmeye dönüştü. " Doğru demiş Lahmacun yemeğe gittim. Hayatımda yediğim en güzel lahmacundu bir gün senle de gitmeliyiz."

Neden bilmem- belkide yemek esnasındaki sohbetten- lahmacun ayrı bir lezzetliydi.

Ferda koltukta doğruldu. Derin bir nefes verdi. "Miray bana doğru düzgün anlatsana şunu."

"Meriç'le lahmacun yemeğe gittik. Bu kadar başka bir şey yok."

Ferda gözlerini büyüttü. Ağzını sonuna kadar açtı şokla sonra eliyle kapattı. Seke seke yanıma gelip koltuktaki azıcık kalmış boşluğa oturdu.

Heyecanla sırıttı. " Sakin bana o gün yanında olan taştan bahsettiğini söyleme."

Bu tepkisi benimde sırıtmama sebep oldu. " Evet o taştan bahsediyorum."

Ferda ufak bir çığlık attı. Sonra elleriyle beni sarstı. " Hemen anlat! Ne ara oldu? Ne zaman tanıştınız? O mu ilk adımı attı yoksa sen mi? Şey peki-." Bir anda somurtup sözünü yarıda kesti. Sonra küsmüş gibi kollarını birleştirdi. " Sen bana söylemeden nasıl date çıkarsın?" Dedi kırılmış sesiyle.

Koltukta doğruldum. Onu yanıma çekip sarıldım. " Aşk olsun ben senden habersiz date çıkarmıyım?"

"Çıkmışsın işte."

" O bir date değildi Ferda. Sadece arkadaşça bir buluşma."

Omzumdan başını kaldırdı. " Arkadaşçamı? Ben deminden ne kadar sevindim oldunuz diye sen gelmiş bana arkadaşça diyorsun."

Gözlerimi devirdim. " Kusura bakma ben senin gibi şıp sevginin formülünü hala bulamadım."

Abartı dramasıyla " Öyle bir çocuğa aşık olmayanda ya kördür ya salak bir Miray."

Verdiğim cevap derin bir iç çekmeydi. Ferda ise bana iyice sırnaşıp sırttı. " Bugün olmaması yarın olmayacağı anlamına gelmez ne de olsa?"

" Aynen canım aynen."

Başımı kaldırdığımda Uraz ve Araz ile göz göze geldik. İkisi de bizim aksimize somurtarak bakıyorlardı. Hatta belki gözlerinde kıskançlık duygusu. Araz'ı anlıyordum ama Uraz neden böyle hallere giriyordu anlamıyorum.

Ferda onları benim yerime daha konuşmadan susturdu. "Ne bakıyorsunuz lan! Siz yapınca bir şey yok. Biz şurada iki laf etmişiz. Zaten sizin yüzünüzden moralimiz düşük. O ağzınızı bir açıp saçmalayın sizi varya ne yaparım."

Uraz ayağa kalktı. " Senin de sanki biraz dilin uzamış sanki ha?" dedi bir kaşını kaldırarak.

Ferda dahil hepimiz Uraz'ın ne yapacağını çok iyi biliyordu.

Uraz Ferdayı sırtına aldı. Kafasından dökülen saçları kısa olduğundan yeri süpürmüyordu. Ayaklarını ise durmadan kurtulmak için çırpıyordu ama nafile.

Uraz kendi etrafında dönmeye başladı. Uraz kahkahalar atıyor arada bir daha onu terslememesini söylüyor. Ferda ise bir daha yapmıyacağına dair sözler veriyor. Uraz hızı arttırınca yardım çığlıkları yükseliyordu. Ferda hariç hepimiz bu manzaraya gülmekle meşguldük.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Beklenen ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin