Çalışma masama oturup kafamı kollarımın üzerine koydum. Saçlarım gözlerimin önüne düşmüş ve görüşümü tamamen kapatmıştı. Kendimi boşlukta serbest dolaşan bir katı cisim gibi hissediyordum. Tıpkı Fizikte yaptığımız gibi varlığım ihmal edilebiliyordu.
Kapımın ışık hızında açılması ile kafamı kaldırıp gelene bakmıştım. Kötü haber araştırma ve geliştirme uzmanı olan abimdi tabi ki!
"Katy?" dedi sanki farklı bir dünyaya sesleniyormuşcasına.
"Ne var abi! Ne var!"
"Ne zaman gideceğini duymak istemiyor musun?"
Alaycıl bir şekilde düşünmüş gibi yaptıktan sonra kaşlarımı çattım.
"Tabi ki istemiyorum!"
"O zaman yarın yola çıkacağını sana söylemeyeceğim"
Gözlerimi tamamen açmış bir şekilde ona bakarken söylediği kelimeleri yeni yeni idrak edebilmiştim. Yarın mı? Ne yani belgeleri bir gün daha saklayabilseydim oraya gitmekten kurtulacak mıydım? Denklemde yok edilen eleman kadar bile şansım yoktu hayatta!
"Şaka yapıyorsun dimi?"
Kafasını iki yana sallayarak bana baktı.
"Gayet ciddiyim."
Sandalyeden bir hışımla kalkarak ellerimi belime koymuştum.
"Daha hazırlanmadım bile!"
"Bana ne bağırıyorsun! Hazırlan o zaman."
Arkasını dönüp odadan çıktığında hâla şoktan çıkamamıştım. Bütün hayatım yarın sona erecekti demek. Ne kadar büyümüş olursam olayım benim yerime karar alabiliyorlardı! Omuzlarım pes edermişcesine düştüğünde gözlerim odamda dolandı.
"Buraya kadarmış" dedim rafımdaki fantastik kitaplara bakarak. "Yollarımız burada ayrılıyor."
Daha sonra hüzünlü bir iç geçirerek yakışıklı elflerimin duvardaki posterlerine baktım.
"Size de elveda büyülü diyarlar, sihirli güçler. Tamam durun ağlamayın beni de ağlatacaksınız."
Vedalaşmam bittiği anda sevgili odama son bir kez daha bakıp kapıya yönelmiştim. Ben daha açamadan kapı, yüzümle buluşmuştu bile. Alnımı ovuşturarak kaşlarımı çattım. Çok acıtmıştı. Karşımda durmuş bu halimden zevk alıyormuşcasına gülen insan(!) taneciğine bakarak nefesimi üfledim.
"Sadist falan mısın sen?"
"Bilemiyorum şüphelendim şimdi biraz."
Dudaklarını birbirine bastırarak gülmemeye çalışıyordu. Hem yine ne olmuştu da gelmişti odama? Bu sefer hangi harika haberi vereceğini merak ediyordum doğrusu.
"Yine ne oldu?"
"Uçak sabah 6 da kalkacakmış. Onu haber vermeye geldim. "
6'da mı? O kadar erken mi! Herkes ne kadar da çabuk kabullenmişti bu durumu. Gitmem için can atıyorlarmış resmen. Ben, gerçekten hiçbir şeye anlam veremiyordum! Abimi bir kenara çekip odamın kapısından giren anneme baktım. Elinde benim eski küçük pembe valizim duruyordu. Bakışları sevgi dolu bir şekilde yanıma yaklaştı.
"Ah benim küçük Katy'im büyümüş de uzaklara mı gidiyormuş"
Yüzünde kocaman bir gülümseme olmasına rağmen gözlerinde hüzün vardı sanki.
"Gitmeyeyim işte, ben ne yaparım uzaklarda siz olmadan"
"Saçmalama Katy" dedi elindeki bavulu yatağın üzerine koyarak. Ardından saçlarımı okşayarak bana sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAHİLER OKULU
HumorOrası sihirbazlık ya da büyücülük okulu değil. Orada vampir ya da kurt adamlar yok. Orası gayet sıradan gözüken Dahiler Okulu. Katy için 'X' kadar gereksiz ve 'karbon kimyası' kadar sıkıcı bir yer. O, dünyanın dört bir yanından dahilerin toplandığ...