4- Acı Gerçekler

21 8 0
                                    

Uyan küçük kız. Hayat acı bir gerçektir...

Duyduklarım neden bu kadar ağır geliyor ruhuma? Neden omzuma koca bir yük bırakıldı? Neden şansızlık , huzursuzluk peşimi bırakmıyor? Neden Gece? Neden sen? Yaşamak haram mı kılındı bu küçük bedenine? Bu yaşadıklarım bana haram kılınan bu hayatın cezası mı?

Bu kadar mı zor olur? Aldığım nefes acı veriyor bedenime. Ölümle yaşam arasında bir arafta kalmış gibiyim. Yaşama dair tutunacak bir dalım bile kalmamış gibi sanki. Boğazımdaki o acı düğüm bir türlü geçmek bilmiyor. Bedenim tir tir titriyor.

"Hayat bana karşı bu kadar acımasız olmak zorunda mı?!"

"Belki bu de senin kaderin Gece Hanım. Belli ki hayatın sana gösterecek merhameti yok."

"Yok tabi! Yok!"

Bağırışlarımdan dolayı olsaki gerek Oğuz içeri girdi. Ortamı ve beni görünce biraz şaşırmışa benziyordu. Konuşmadı ama gözü benim üstümdeydi.

"Kanıtla! Bana ailemin öldürüldüğünü kanıtla!"

Halit telefonunu çıkarıp biriyle konuştu. Muhtemelen sadık adamlarından biriydi.

Hızlıca ayağıya kalkıp bir oraya bir buraya doğru yürümeye başladım.
Stres ve üzüntünün etkisiyle farkında olmadan tırnaklarımı ellerime bastırıyordum. Tüm sinirimi ellerimden çıkartıyordum istemsizce.

Yaklaşık 10 dakika geçtikten sonra biri kapıda belirdi. Elinde laptop ve flash ile beraber odaya girdi.

"Buyrun efendim."

Adam laptop ve flashı verdikten sonra odadan çıktı. Halit adam çıktıktan sonra laptopu açıp tuşlara tıkladı. Yatağa oturup beni yanına çağırdı. Göreceklerimin korkusuyla zar zor ilerledim.

Yanına varınca laptop'un ekranına baktım. Bir videoydu. Gizli çekilmiş bir videoydu. Ormanlık bir alanda kulübe olduğunu düşündüğüm bir yere benziyordu. Video ise dışarıdan camla perde arasındaki boşluktan çekiliyordu. Her şey netti.

Başlatma düğmesine tıkladı Halit. Video oynamaya başladı. Gördüklerim ağlayışımı çok daha şiddetlendirdi.

"Anne. Batu..."

Videoda kulübenin içinde sandalyeye bağlanmış annem ve korkudan minnacık bedeni titreyen Batu vardı. Annemin eteklerine yapışmış ağlıyordu. Siyah takım elbiseli adamlar etraflarındaydı. Ellerinde silahlar vardı. Bir şeyler konuşuluyordu annemle patron olduğu her halinden belli olan adam arasında.

Annem yalvarırcasına cevap veriyordu. Gözü Batu'ya kaydı. Tekrar bir şeyler dedi adam. Ağlamaktan gözleri şişmişti. Adamın halinden memnun bir duruşu vardı. Gülümsüyordu. Ne merhamet ne acıma duygusu vardı gözlerinde. Sadece karşısında gördüğü görüntüden tatmin olduğu belliydi.

Acımadı. Çıkarttı belinden silahı. Çekti tetiği büyük bir mutlulukla. Doğrulttu anneme doğru.

İçim gitti... Ekrana bakmayı daha fazla kaldıracak gibi değildi kalbim. Direndim. En azından çabaladım.

Son duanı et dercesine bir şey söylediğini anladım dudaklarından. Annem kardeşim Batu'ya baktı. Çaresizce gözlerini kapattı. Ağlıyordu ama dökebileceği bir damla yaş bile kalmamıştı gözlerinde. Batu silahı görünce 'anne' diye bağırdı. Bağırış çok net duyuluyordu. Küçücük bedeniyle annesini korumaya çalışıyordu.

Silah sesi... Kulaklarımda çınlayan o silah sesi... Gözüm ani bir refleksle kapandı. Benim kalbime edilen bir ateş gibiydi. Mümkünmüş gibi daha fazla sızladı kalbim.

KARANLIĞIN ESARETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin