Birinin adımı seslenmesiyle yavaş yavaş gözlerimi araladım. Ahu'yu görmem ile uyanmaktan vazgeçip pikeyi kafamın üstüne kadar çektim.
"Akşam yemeği hazır oldu. Kalk ve elini yüzünü yıkayıp aşağıya in. Fazla uyku iyi değil sağlığa."
Pikeyi üstümden kaldırdım ve doğruldum.
"Tamam. Git sen ben elimi yüzümü yıkayıp inerim birazdan."
Ahu odamdan çıkınca oturduğum yatağımda kendime gelmeye çalıştım. Saçımı başımı topladıktan sonra kalkıp odamdaki banyoma doğru ilerledim. Elimi yüzümü iyice yıkadıktan sonra aynadan kendi görüntüme baktım. Gözlerimin altı hep şiş olmuştu. Sanırım Ahu dediğinde haklıydı. Çok uyuyordum. Aptal olacaksın Gece!
Temiz bir havlu ile elimi yüzümü kuruladıktan sonra odama döndüm. Hâlâ kapalı duran perdelerim gözüme çarpımca pencereye doğru ilerledim. Perdeleri çekip odamı havalandırmak için camlarımı açtım.
Aklıma gelen o gözler... Tenime değen soğuk rüzgarla üşüyüp pencereden uzaklaştım.
Odamdan çıkıp merdivenlere yöneliyordum ki koridorun sonunda bir hareketlilik oldu. O tarafa doğru döndüğümde hiç bir şey yoktu. Bana öyle gelmiştir diyip merdivenlerden aşağı doğru inmeye koyuldum. Bu kez arkamda bir hareketlilik hissettim ve hızla arkamı döndüm. Yine kimse yoktu. Gerilmeye başlıyordum.
Önüme döneceğim esneda koridorun sonundaki karartıyı gördüm çok kısa bir anlığına. Kalp atışladım hızlanırken aklıma o gördüğüm kapşonlu adam geldi.
Her ne kadar korksamda cesaret ettim ve holün sonuna doğru ilerledim. Akşam olmuştu haliyle dışarısı karanlıktı. Holün lambaları yakılmamıştı. Alt kattan gelen ışıklar ve sokak lambaları etrafı az da olsa aydınlatıyordu.
O gördüğüm karartının gittiği tarafa yani sağa doğru döndüm. Hiç bir şey yoktu. Hayaldir Gece. Ne halt etmeye geldin buraya aptal kız.
Sinirlerimin bozulmasıyla gözümü kapatım derin bir nefes ciğerlerime çekip geri açtım. Gördüğüm şeyle avazım çıktığı kadar bağırdım. Ellerimle yüzümü kapatıp beni daha fazla taşıyamayan bacaklarımı zorlamayıp yere düştüm.
Kulağıma işleyen bağırış sesleri atılan çığlıklar tanımadığım bu inleyiş... Ellerimi bu kez kulaklarıma götürerek sesimin çıktığı kadar bağırdım.
"Duurr! Yapma! Hayıır!"
"Dur dedim sana! Acı çekiyor. Duur!"
Kesilmeyen sesler daha yakından geliyordu. İstemsizce ellerim saçlarıma gidiyor ve çekiştiriyordum. Kafayı yemek üzereydim. Bedenime dokunan ellerle tekrar çığlık atmaya başladım.
"Dokunma banaa!"
"Gece! Gece benim Ahu. Yok birşey gözlarini aç. Gece!"
Bir türlü kendime gelemiyordum sesler susmuyordu. Korkudan titremete başladığımı hissettim. Gözlerim kayıyordu.
"Gece kendine gel. Emine hanım ambulansı arayın hemen. Gece benim aç gözlerini. Geçti artık. Yok bir şey."
Beni sarsan kollar Ahu'ya aitti. Sesler uzaklaştı. Kısa bir süre sonra da tamamen kesildi.
"Gözlerini aç ben burdayım."
Nefes alış verişlerim oldukça hızlıydı. Çok hafif gözlerimi araladığımda Ahu görüş açıma girdi. Hemen ardından ise Emine teyze , Ömer abi ve bahçeyle ilgilenen Hüseyin amca'yı gördüm.
"Yok bir şey güvendesin. Sakin ol."
Bedenim hala titriyordu. Her şey etrafımda dönmeye başladı. Ahu'nun sesi de uzaklaşıyordu. Karanlık bir kez daha beni kendine çekti ve ben karşı gelemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ESARETİ
JugendliteraturHerkesden somutlaşmış asosyal bir hayat yaşayan Gece , yaşadığı dehşet verici şeylerle korkunç gerçeğini öğrenir. Görüp tanımadığı kişiler , peşini bırakmayan varlıklar ve izleniliyormuş hissiyatı gün geçtikçe bozuk olan psikolojisini daha da bozar...